Paylaş
Bakan Şahin, “Temel tezimiz, sizin de yazdığınız gibi, Melek’in sadece eziyet görmediği, eziyet edilerek öldürüldüğü, yani nitelikli adam öldürme suçunun işlendiğidir” diye de söyledi, bu hukuki yaklaşıma özellikle sevindim.
Başka türlü bir mahkeme kararı çıkarsa hiç olmazsa Bakanlık bunu Yargıtay’a götürecek.
Genel gözlem olarak Yargıtay’ın kadın hakları konusunda mahalli mahkemelerden daha duyarlı olduğunu düşünüyorum.
Ankara’dan Ağrı’ya
Melek’in ölümü konusundaki soruşturmada hangi savcılık yetkili? Eylemin yapıldığı ve belgelerin mevcut bulunduğu Ağrı Savcılığı mı, ölümün gerçekleştiği Ankara Savcılığı mı?
Fatma Şahin’in verdiği bilgiye göre, Bakanlık “müdahil” sıfatıyla, yetkinin Ağrı Savcılığı’na ait olduğu yolunda dilekçe verdi. Dün öğle saatlerinde Ankara Savcılığı yetkisizlik kararı vererek elindeki dosyayı Ağrı Savcılığı’na gönderdi. Adli süreç hızlanacak demektir.
Fatma Şahin, adli tıptan otopsi raporlarının ortalama bir ayda çıktığını, Melek hakkındaki raporun hızlandırılması için “müdahil” sıfatıyla girişimde bulundukları söyledi, “umuyorum hızlanacak” diye belirtti.
Adli tıp raporu, suçun niteliğini belirlemede gerçekten çok önemlidir: Melek bir hastalığın doğal gelişimi sonunda öldüyse, kimse suçlanamaz... Ama Melek, kendisine yapılanlardan dolayı öldüyse o vakit ortada tıbben de kanıtlanmış suç vardır, adli işlem ona göre yapılır.
Melek’in çocukları?
İlk bebeğini sokakta kar üstünde doğurarak kaybeden Melek’in 4 ve 1.5 yaşlarında iki çocuğu var; annelerinin ölümüne sebep olan nine ve dedenin yanındalar.
“Melek’e böyle davranan bu kafa, bu zihniyet çocuklara nasıl davranır?” diyen Fatma Şahin, Ağrı yolunda... Uzman raporlarına göre bu iki zavallı yavru ya ailede takibe alınacak veya Çocuk Koruma Evi’ne nakledilecek.
Fatma Şahin’i kutluyorum, “mahalleli” sessiz kalsa bile, yapanın yanına kâr kalmayacağını herkese göstermek gerekir.
Kadına şiddet sorunu
Neden Melek? Çünkü o yaşadığı facia ile bir sembol oldu... Hareketlenmemizi sağladı.
“Bir musibet bin nasihatten yeğdir” gibi, trajik olaylar bazen daha uyarıcı oluyor.
Melek büyük bir sorunumuzun simgelerinden biridir. Bakanlık’tan aldığım resmi istatistiklere göre, cinayete kurban giden kadınların yüzde 85’inin katilleri kocalarıdır! Ağabeyleri veya erkek kardeşleridir, baba, amca gibi aile yakınlarıdır!
Melek’i öldürenler kimlerdi? Melek erkek olsaydı, sonu böyle mi olurdu?!
Sakine’leri, İpek’leri, Remziye’leri öldürenler kimlerdi?!.
Şiddet ve kadın hareketi
Kadına şiddet kültürümüzün katilleştiği açıktır! Sosyal doku çözüldükçe kadına şiddet de artıyor! Kanunlarla alınan bütün tedbirlere rağmen...
Onun için Melek’leri kamuoyuna anlatmak ve suçluların “ibret-i müessire” olacak şekilde kanunen cezalandırılmalarına gayret etmek hepimizin görevidir.
Öbür yanda, ülkemizde bir kadın hareketinin geliştiğini, muhafazakâr kesimde de kadın eşitliği kültürünün güçlenmekte olduğunu görmek gerekir.
Yarın bu konuda sosyolojik bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
Paylaş