Metrobüs denen ucube

Otobüsler 10-15 dakikada bir geçiyor ve kapıları açılmayacak şekilde doluydu, hatta çoğu otobüsler dolu olduğundan durağa bile yanaşmıyordu. Neyse, evime normal zamandan tam bir saat geç gittim. İlk gündür normal dedik, seferler denemeydi zaten, yarın sabah daha güzel olur dedik... Normal zamanda evden çıktım ve Haramidere’den Avcılar’a tam 50 dakikada geldim, normal minibüsleri kullandığım zaman, trafik yoğun olsa bile 15 dakika sürerdi. Dikkatimi çeken bir şey daha var, Avcılar ile Beylikdüzü’nde yapılan metrobüs duraklarının inanılmaz büyüklükte olduğu ve uygulamaların tüm duraklara yapıldığı, eni 7-8 metre, boyu 40-50 metre 300-400 metrekare olan bu yerler konser alanı mı yapılacak, yoksa masa sandalye atılıp çay bahçesi mi yapılacak merak ediyorum.
Yolları 7-8 şerit daraltan belediyemize teşekkür ediyorum. Her gün işe gitmek için uğraşan halkımızın küfrünü işitmek zorunda kaldığınız için teşekkür ediyorum. Bizim vergilerimizle bize rezillik çektirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Otobüslere koyun gibi 300-400 kişiyi dizen metrobüs şoförleri, klimayı sadece hava sirkülasyonu yapsın diye 1. derecede açıp halkı sucuk gibi pişirmesi, daha sonrasında havasız bırakmayıp yaşattıkları için teşekkür ediyorum!
Hakan DİŞLİ

Mesaj Panosu

PROF. Ali Nesin’den bir not: Mimar Sinan Üniversitesi Matematik Bölümü bu yıl kadrosunu gençleştirdi. Birçok enerjik ve parlak genç şu an MSÜ Matematik Bölümü’nde. Türkiye’nin en iyi matematik bölümlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Liselilere yönelik bölümlerini tanıtan bir web sayfası hazırlamışlar. http://math.msgsu.edu.tr/tanitim.html

Hürriyet bayramını unutunca...

GAZETECİ Kerem Çalışkan yazıyor:
Fransa bu yıl 4 Temmuz’da, 1789 Fransız Devrimi’nin yıldönümünü görkemli bir şekilde kutladı. Başbakan Hollande’ın da katıldığı görkemli törenlerle devrimine sahip çıktı. Bugün 24 Temmuz... Aslında Türkiye’nin Hürriyet, Anayasa ve Meclis bayramı. Ancak kimsenin bu bayramı kutlaması beklenmiyor. Çünkü 1908’de Hürriyet’i getiren İttihatçılar günümüzde ‘tüm kötülüklerin anası’ olarak lanetleniyor. Şu anda yakalansalar çoktan Silivri’ye tıkılmışlardı!
1908’de koyu diktaya karşı yıllar süren mücadeleden sonra Niyazi ve Enver gibi İttihatçı subaylar çeteler kurup dağa çıktılar. Anayasa ve meclis istediler.
Sultan II. Abdülhamid bu isyanlar sonucu 24 Temmuz’da 30 yıl önce rafa kaldırdığı anayasayı yeniden yürürlüğe koydu. Meclis’in açılması ve seçim yapılmasına karar verdi. Osmanlı’da ‘hürriyet’in başkenti’ Selanik o gün kutlamalarla Tahrir Meydanı gibiydi. O gün İstanbul’da gazeteciler yıllardır süren sansüre isyan ettiler. Dönemin iki ana gazetesi İkdam ve Sabah’ta çalışanlar, ilk kez prova baskıları sansüre göndermediler. O güne kadar tüm provalar sansüre gider, istenmeyen bölümler çıkarılır, gazeteler öyle basılırdı.
Gazeteci Hüseyin Cahit matbaalara bayrak asıp sabaha kadar nöbet tuttuklarını ve Osmanlı’da ilk özgür gazetelerin o gün yayınlandığını heyecanla anlatır. 24 Temmuz o günden beri ülkemizde basın bayramı olarak kutlanır. Hâlâ da kutlanıyor. Tabii buruk biçimde...
Kendi ‘Hürriyet bayramı’nızı unutursanız, birileri yeni anayasaya basın özgürlüğünü kısıtlayan maddeleri de sokuşturmaya kalkabilir... Tıpkı bugünkü gibi...
Lozan’ı da unutma!

Arınç ‘Arap Camisi’ hayranı çıktı

“ARAP Camisi İstanbul’un ilk camisidir. 716-717’de kente kuşatma için gelen Müslüman askerlerin yaptığı camidir. 1295 yıl önce yapılan, bir ara kiliseye çevrilen, sonra yüzyıllarca Arapların yaptığı bilindiği için, ‘Arap Camisi’ olarak bilindiği için bu ismi alan bu nadide caminin biraz sonra açılışını yapacağız. Son yapılan Mimar Sinan Camisi gibi bu camiler hayırseverlerin yaptığı camilerdir. Kamu harcaması olarak verilen bir kuruş yoktur bu camilerde. Çok şükür hayırsever insanımız, ne kadar katkı sağlarsa, bu camiler, bu külliyeler yapılır. 2010 İstanbul Kültür Ajansı’nın ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla başardık biz. Onlar 3 milyon Türk Lirası, biz 2 milyon Türk Lirası koyduk, toplam 5 milyon Türk Lirası’na Arap Camisi, en ince işçiliğine kadar mükemmel bir açılışa hazırlandı. Arap Camisini görmek için en kısa zamanda Karaköy’e gidiniz. (...) Edirne’den İzmir’e Balkan Savaşları’nın 100’üncü yılıyla ilgili anma programları yapacağız, Balkanlar’dan günümüze kadar geçirdiğimiz acı tatlı günleri, savaşların sebep ve sonuçlarını bir kez daha görmüş olacağız.”
(Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Rumeli–Balkan–Trakya camiasının en büyük çatı örgütü Rumeli Balkan Federasyonu’nun İstanbul iftarındaki konuşmasından...)

PM seçiminden şaibe kalkmalı

CHP kurultayı ile ilgili olarak ‘Şaibeli Seçim’ başlıklı yazınızda İlçe Seçim Kurulu’nun itirazlar karşısındaki tutumunu yazmışsınız. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu ülkede parti içi demokrasinin yerleşmesinin en büyük müsebbibi seçim kurulları ve Yüksek Seçim Kurulu’dur. Zira bu görev onlar için bir ek görevdir ve bu iş daima angarya gibi görülmüş ve bu kurulların işleri memur olan ‘müdürler’ tarafından yürütülmüştür. Böyle olunca, olayın kolayına kaçarlar ve “Bu sorun parti içi sorun” deyip kenara çekilirler. 34. olağan kurultayında yapılan PM seçimi için ciddi iddialar var. O zaman yapılması gereken sandıkların tekrar açılıp yaklaşık 1200 oyun yeniden sayılıp, kurultay ve parti içi demokrasi üstündeki şaibeyi kaldırmaktır. Ama böyle bir şey söz konusu olmayacak gibi görünüyor.          Şahin MENGÜ

Biliyor musunuz

TÜRK Hukuk Kurumu’nun düzenlediği ‘İnönü ve Lozan Paneli’nin bugün 14.00’te Ankara Yenimahalle Nâzım Hikmet Kongre Merkezi’nde yapılacağını, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu
(yöneten), Prof.
Dr. Mümtaz
Soysal, Onur Öymen ve Doç. Dr. Hüner Tuncer’in
konuşacaklarını...