Paylaş
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sözcükleri iyi kullanıp, taşı gediğine koyma konusunda usta biridir. Sayın Demirel ile adeta özdeşleşen cümlelerden biri de “Dün dünde kalmıştır” veya “Dün dündür bugün de bugün” deyimleri.
Geçmişi geçmişte bırakıp, gelecek için yeni şeyler söylemek lazım geldiğini çok iyi bilsek de, söz Sayın Demirel’den açıldı mı çoğumuz bu deyimleri hatırlarız. Bu iki cümlenin anlamı aslında koca bir kitap yazılacak kadar geniştir. Anlatmak istedikleri yaklaşım, yaşadığımız coğrafyada asırlardır biliniyor. Gerçek anlamını Hazreti Mevlana’da bulmuş, dünün dünde kaldığını, yeni güne yeni şeyler söyleyerek başlamak gerektiğini bize en güzel Hz. Mevlana anlatmış.
Zaman durmuyor. Dün ‘geçmişte’ kalıyor, her yeni gün yeni bir başlangıç oluyor. Yeni günleri ve önünüzdeki zamanı nasıl değerlendireceğiniz, ona nasıl bir anlam yükleyeceğinizse size kalıyor. Her gün yeni ve taze bir başlangıç yapmak, dünden çok geleceği düşünmeyi ihmal etmemek, geçmişin olumsuz ve tatsızlıklarına takılıp kalmak yerine, geçmişin sorunlarını geçmişte bırakıp daha yeni ve daha güzel günlere hazırlanarak, gelecek için eskisinden daha huzurlu ve başarılı bir hayat beklemek sağlığımız için de önemli.
ÖNÜMÜZDEKİ MAÇLARA BAKALIM
Ben kendi adıma oynadığı maçı kaybeden sporcuların, “Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Önümüzdeki maçlara bakacağız” demesinden işte bu nedenle çok hoşlanırım…
Ramazan ayı geçmişi geçmişte bırakıp yeni ve güzel bir geleceğe, daha iyi ve güzel bir hayata odaklanmamız için de mükemmel bir fırsat. Yeni bir geleceğe hazırlanmak, eskinin yüklediği olumsuz, can sıkıcı anı ve düşüncelerden sıyrılıp aydınlık ve huzurlu bir gelecek planlamak için bu aydan daha uygun bir zaman dilimi zor bulunur. Geçmişle ilgili hesapları kapatıp yeni bir başlangıç yapmak için bu ay bir fırsat ayı gibi.
Eski Lübnan’da yaşlılar, “Henüz ölmemiş birinin hâlâ bir şansı vardır” derlermiş. Doğrudur! Geçmiş ne kadar tatsız, problemli, kavgalı, sorunlu olursa olsun iyi ve güzel bir gelecek için fırsatlar ve şanslar her zaman vardır. Önemli olan istemek, dilemek, çalışıp gayret etmek ve zaman faktörünü değerlendirmeyi iyi bilmek. Hayattaysanız, eliniz ayağınız tutup aklınız idrak ediyorsa eğer, fırsatınız da, şansınız da her zaman olacaktır. Yeter ki siz isteyin, dinleyin, çalışıp gayret edin.
Bu ay şu güzel cümleyi her zamankinden daha sık tekrarlamaya ne dersiniz: “Hayat bizim ondan yaptığımız şeydir.” Cümle, kadim bir Tibet atasözü ve güzel bir hayat kurmanın biraz da bize bağlı olduğunu, bizimle, bizim anlayış, davranış, gayret ve çabalarımızla ilgili olduğunu anlatıyor.
Ruhsal oruç daha önemli
‘La Buena Vida- İyi Hayat’ isimli yapıtında Alex Rovira bize şunu tavsiye ediyor: “Hayat bize birçok seçenek sunar. Bizler seçme özgürlüğüne sahibiz. Elimizden alınamayacak tek özgürlük de budur: Tavrımızı seçme özgürlüğü.”
Yani bütün mesele, seçme özgürlüğünüzü iyi kullanmanız, durmayıp yolunuza devam etmeniz.
Hayatınızı kendiniz ve başkaları için daha iyi güzel ve yaşanılır kılmak, hayatın bize verilmiş bir hediye olduğunu hatırlamak, içsel pusulamızın gösterdiği en doğru yönü bulup iyi bir gelecek için hemen eyleme geçmek için bu aydan daha uygun bir zaman dilimi yok.
Bu ay yalnızca bedensel arınmanın değil, ruhu dinlenip sorgulamanın, eğitip arındırmanın, yani ruhu oruca sokmanın da en uygun zamanı diye düşünüyorum. Bana göre ‘ruhsal oruç’ muhtemeldir ki ‘bedensel oruç’tan daha önemli, anlamlı ve faydalı. Ruhsal orucu hakkıyla yapabilirseniz eğer ‘yalınlığın konforunu’ da, ‘hafifliğin huzurunu’ da, ‘geleceğin aydınlık umudunu’ da yakalamanız kolaylaşacak.
Elinizdekilerin kıymetini bilin
İnanç dünyamızı zengin ve güçlü tutabilmemizin önemli sebeplerinden biri de şükretme yanımızın fazlalığıdır. Şükredenler, huzuru yakalamakta daha az zorlanan kişiler. Daha rahat, daha keyifli, daha az gergin, daha az stresli ve daha düşük düzeyde kaygı yüklü oluyorlar.
Şükretmek yalnızca azla yetinmek, olanla idare etmek, geleceğe yönelik arzuları törpüleyip beklentileri minimumda tutmak hali de değildir. Şükretmenin huzur yolculuğunda çok önemli bir belirleyici olmasını, öncelikle alçak gönüllü olmadan şükretmenin olanaksızlığına bağlarım. Çoğu hoşnutsuzluğumuzun sebebinin sahip olduklarımızın değerini bilmememizden, şükretmeyi unutmamızdan kaynaklandığını düşünürüm. Bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki şükretmek bizi daha huzurlu, sağlıklı ve verimli kılıyor, maneviyatımıza güç ve direnç katıyor, yaslarımızı kısaltıyor, endişelerimizi azaltıyor. (Harvard Üniversitesi, Dr. H. Benson)
Şükran duygusu, yaşanmış olanların mutluluk veren anılarıyla da ilişkili olduğuna göre, iyi hayata giden yolun önemli köşe taşlarından birinin hayatı şükürle kavrayış olduğunu hatırlamamızda fayda var.
Ramazan ayını ‘iftarda-sahurda ne yiyelim, ne içelim’ veya ‘detoks yapıp birkaç kilo verelim’ gibi anlamsızlıklardan uzak tutalım ve sadece bedensel değil, ruhsal arınma ve güçlenmeye de önem verelim. Bu arınmanın birkaç kiloluk kayıptan ya da birkaç gramlık toksini azaltmaktan ya da karaciğeri böbreği dinlendirmeden daha önemli, etkili ve faydalı olduğu kesin. (*) İyi Hayat/Alex Rovira/Gökkuşağı Kitapları
İyi ol, uzun yaşa
Sally Brown ‘Live Longer’ isimli kitabında “Daha uzun yaşamak istiyorsanız bir inancınız olmalı” diyo. İyi bir insan olursanız kazandığınız ödülleri toplamak için öteki hayatı beklemek zorunda kalmazsınız. Bu şekilde daha sağlıklı ve uzun bir yaşamınız olabilir, ortalama olarak yedi yıl daha kazanırsınız. Araştırmalar düzenli olarak ibadet edenlerin etmeyenlere göre daha uzun yaşadığını ortaya koyuyor. Bu insanlarda tansiyon daha düşük oluyor. Kalp krizinden ölme oranları azalıyor. Depresyon olasılığı en aza iniyor. Harvardlı bilim adamı Dr. Herbert Benson bütün dua biçimlerinin stresi yatıştıran, bedeni sakinleştiren ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandıran yönleri olduğunu söylüyor.
Paylaş