Paylaş
Kayserili gazeteci Recep Bulut, Adana, Kayseri ve Nevşehir’de bir dönem yaşanan karanlık cinayetleri ‘İnfaz Çetesi’ (Destek Yayınevi) başlıklı kitabında topladı. Recep Bulut bu olayları 30 yıl boyunca yurtiçinde ve yurtdışında araştırdı. Adana, Kayseri ve Nevşehir’de 1978’de başlayıp 12 Eylül 1980’e kadar devam eden süreçte onlarca insanın hunharca öldürüldüğü olaylar zincirini polis ve mahkeme tutanaklarında takip etti. Anlatılan suç ve suçlulara ilişkin tanıkların ifadelerini okuduğunuzda insan sarsılıyor. İnsanların, nasıl olup da sadece siyasi düşünceleri uğruna böylesine kolayca öldürüldüğüne şaşıracaksınız. Siyasi görüşü farklı sanılarak aynı görüşte olan çetelerce infaz edilen kurbanlara hayıflanacaksınız. 12 Eylül 1980 öncesi Adana, Kayseri ve Nevşehir’de işlenen siyasi cinayetler nedeniyle birçok insanın hayatının karardığını belirten Recep Bulut, uzun yıllar emek verdiği kitabı için “İşte, olaylar, tetikçiler, kurbanlar ve azmettiricileri ile karanlık bir dönemin tutanakları...” diyor.
Kitapta neler mi var? Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, Adana Köy-Koop Genel Müdürü Akın Özdemir, CHP Nevşehir İl Başkanı Mehmet Zeki Tekiner, Kayseri İl Başkanı Av. Mustafa Kulkuloğlu, K. Maraş davası avukatlarından Ahmet Albay, Halil Sıtkı Güllüoğlu, Ceyhun Can’ın, MHP’li eski bakan Gün Sazak ve dönemin Adalet Komisyonu Başkanı ANAP’lı Alpaslan Pehlivanlı’nın nasıl öldürüldükleri; Veli Can Oduncu, Mehmet Ali Ağca, Abdullah Çatlı ve Mehmet Şener’in nasıl pasaport aldıklarının öyküleri, Mehmet Onur Miman’ın Cumhurbaşkanı Evren’e ilginç mektubu, 5 kişinin öldürüldüğü Edirne TEM cinayetinin içyüzü başta olmak üzere sol-sağ çatışmalarının kısa bir tarihçesini gözler önüne seriyor.
(Bulut, Kayseri Park AVM’de bugün 14.00’de kitabını imzalıyor.)
Özkan’dan 6. kitap
- SİLİVRİ’de 1379 gündür tutuklu olan gazeteci Tuncay Özkan’ın yazdığı 6. kitabı ‘Anne Canım Hiç Acımadı’ ve öteki kitaplarının Adalar Saat Meydanı’nda cumartesi ve pazar günü ‘Özkan’a Özgürlük Girişimi’ tarafından açılacak standda satılacağını...
- TURİNG Kulübü’nün İstanbul âşığı onursal başkanı Çelik Gülersoy’un vefatının 9. yılında dün Sarıyer Demirciköy’deki kabri başında anıldığını...
- İSTANBUL merkezli Laz Kültür Derneği’nin, Bakan Ömer Dinçer’in Lazcanın seçmeli ders olarak okutulacağı yönündeki açıklamaları üzerine Rize Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörlüğü’ne başvurarak, Lazca dersi öğretmeni yetiştirilmesi için Laz Dili ve Kültürü Uygulama ve Araştırma Merke-zi’nin kurulmasını talep ettiğini...
310 kilo kaldırdı
SİLİVRİ, bugün başlayacak Edirne Kırkpınar Güreşleri öncesinde tam 400 pehlivanın mücadelesine ev sahipliği yaptı. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın ilçenin yerel değerlerini korumaya ve geleceğe taşımaya yönelik olarak sürdürdüğü çalışmalardan biri olan ata sporu yağlıgüreşler kapsamında Kavaklılı Yenici Mehmet’in anısına yaptırılan heykelin açılışı da gerçekleştirildi. 1889’da Bulgaristan’ın Burgaz vilayeti Deremahalle Köyü’nde doğan Mehmet, 1927’de göç ederek Silivri’nin Kavaklı Köyü’ne (Feteköy’e) yerleşti. Birçok kez Kırkpınar’da dönemin ünlü pehlivanları ile güreş tuttu. Dün Silivri’nin Kavaklı Mahallesi’nde sergilenen 310 kilogram ağırlığındaki taşı kaldırması dilden dile söylenmektedir. Yaptığı güreşlerde çeviklik ve çabukluğu ile herkesi yenmesi ona ‘Yenici’ unvanının verilmesini sağladı. 1957’de 68 yaşındayken vefat etti. Köyün eski Belediye Başkanı Hasan Geyiktepe’nin çabalarıyla 2004 yılında adına güreşler düzenlenmeye başlandı.
(Edremit’teki havaalanına adı verilen Onbaşı Koca Seyit’in, Çanakkale Savaşları sırasında 276 kiloluk top mermisini kaldırdığı haberi dün köşemizde yer almıştı.)
Son yanıtımdır!
VECDİ (Öz) Bey gene bir çarpıtma yapıyor. Ben kaynağı görünce çark etmedim, zira o kaynağı biliyordum. Ben ilk yazımı Vecdi
Bey’e küçük bir tuzak olarak hazırlamış, kaynağını gösterince, ona kaynağı yanlış kullandınız demeyi planlamıştım. Sonra köşeyi bu hareketli günlerde gereksiz işgal etmemek için yazımı değiştirerek tek atış yapmayı uygun buldum. Bunu Vecdi Bey’den herhangi bir cevap gelmeden yaptığımı Yalçın Bey teyit edebilir. Benim Einstein’ın meşhur sözünün kaynağını bilmediğimi ima etmek gülünçtür.
Bir özür dilenecekse dilemesi gereken Vecdi Bey, dilenmesi gereken de bilim dünyasıdır. Bilimde bir yaratıcının varlığını, hele Einstein’ı koltuk değneği olarak kullanarak ima etmek tekrar ediyorum hem Einstein’a hem de bilime ihanettir, zira, Stephen Hawking’in söylemekten bıkmadığı gibi, evrende ne bir yaratıcının izi, ne de bir düzen görülmektedir. ‘Büyük Patlama’ bir yaradılışın başlangıcı olmadığı gibi, paralel evrenlerin mevcudiyeti, evrenimizdeki madde dağılımı tarafından da desteklenerek, bizim Miletli Anaksimander’in daha 2600 yıl önce gördüğü gibi, varlığın sonsuzdan gelip sonsuza gittiği tezi güç kazanmaktadır. Şu anda insanlığın başındaki en büyük dert olarak görülen dinlere tepkili olduğum ise açıktır. A. M. Celal ŞENGÖR
İmam-cemaat meselesi
BEN Sayın Demirel döneminin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Necati Güngör’üm. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, önceki gün Patrikhane’ye yaptığı ziyaretten önce, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Diyanet İşleri Başkanı’nın Rum Patriği Başkanı Bartholomeos’u ziyaret edeceği duyuruldu. Bu doğru değildir. Patrikhaneye ilk ziyareti 1992’de Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Nuri Yılmaz yapmıştır. (Dinlerarası Diyalog çalışmaları da bu tarihten sonra başlamıştır, sonra ise bazıları bunu üstlenmiştir.) Yılmaz’ın son ziyareti de 2001’de olmuştur. Nitekim, patrik ve Kezban Hatemi, görüşme sonrasında bunu ilk ziyaretin Mehmet Nuri Yılmaz tarafından yapıldığını açıklamak zorunda kalmışlardır. Bir vatandaş olarak soruyorum: Prof. Görmez, neden doğruları söylememiştir? İmam-cemaat meselesi... İmam yalan söylerse, cemaat ne yapar?
Paylaş