Paylaş
O tarihte DGM’leri kaldıran bu yasanın 250’nci maddesinde getirilen bir düzenleme yeterince dikkat çekmemişti, CHP’nin itirazları hariç tutulursa. Bu maddeyle Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) kuruluyordu.
Bu olumlu hava, ÖYM’lere hâkim olan zihniyet ve uygulamalar nedeniyle 4-5 yıl sonra yerini kamuoyu ve bizzat hükümet tarafından da dile getirilen yaygın şikâyetlere ve AİHM’den birbiri ardına gelen ihlal kararlarına bırakmıştır.
ÖYM’LERE AKRABA GELDİ
Yaklaşık 8 yıl sonra geçen hafta sonu TBMM’den geçen üçüncü yargı paketine son anda eklenen bir değişiklikle ÖYM’ler görünüşte kaldırılmıştır. Ancak bu mahkemelerde başlamış olan Ergenekon, Balyoz, KCK gibi davalar devam edecek, ÖYM’ler önlerinde bekleyen dosyaları erittikleri oranda zamanla tasfiye olacaktır.
Ancak ÖYM’lerin kademeli bir şekilde sahneden çekilecek olması, özel yetkili yargılama sisteminin tarihe karıştığı anlamına gelmiyor. Çünkü ÖYM’lerin yerine yakın akrabası olan “Terörle Mücadele Mahkemeleri” yani TMM’ler kuruluyor.
TBMM’den geçen yargı paketinin en önemli unsurlarından biri, ÖYM’leri aşamalı bir şekilde kapatırken 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na yapılan bir eklemeyle onların yetkilerini yeni kurulacak olan ihtisas mahkemelerine aktarmasıdır.
Buna göre, Terörle Mücadele Yasası kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek özel yetkilere sahip ağır ceza mahkemelerinde görülecektir.
ÖYM’lerle kıyaslandığında, yeni mahkemelerin görev talimatının anayasal düzene karşı faaliyetler ve darbe organizasyonları suçları da dahil olmak üzere büyük ölçüde korunduğunu söyleyebiliriz.
HAKLI SORU: DEĞİŞEN NE?
Bu ne anlama geliyor? Bir taraftan ÖYM’ler görmekte oldukları büyük davalara bakarken, onlara paralel bir düzlemde benzer yetkilere sahip olan TMM’ler de Türk yargı sistemine dahil olacaktır. En azından kısa ve hatta orta dönemde özel yargılama usullerinin geçerli olduğu mahkemelerin alanının genişleyeceğini söyleyebiliriz.
Sonuçta yanlış bir şekilde yürüdüğü, başına buyruk hale geldiği konusunda üzerinde önemli bir mutabakat doğan bir model zaman içinde kaldırılırken, bunun ikizi olan başka bir modelin doğumuna tanıklık ediyoruz.
Bu durumda pek çok vatandaş haklı olarak “Değişen nedir ki” diye soracaktır.
Hükümet, ÖYM’leri tasfiye etme ihtiyacının doğduğunu, ancak terörle mücadelenin aksamaması için bu alanda uzmanlaşmış mahkemelerin sistem içinde tutulduğu gerekçesini getiriyor bu değişiklik için.
Değişen, öncelikle kadrolardır. HSYK, bu mahkemelere yeni hâkim ve savcılar atayacaktır.
Değişen, aynı zamanda savunma hakkını güçlendiren bazı adımlardır. Geçmişte savunma hakkını kısıtlayan CMK’daki bazı hükümler yeni düzenlemeyle esnekleştirilmiştir. Örneğin, avukatlar olmadan yargılama yapılmasını mümkün kılan hükümler CMK’dan ayıklanmıştır. Ancak daha önemlisi, sanık avukatlarının dosyadaki delillere erişmelerine getirilen kısıtlamalar hafifletilmiştir. Keza kolluk, şüphelinin ifadesini alırken birden çok avukat hazır bulunabilecektir. Bunların olumlu adımlar olduğu inkâr edilemez.
TOP ARTIK HÂKİM VE SAVCILARDA
Sonuçta bu mahkemelerin nasıl işleyeceği, Türk hukuk sistemine ne getireceği konusunda büyük ölçüde uygulamayı beklememiz gerekiyor. Ancak bu kez 2004’teki hataya düşmeyip bir ihtiyat payı bırakmakta, “yoğurdu üfleyerek yemekte” yarar var.
TMM’ler eğer adil yargılamaların yapıldığı, kuralların zorlanmadığı, adaletsizlik üretmeyen bir düzen kurabilirse, yani ÖYM’leri kendine rol modeli olarak almazsa toplumun güvenini kazanabilir. Kamuoyunun bakışı büyük ölçüde bu yeni mahkemelerin mesaisine göre şekillenecektir.
Vatandaşlar olarak artık ideolojik reflekslerle, partilerle ya da cemaatlerle birlikte anılan mahkemeler değil, objektif hukuk çizgisinde giden, güven duyabileceğimiz dürüst, adil mahkemeler istiyoruz. Aslında adları ve yetkileri de o kadar önemli değil...
(Devam edecek)
Paylaş