Doğayı geçtim, insanı da taktığımız yok

TEMA Vakfı her doğal felakette bas bas bağırıyor, yine seslendi: “İklim değişikliği şimdi ve burada!” Samsun’da yine felaket oldu. Her şeyini konuşuyoruz da... Ya nedeni?

Haberin Devamı

Dünyadaki iklim değişiklikleri, insanlık tarihinden çok çok eski.
Yerkürenin uzun jeolojik çağları boyunca, çeşitli sebeplerle dünyada iklim değişikleri gerçekleşmiş. Bunu biliyoruz. İlkokul bilgisi.
Ama, son yıllarda giderek daha fazla sayıda bilim insanı ve bilinçli dünya vatandaşları umursamaz kesimi yeni tehdide karşı uyarıyor: İnsan nedenli iklim değişikliği.
Şu anda, kabul etsek de etmesek de hayatımız doğrudan etkilenmeye başladı.
Bunu sorumlusu da biziz, bizim faaliyetlerimiz, tercihlerimiz, yaşam biçimimiz.
Fosil yakıt kullanmaktan vazgeçmeyişimiz, arazileri yanlış kullanmamız, ormansızlaşmamız ve doğaya zararlı sanayi süreçlerini benimsememiz.
Bunlar, atmosferdeki sera gazı miktarının ve buna bağlı olarak küresel sıcaklıkların artmasına neden oluyor.
Dünya, şu an 1900’lerin başlarına göre 0,75 derece daha sıcak.
Avrupa’daki ısı artışı dünya ortalamasının da üzerinde, 0,9 derece.
Küresel sıcaklıklardaki artış, kuraklıkları artırıyor; buharlaşma ve buna bağlı olarak havadaki nem oranını yükseltiyor.
Buraya kadar mesele size bir şey demiyor olmalı.
O zaman bizi ilgilendiren kısma gelelim...
Nem oranı artınca...
Gelsin ani yağışlar, gelsin sel, gelsin hortum.
Her türlü ekstrem hava olaylarının oranı hızla çoğalıyor.
Akdeniz Havzası iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler listesinde baş sıralarda.
Bilim insanları diyor ki...
Yağışlar doğudan batıya doğru yüzde 40’a varan oranda düşecek...
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’daki kar kalınlığı azalacak...
Artan yoğun ve anlık yağışlara bağlı olarak sel baskınları, sıcak hava dalgaları, şiddetli ve ağır erozyon gerçekleşecek...
Orta ve güneydoğu kesimlerinde yer yer çölleşmeye varan kuraklıklar yaşanacak.
Bu öngörüler 2071 – 2100 dönemi için yapılmıştı.
Fakat doğa bekleyemedi, bu felaketlerin büyük kısmını şimdiden yaşamaya başladık.
Orta ve güney kesimlerinde kuraklıklar ciddi şekilde etkili olmaya başladı.
Şiddetli hortumlar, ani yağışlara bağlı sel ve su baskınları da cabası.
Hatırlayın, nisanda Elazığ’daki hortum 6 can aldı. Aynı hafta içinde Türkiye’nin dört bir tarafında şiddetli ve yıkıma sebep olan çok sayıda hortum gerçekleşti.
İki gün önce ise Samsun’da sel felaketinde 9 kişi öldü.
Aynı gün içinde, ciddi maddi kayıplara sebep olan bir sel haberi de Sinop’tan geldi.
Sinop’ta gece saatlerinde etkisini artıran yağış sonucu Dikmen ve Durağan ilçelerinde su baskınları yaşandı. Dikmen ilçesinde aşırı yağış sonucu yıkılan Güzelceçay Köprüsü, Samsun ile Sinop arasındaki karayolu ulaşımını kesti.
Herkes, sel felaketinin normal olmadığını belirtiyor ancak kimse bir durup düşünmüyor... Bu felaket niye oldu?
Neden biz art arda felaketler yaşar olduk.
Burası Florida değil nihayetinde...
İşte nedeni bizim yok saydığımız, buralara uğramaz, uğrasa da biz çoktan ölmüş oluruz diye düşündüğümüz iklim değişikliği.
Başbakan geçtiğimiz ay Rio’da gerçekleşen “Sürdürülebilir Kalkınma” zirvesinde konuşmuş ve bu zirvenin insanlık ve gelecek nesilleri bekleyen tehditler için kalıcı çözümler üretmesini temenni ettiğini söylemişti.
Peki biz, kapımıza dayanan tehdit için ne gibi çözümler üretiyoruz?
Ne gibi önlemler alıyoruz.
Politikalarımızın doğayı öne koymamasından geçtim...
Dere yatağına diktiğimiz TOKİ’lerden de belli ki...
İnsanı da öne koyduğumuz yok.

 

Yazarın Tüm Yazıları