Paylaş
Bir Fenerbahçe tutkulusu olarak...
Metris’teki camın arkasından bana şöyle demişti:
“Fatih Bey, burada bize neyin cezasını çektiriyorlar. Neden tutukluyuz. Kaçacak mıyız?”
Öylesine içten, öylesine yürekten, öylesine acılı sormuştu ki bu soruyu.
Cezaevindeki ziyaretimden sonra...
Uzun süre kurtulamamıştım o bakışlardan.
Biraz gülen ve bir o kadar öfkeli bakışlar.
Hâlâ kulaklarımda...
“Neden tutuklu yargılanıyoruz. Kaçacak mıyız?”
İşte son dönemde adalete yönelik en büyük kamu sorgusu budur...
Cezaevlerindeki tutuklu sayısı hükümlü sayısının yarısına ulaştı neredeyse.
Parmaklıklar arkasında adaleti bekleyenler için nasıl keskin ve acılı bir sorudur bu?
Bütün yetkililer bu durumdan şikâyet ediyor. Ama ne yazık ki çözülemiyor.
Umarım yargı reformları toplumun üzerine bir kasvet, bir korku tüneli gibi çöken bu “uzun süreli yargı” ve geciken adalet zulmünü kaldırır.
Evet...
Neyse ki, Aziz Yıldırım serbest kaldı.
Gerçekten sevindim.
Bir Galatasaraylı olarak “Hoş geldin Başkan” diyorum.
Bu arada...
3 yıl süreceği öne sürülen davanın bu kadar kısa sürede bitirilmesini sağlayan mahkeme heyetini de kutluyorum.
Özellikle... Bel ağrısı çekerek, binlerce sayfa dosyayı ayakta dinleyen Mahkeme Başkanı Hâkim Mehmet Ekinci’yi kutluyorum.
Keşke bir de tutuksuz yargılama mekanizmasını görebilseydik.
Biliyorum...
Aziz Yıldırım’ın kızanı vardır, seveni vardır.
Keskindir, serttir, tutkuludur.
Ama kimse bu kadar uzun bir tutuksuz yargılama “cezasını” hak etmez.
Bu arada Fenerbahçe camiasını da kutluyorum.
Öyle bir durdular ki başkanlarının arkasında...
Bir camia olduklarını bir vefa duruşuyla bir kez daha ispat ettiler.
Elbette şunu da unutmamak gerekiyor. Aziz Yıldırım tahliye oldu ama beraat etmedi. Şikeden bir ceza aldı.
Bakalım üst mahkeme safhası nasıl olacak?
Son olarak...
İçeride adalet bekleyen bütün tutuklulara sabır diliyorum.
Paylaş