Orta gelir tuzağı

TÜRKİYE ekonomik anlamda 2023 yılı için büyük hedefler belirledi.



Önümüzdeki 11 yılın sonunda dünyanın 10’ncu büyük ekonomisi olmayı, kişi başına geliri 25 bin dolar seviyesine çıkarmayı, ihracatımızı 500 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyoruz.
Bu büyüklüklere ulaşmak kolay değildir. Her yıl yüzde 7 oranında büyüme rakamlarını yakalamak icap ediyor.
Bakınız, bizim geçtiğimiz yollardan daha önce geçmiş ülkelerin gelip başlarını vurdukları bir tehlike var.
Ekonomistler bu tehlikeye “orta gelir tuzağı” ismini takmış.
Orta gelir tuzağı, gelişmekte olan ülkelerin bir takım önlemlerle ekonomilerini disipline ettikleri zaman, kişi başına geliri 10 bin dolarlar seviyesine kadar getirdiklerini, ancak bu noktadan itibaren tık nefes kalarak öteye sıçratamadıklarından söz etmektedir.
Örnek olarak Tayland, Filipinler, Malezya, kimi Güney Amerika ve Güneydoğu Asya ülkeleri verilmektedir. Bu listeye Yunanistan, Portekiz hatta İspanya eklenebilir.
Orta gelir tuzağına düşmeyen dünya örnekleri sınırlıdır. Japonya ve Kore dışında son kırk yılda emsal yoktur.
Ekonomistler, gelişmekte olan ekonomiler yönünden kritik eşiğin kişi başına gelir itibariyle 16 bin 400 dolarr olduğunu tespit etmişlerdir. Diğer bir baz kriter de ABD’nin kişi başı gelirinin yüzde 58’dir.
Bu noktaya kadar ucuz iş gücünden çevre duyarsızlığı ve iç tüketim açlığına kadar bir takım liberal sinerjilerle milli gelir hızla yükselmekte, ancak daha fazlası için kaynak ve imkanlar yetersiz kalmaktadır.
Konuyla ilgili MÜSİAD çok kapsamlı bir rapor yayınlamıştır.
Aynı şekilde TÜRKONFED ve TÜSİAD bu tehlikeyi sürekli gündemlerinde tutmaktadır.
Pek tabi çıkış yolu çok kapsamlı, koordineli, planlı bir yol haritası gerektiriyor.
Olayın özü markalaşma, inovasyon, ve Ar-ge’den geliyor.
Ar-ge meselesinde karnemiz çok iç açıcı değil. Halihazırda milli gelirimin binde 7-9’ları arasında dolaşıyor. Katma değerli ürünlerimiz sınırlı.
Ama tüm bunlara karşın müteşebbis bir kitlemiz, heyecanımız, moralimiz var. Yanısıra, orta gelir tuzağının farkında olan bir ekonomi yönetimimiz.
Sermayenin kıt olduğu bir ülkede ve dünyanın bu karmaşık ekonomik ve siyasi ortamında işimizin kolay olduğu söylenemez.
Dolayısıyla ümitsizliğe kapılmasak da, ekonomik hamasete kendimizi fazla kaptırmamamız yerinde olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları