Olan biraz da ‘Stratejik Derinlik’ kitabına oldu

‘Stratejik Derinlik’ adlı kitap…
* Hakikaten stratejik idi…
* Hakikaten derinlikli idi…
*Hakikaten uluslararası ilişkilerin sırlarını açıklıyor idi…
* Hakikaten Türkiye’nin kıymetini anlamlandırıyor idi…

HOCALIK BAŞKA BAKANLIK BAŞKA

Ama… Fakat… Lakin… Ne yazık ki…
An itibarıyla şunu anlamış bulunmaktayım:
*‘Teori’ başka bir şey imiş, ‘pratik’ başka bir şey…
* ‘Hoca olmak’ başka bir şey imiş, ‘bakan olmak’ çok başka bir şeymiş.
Yani…
Çöken, biten, tükenen…
Sadece ‘komşularla sıfır sorun’ politikası değil, Ahmet Davutoğlu’nun ‘Stratejik Derinlik’ adlı kitabı oldu.
‘Hiç değilse o çökmeyeydi’ diye hayıflanmaktan başka ne gelir ki elden?

Hürriyet’ten sadece ‘tablet’ için gazete

Başka bir gazete yapsaydı, gıpta ederdim.
Hürriyet yaptı, gurur duydum.
Hürriyet Tablet Koordinatörü Emre İskeçeli’nin başında olduğu ekip, Hürriyet’in ‘tablet’ aboneleri için her gün saat 18.30’da yenilenen bir gazete çıkarıyor.
Gazetenin adı: ‘Son Baskı’.
Resmen tiryakisi oldum ‘Son Baskı’nın…
Her gün saat 18.30’da açıyorum:
* Şıkır şıkır fotoğraflar var.…
* Tablet teknolojisinin imkân sunduğu müthiş numaralar var.…
* Derinlikli analizler var, küçük haberler var.…
*  Hepsi sadece ‘Son Baskı’ için kaleme alınmış yazılar var.
Emre’yi ve ekibini kutluyorum.
Ben pek yetişemedim ama yetişenlerden biliyorum:
Eskiden Babıali’de sadece akşamları çıkan gazeteler varmış.
Hürriyet’in tablet’te ‘Son Baskı’ adıyla bir akşam gazetesi çıkarması, o eski Babıali geleneğinin bugüne uyarlanması…
Hani Yahya Kemal, kendini tanımlarken “Kökü mazide olan bir âtiyim” demiş ya.…
Tablet’teki ‘Son Baskı’ da bir tür ‘kökü mazide olan bir âti’dir.

O kadar da özenilecek bir şey değil yalnız yaşamak

* Dönüşümlü kapıya bakma olayını unutun! Kapı çaldığında sadece sen bakacaksın. 
* İki çubukla Çin makarnasına talim… Evde törensel yemekler söz konusu olamayacak.
* Hep sakin ol hep… Seyrettiğin şahane filmin en şahane sahnesinde coşkunu duyurulabileceğin biri yok ki yanında!
* Düzensizlik bekliyor seni! ‘Karşılıklı denetim’ ilkesi işlemediğinden tuhaf zamanlarda yatıp tuhaf zamanlarda kalkacaksın.
* Kısırdöngün şu olacak: Bilgisayar başı, okuma koltuğu, televizyon karşısı / Bilgisayar başı, okuma koltuğu, televizyon karşısı…
* Sessizliği evde açık televizyon sesiyle bozmaya kalkışacak kadar çaresiz kalacaksın.

Köşe yazarları zorlu bir süreçten geçiyor

Suriye krizi en çok biz köşe yazarlarını vurdu.  Düşünsenize:
* ‘Vuramadı’ diye yazsak ‘savaş kışkırtıcısı’ oluyoruz.
* ‘Sakın vurma’ diye yazsak vuranın yanına kâr kalmasına katkı sağlıyoruz.
* “Bu işler hep senin yüzünden” desek, ‘hepimizin birlik ve beraberliğe en fazla sahip çıkması gerektiği bir zaman’da kıllık yapmış oluyoruz.
* Kriz analizi yapsak “Pilotları unuttun pilotları” diye azar işitiyoruz.
* “Acaba Suriye tezi doğru olabilir mi” diye sorsak ‘vatan haini’ oluyoruz.
* Türk tezine sahip çıksak ‘devletin gazetecisi’ oluyoruz.
* “Ne oldu da birdenbire düşman olduk Esad’la” desek, Esad’ın gaddarlığını görmezden gelmekle suçlanıyoruz.
* Esad’ın gaddarlığını ballandırsak “Hoş geldin savaş kışkırtıcısı” diye karşılanıyoruz.
* ‘Esad’a “Esed” demesek, AK Parti’ye “AKP” demiş gibi muamele görüyoruz.
Çok zorlu günler bunlar çok…
Bu süreçten alnının akıyla çıkmayı başaran köşe yazarlarının bir daha kolay kolay başlarına bir iş gelmez.

Bugün dört alanda hayat değişiyormuş

Bugün hayatımız değişecekmiş. Şu dört şey olacakmış:
BİR: Ekmekte tuz oranı resmi olarak azaltılacakmış. İKİ: E-reçete uygulamasına geçilecekmiş. ÜÇ: Hastanelerde artık TC kimlik No’su yerine avuç içindeki damar izinden kimlik tespiti yapılacakmış. (Pilot bölge: Konya). DÖRT: Meşhur kamyon arkası yazıları tarihe karışacakmış.
Dördüne de şöyle bir baktım.
Sonuç şudur: Bu değişikliklerin hiçbiri benim hayatımı zerre kadar değiştirmeyecek.