Paylaş
Adamın birini, karısının, çocuklarının gözü önünde evire çevire dövüyorlar.
Ailesi çığlık çığlığa, yalvar yakar.
Adam pelte gibi yerde...
Sürüyorlar, yerden yere fırlatıyorlar.
Sırayla adama girişiyorlar.
Biri uçan tekme atarken, diğerleri seyrediyor.
Sonra bir diğeri kemeriyle kırbaçlıyor.
Birkaçı adamı kollarından tutup havada sallıyor, sonra yine fırlatıyor, sonra yine tekme tokat...
Hoyrat.
Öldüresiye.
Neden?
Sözde yol verme tartışması.
Oysa belli ki spor olsun diye...
Sıkılmışlar, yoldan birini çevirip anasından emdiği sütü burnundan getirmeye niyetlenmişler.
Görüntüler pornonun en ağırı.
Pornonun kriterleri malumunuz tek yanlılık, dominasyon ilişkisi ve alt konumdaki insanın dilediği gibi yaşayamaması.
Foucault, “İnsan tarihi, insanın insan tarafından becerilmesinin tarihi” derken ne kadar haklı.
Bu polisler ne yaşadılar ki bu kadar hastalıklı bir hâl aldılar?
İhtimal, onlarınki başkaları karşısında kendini koruma, paylarını kapma, yükselme, yırtıcılaşma içgüdüsü.
Kendilerine duydukları nefret, başkalarına duydukları güvensizlik, düşmanlık...
Kendilerinden daha üstün konumdaki insanlara karşı teslimiyetçi zihniyeti benimsemeye mecbur kalmaları...
Böyle olunca, kendilerine yönelen şiddeti, kendi içlerindeki şiddet arayışını daha alttakilere yönlendirmeye başlamaları...
Kadına şiddetin özü de bunun aynısı.
Yani, hepsi eziklikten.
Arınç’ın “Sayıca fazlaydılar ve silahları vardı” sözünden girelim...
Halkının güvenliğini sağlamakla yükümlü polisin halkını nasıl tehdit ettiğinden çıkalım.
Yıllarca Tarlabaşı’ndaki emniyetin ön cephesini süsleyen şefkatli polis resminin karşısına bu görüntüleri koyalım.
Ve Arınç’a soralım...
“Behzat Ç.” Türk polisini yanlış mı yansıtıyor?
Bu görüntülerdeki Türk polisi ise eğer, “Behzat Ç.” bir ahlak ve erdem timsali.
Paylaş