Paylaş
Ali Babacan, önce “Küresel Ekonomideki Gelişmeler, Avrupa ve Türkiye” başlıklı bir sunum yaptı, ardından bazı konuların ayrıntılarına girdi. Önümüzdeki dönemde gündeme gelecek yasa tasarılarıyla ilgili bilgi verirken Kıdem Tazminatı Fonu’na değindi:
- Kıdem Tazminatı Fonu konusunda çok iyi hazırlık yaptık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik, tüm taraflara hazırladığımız paketi anlatacak, görüşlerini alacak. Önümüzdeki yasama döneminde TBMM’nin gündemine gelecek.
Kıdem Tazminatı Fonu’nun İşsizlik Fonu’na benzer bir havuz sistemi gibi olmayacağını vurguladı:
- Kıdem Tazminatı Fonu, bireysel emeklilik sistemine (BES) benzer bir formülle çalışacak. Biriken para oradaki gibi değerlendirilecek. Asla başka kamu açıklarının kapatılmasında kullanılmayacak.
Oluşacak fonun şeffaflığına dikkat çekti:
- İşçi bu modelde işverenin kendisi için Kıdem Tazminatı Fonu’na para yatırıp yatırmadığını her an görebilecek. Parasının ne kadar biriktiğini, getirisini izleyebilecek.
- İşsizlik Fonu’nda yaptığınız gibi, “Faizini GAP’a harcayacağız, sonra yerine koyacağız” demek yok değil mi?
- Hayır, olmayacak.
- İşçi, bir işyerinden atıldığında sistem nasıl işleyecek?
- Eğer emeklilik süresi dolmamışsa parası Kıdem Tazminatı Fonu’ndaki kendi hesabında kalacak. Bir başka işe girdiğinde de aynı hesap yine işlemeye devam edecek.
Bu noktada mevcut sistemdeki kıdem tazminatı ödemelerine vurgu yaptı:
- Şu anda işten ayrılan veya atılanların kıdem tazminatına kavuşma oranı sadece yüzde 8. Üstelik buna kamu da dahil. Kamuyu çıkarsanız, oran daha da düşüyor. Yani, özel sektörün çalışanların kıdem tazminatlarını ödemesi konusunda ciddi sıkıntı var. O nedenle bu sistemi yeniden düzenlemek gerekiyor.
- Sendikalar Kıdem Tazminatı Fonu’na neden karşı çıkıyor?
- Sendikaların çoğu kamu sektöründe örgütlü. Kamuda zaten kıdem tazminatı ödenmesi konusunda sıkıntı yok. Dolayısıyla mevcut sistemin devamından yana tavır koyuyorlar. Ancak, hazırlanan yeni modeli dinleyip, üzerinde tartıştıktan sonra ikna olmalarını bekliyoruz.
Ege Cansen şu yorumla araya girdi:
- Kıdem tazminatı, aslında işçi için bir nevi iş güvencesi işlevi de görüyor. Kıdem tazminatı birikmiş işçi, işveren tarafından kolay kolay atılamıyor.
Prof. Seyfettin Gürsel, konuya iki yönlü baktı:
- Aslında mevcut sistem iki taraf için de pranga gibi...
Babacan, bu değerlendirmelere itiraz etmedi, mevcut sistemin iyi olmadığını tekrar vurguladı:
- En azından mevcut sistemi iyi olmadığı ortada.
- Kıdem Tazminatı Fonu’nu içeren yasa bu yıl sonuna kadar çıkacak mı?
- Hedefimiz bu yıl çıkması.
Kıdem tazminatının hak sahibine ödenmesi oranının yüzde 8 düzeyinde olması, mevcut sistemin pek de iyi olmadığını gösteriyor.
Ancak, mevcut sistemde kurallara uyan şirketlerden atılanlar anında kıdem tazminatına kavuşup, işsiz kaldığı dönemi o parayla atlatıyor...
Yeni modelde “Süren dolmadı, Kıdem Tazminatı Fonu’ndaki parana dokunamazsın” denilmesi, bu tür şirketlerden atılanlar tarafından pek de iyi karşılanmayacak.
O nedenle Kıdem Tazminatı Fonu tartışılırken, “Ara ödeme” gibi hakların düşünülmesinde yarar var...
Vergide hapis cezası masumu tuzağa düşürür
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, vergide yaşanan sorunlar tartışılırken bir ara hapis cezasını da düşündüklerini vurguladı:
- Ancak, hapis cezasının masum insanları farkına varmadan tuzağa düşürebileceğini gördük ve vazgeçtik.
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir ara ciddi ciddi hapis cezasıyla ilgili hazırlık yapıldığını söylüyordu.
- Doğru, ancak ülkemiz henüz buna hazır değil. Belki ilerde düşünülebilir.
Yeni TTK’daki hapis cezalarının fazlalığı yabancıları da ürkütür
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (TTH) 70-80 maddesinin değişeceğini, bunlarla birlikte 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe gireceğini belirtti:
- Kanun çok uzun ve kapsamlo olduğu için TBMM’de tartışmaya açmadan çıkardık. Ancak, yürürlük tarihini bilerek 1.5 yıl ileri attık ki, görülen aksaklık ve eksiklikleri düzeltmeye zamanımız olsun.
- Başlangıçta, “Bu kanuna asla dokundurtmayız, tek madde bile değişse, ruhu bozulur” gibi bir anlayış vardı.
- Evet öyleydi. Ancak, çeşitli kesimlerden gelen eleştiri ve öneriler, yeni TTK’nın bu haliyle devreye girmesinin ülkemizdeki iş hayatını olumsuz etkileyeceğini ortaya koydu.
- Yapılacak değişiklikler kanunu sulandırmasın...
- Asla sulandırmak yok. Sadece iş hayatını olumsuz etkileyeceğine inandığımız bazı uygulamalar değişecek.
- Ortaklar cari hesabından para çekilmesine getirilen yasak, patronun kendi şirketini soymasını engelleyecekti.
- Bizim işadamlarımız, ticaret erbabımız çok zekidir. Yasağı koyduğunuz an, onu delmenin yolunu anında bulur ya da kayıt dışına çıkmanın formülünü arar.
- Yaptığınız değişiklik ne getirecek?
- Bizde kişilerle şirketler birbirine girmiş durumda. Keskin çizgilerle ayırmak kolay değil. O nedenle ortaklar cari hesabından para çekmeyi yasaklamak yerine yeni kurallara bağlıyoruz. Patronlardan birinin şirketten para çekmesi, tüm ortakların ve yönetim kurulunun onayına bağlı olacak.
- Hapis cezaları da önemli ölçüde kalkıyor değil mi?
- Kanunun mevcut hali maalesef herkesi potansiyel suçlu gibi görüyor. Bu durumda neredeyse herkesin başına polis ve denetmen dikmek gerekiyor. Oysa bizim öncelikle vatandaşlarımızın dürüst olduğunu düşünmemiz gerekiyor. Arada suç işleyenlere de hak ettiği ceza verilmeli.
Bu saptamanın ardından hapis cezalarına bir de yabancı sermaye açısından baktı:
- Yeni TTK’da hapis cezalarının çokluğu yabancı sermayeyi de ürkütebilir.
Şirketlerin mali tablosunun internetten yayınlanması aile faciasına yol açabilir
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, yeni TTK’nın şirketleri şeffaf hale getirecek maddesine de karşı çıktı:
- En büyüğünden en küçüğüne tüm şirketlerin mali tablolarını internetten yayınlaması isteniyor. Yani, bankaya borcunu, bankadaki parasını tüm ayrıntılarıyla internete koyması kuralı getiriliyor. Bu doğru olmaz. Nasıl ki bankacılıkta “sır” kuralı varsa, şirketler için de “ticari sır” kuralı geçerli olmalı.
Uygulamanın sakıncalarını şöyle örnekledi:
- Eşi işadamından birşeyler istediğinde, “Şu anda mali durum uygun değil” yanıtı verdi diyelim. Eşi sonra internetten şirketin bankalardaki parasını gördüğünde, “Vay sen bana yalan söyledin” diye hesap sormaz mı? Bu iş aile facialarına bile yol açabilir.
Ticari sırla ilgili noktaya geri döndü:
- Birçok yabancı şirket bile verilerini gizlerken biz niye Türk şirketlerinin herşeyini internetten yayınlayıp, ifşa ettirelim.
- Halka açık şirketler tüm mali tablolarını yayınlıyor.
- Halka açıklık bir tercihtir. O adımı atan da bunu bilir...
- Peki o madde tamamen ortadan kalkacak mı?
- Burada Ticaret Sicili Gazetesi kriteri geliyor. Orada ne yayınlanıyorsa aynısının internete konulması isteniyor.
Paylaş