20 yılın muhasebesi

20 yıl önce Rio’da ilki düzenlenen Dünya Zirvesi bu ay sonu yine Rio’da gerçekleşiyor.

Haberin Devamı

Obama, Cameron, Merkel gitmiyor. Putin, Hollande ve umarım Erdoğan orada olacak.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu (UNCSD).
İlk kez mi duyuyorsunuz?
Bu iyiye işaret değil.
Çünkü önümüzdeki hafta, dünyanın geleceğini etkileyen kararların alınacağı Dünya Zirvesi bu komisyonun ellerinde.
10 yılda bir düzenlenen zirvenin bu yılki adı Rio +20.
Tam 20 yıl önce, 1992’de, George H.W. Bush da dahil olmak üzere, 100’den fazla ülke lideri Rio’da buluştu.
Buluşma büyük ses getirdi.
İklim değişikliği ve biyoçeşitlilikle ilgili iki anlaşma imzalandı.
Yeşil bir gelecek ve adil bir dünya yaratmaya ilişkin büyük deklerasyonlarda bulunuldu.
Dünya elden gitmeden harekete geçilmesi gerekiyordu. Herkes hemfikirdi. İstek vardı. Enerji yüksekti.
İlk mızıkçılık yapan, oğul Bush oldu. İktidara geldiğinde babasının imzaladığı iklim anlaşmasını feshetti; Kyoto Protokolü’nü imzalama konusunda ise hiç oralı olmadı.
Bu arada dünyada sera gazı salınımı arttı, kaynak yağmacılığı tırmandı. Doğa hâlâ inzivada. Dünya deseniz, daha adaletsiz bir yere dönüştü. Geleceğin sorunu olarak görülen küresel ısınma ise geldi kucağımıza oturdu.
Şuursuz tüketim de sağlığa zarar bu karışıma tuzu serpti.
20 yıl önce dünyayı gelecek kuşaklara uygun bir hale getirmek için ülkeler iki haftalarını bu buluşmaya ayırmıştı.
Bu yıl ise Rio +20 sadece üç gün sürecek. 20, 21 ve 22 Haziran.
Anlaşılan o ki, liderler pek oralı değil. Herkes kendi gündemiyle meşgul.
Günü kotarmaya çalışan siyasetçi, dünyanın geleceğine dair sorumluluğu omuzlarında hissetmiyor.
Obama gitmiyor.
David Cameron gitmiyor. Ki gelebilsin diye, Kraliçe’nin elmas jübilesiyle çakışmaması için zirve bir hafta ertelenmişti.
Merkel gitmiyor.
Neyse ki gidenler de var. Putin ve Hollande örneğin...
Başbakan Erdoğan da orada olacak.
Bu yılki zirvenin gündeminde neler var derseniz...
Bir kere, UNCSD ocakta açıkladı: Liderler, 20 yıl önce Rio deklerasyonunda olmayan hiçbir şeye imza atmayacak. Yeni anlaşmalar yok.
Bir dolu geveleme; eylem planı yok.
Yine de... Bir odak noktası var: Yeşil ekonomi.
Yani, gezegene zarar vermeden küresel ekonominin büyümesinin nasıl sağlanabileceğine kafa yorulacak. Şaşırılmayacağı üzere, gıda güvenliği, su ve enerji ana konular.
Birçok siyasetçi, biraz da finansal tablonun iç karartıcılığından, 2012’nin çevre sorunlarıyla uğraşmak için iyi bir yıl olmadığını düşünebilir.
Oysa bu durumun nedeni, dünya kaynaklarının son 20 yıldaki açgözlü sömürüsü. Maliyetlerin artışı bundan mesela. Ve “yeşil ekonomi” uzun vadeli tek çözüm.
Çin ve Brezilya gibi, ekonomilerine odaklı gelişmekte olan büyük devletler sürdürülebilirliğe dair uluslararası çabayı yavaşlatıyor.
Oysa en çok bu ülkeler yeşil ekonomiye yönelmeli. Geleceğin laboratuvarları onlar olabilir.
Biz de onlardan çok farklı sayılmayız.
Belki çok fantastik gelecek ama...
Aslında Rio +20’den çıkması gereken, uluslararası yaptırımı olan bir kuruluş.
Birleşmiş Milletler gibi, Dünya Bankası gibi...
Sorunun Mars’ta değil, burada yaşandığını ve her birimizi ilgilendirdiğini siyasetçilerimiz ve biz anlarsak, belki o da olur.

Yazarın Tüm Yazıları