Paylaş
*
Turşu’dur biraz.
*
Turşu tarifinin delil olmasıdır. Dondurma tarifinin de... Bi sanığa şu soruldu mesela, taze fasulye sever misiniz? Zeus’un deyus, Temel Reis, Garfield ve Buggs Bunny’nin şüpheli şahıs, Hitit kralı Şuppiluliuma’nın telekulağa yakalanmasıdır. Külot var belgeler arasında... Mozart albümü var. Zeki Müren kasetlerinin gözaltına alınması, Nutuk’a el konulmasıdır.
*
Henüz kimseyi yaraladıkları bile görülmemişken, kimisinin kahırdan kanser olarak, kimisinin kalpten vefat etmesidir. Madalyalıların kendi kafasına sıkmasıdır. Delirenler var. Elini ahize gibi tutarak, hücresinde saatlerce hayali telefon görüşmeleri yapanlar var.
*
El bombası olduğu ilan edilen süs eşyasının, el bombası değil, süs eşyası olduğunun anca iki senede kanıtlanmasıdır. Sanıklar tehlikeli, delilleri yok etmesinler diye serbest bırakmıyoruz denirken, en önemli delil olan el bombalarının, büyük tehlike arzediyor diye imha edilmesidir.
*
1873 yapımı... Teee Avusturya Macaristan İmparatorluğu dönemine ait, ahı gitmiş vahı kalmış tüfeğin, uzun namlulu suikast silahı diye tanıtılmasıdır. 1939 model, 73 senelik antika tabancanın, rakamların yeri değiştirilerek, 1993 model oluvermesidir.
*
El konulan dividi’lerin, daha el konulmadan, taaa bir hafta önce kopyalanmış olması; tarih rezaletinin tutanakta kabak gibi ortaya çıkmasıdır. Generalin evinden 28 siidi alınması, emniyette aniden 40 siidi’ye çıkması, e haliyle siidi’lerin doğurmasıdır. İçinde muhteşem deliller olduğu söylenen bazı sidii’lerin de ölmesi, emanette kırılıvermesidir. Tapesi olup, kendisi olmayan dividi var... Ki, terörist fihristinin, teğmenin telefonuna yüklenmesi ve sehven denmesidir.
*
Kamu Güvenliği Müsteşarlığı icat edip, yabancı uzman çalıştırma izni verilmesi ve Amerikalı bi kadın arkadaşın, bizim arkadaşlara “siber” semineri vermesi meselesine, hiç girmeyeyim.
*
Bi albay’ın Rus ajanı kadınla telefon konuşmalarının dökümü var denilmesi, sonradan pardon, yokmuş denilmesidir. İnternette nasıl kadın araklanır? Giriver ek klasöre, detayları var.
*
Profesör Haberal’ın süt ve yoğurt broşürünün delil kabul edilmesidir. Tutukluluğa itiraz eden hakimlerin, şak diye görevden alınıp, alakasız yerlere gönderilmesidir. Tahliye talep eden hakimlerin “villa aldı” gibi palavralarla, manşetlerden infaz edilmesidir.
*
Genelkurmay Başkanı’nın kankası olduğunu iddia eden, helikopter alacağını öne süren, gel gör ki, kontörü bittiği için mesaj atamadığını söyleyen kadının, tanık olmasıdır.
*
Namuslu gazeteciler iftira endişesiyle üç buçuk atarken, ne idüğü belirsiz tiplere, telsizli arkadaşlar tarafından servis yapılmasıdır. Başka başka gazetelerin haberlerine bak, fotokopi gibi olmasıdır. Evi basılacak kişiler, basılmadan iki saat önce, evinin basıldığını TRT’den son dakka’yla öğrenirken... İddianamenin TRT spikerleri tarafından okunmasıdır. Gazeteciler hapisteyken, o hapishanenin ne kadar şahane hapishane olduğunun ballandıra ballandıra anlatılmasıdır.
*
Alman teknik direktör Christoph Daum’un Ergenekoncu olduğunun, kanıt olarak da, Atatürk rozeti takmasının gösterilmesidir. Hasan Tahsin diye birinin var olmadığının... Menemen’de Kubilay’ın kafasını kesenlerin de, aslında Ergenekoncu olduğunun yazılmasıdır.
*
Denize indirilmemiş, adı konulmamış gemilerin, darbe planında yeralması... Firkateynle yurtdışında seyir halinde bulunan subay için, o sırada İstanbul’da toplantıya katıldı denmesidir. Derhal kapatılması istenen derneğin, o tarihte henüz açılmamış bile olması... 1998 senesinde vefat eden generalin, en geç 2003 senesinde darbe yapacağının anlaşılmasıdır!
*
2005’te değişen kanun’un, 2002 tarihli belgede çoktan değişmiş halde bulunması... Kurulmamış televizyon kanalıyla propaganda yapılmasıdır. Biz tetikçiyiz diyenlerin, serbest bırakılması... Yeni Zelanda’dan uçarak, Afganistan’tan koşarak gelenlerin “kaçacak” diye tutuklanmasıdır.
*
Hotantu kabilesinde değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde... Son imza günüme gelen tutuklu subay eşinin, “Oğlunun mezuniyet törenini göremedi, temize çıkacağından adımız gibi eminiz ama, kaybolan günlerimizi bize kim geri verecek? Madonna kadar kıymetli olmasak bile, hiç olmazsa bir iki kelime bizlerden bahsetmeyi düşünmüyor musunuz?” diye sormasıdır.
Paylaş