Ben bu görüşmeden umutluyum

İktidar ve muhalefetin görüşmesi...

Yine içimizdeki umut denizlerini dalgalandırdı. Görüşmeden sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na sordum:

- Başbakan Erdoğan’la görüştükten sonraki ilk izleniminiz ne oldu?

Cevap beni de umutlandırdı:

- Doğrusu umutlandım. Çözüm için umutlandım.

Geçen  defa AK Parti’nin çözüm için görüşme talebini reddeden bir CHP yönetiminden...

“Umutluyum” diyen bir CHP Genel Başkanı’na gelmek elbette önemli bir gelişmedir...

Kılıçdaroğlu devam etti:

- Sayın Başbakan’ın tavrını olumlu buldum. İlke olarak çözüm arayışlarına karşı çıkmamak çok güzel bir şey.

- Şurası anlaşılmıştır ki, böyle bir çözüm arayışını bir partinin tek başına götürmeye çalışması mümkün değildir.

- Bu nedenle bizim üzerimize bir görev düşerse bunu yapmaya hazır olduğumuzu gösterdik.

- Yani çözümü beraber üretmeliyiz dedik.

MHP VE BDP’SİZ OLUR MU?

Bu noktada en kritik soruya geliyoruz:

- Peki MHP nasıl ikna olacak? Bir de BDP faktörü var?

Kılıçdaroğlu yine umuda yönelik bir cevap veriyor:

- Bütün mesele sorunu parlamento çatısı altında aramaktadır. Bu açıdan MHP’nin de biraz katkı verecek noktaya gelmesi çok faydalı olur.

- Düşünün ki eğer Meclis’te grubu bulunan partiler olarak çözüm için bir masanın etrafına oturursak, millet nezdinde bunlar kavgadan başka bir şey bilmez imajı da ortadan kalkar. Siyaset kazanır.

- Peki MHP ile görüşecek misiniz?

- Biraz bekleyeceğiz. Ama tekrar söylüyorum. MHP önemli ve köklü bir partidir. Çözüm sürecinin içinde olması çok faydalıdır. BDP de aynı şekilde...

Kılıçdaroğlu bunu söylerken, MHP’nin böyle bir sürecin içinde olma ihtimalinin çok az olduğunu biliyoruz.

- Peki MHP olmazsa?

CHP lideri yine olumlu bir cevap veriyor:

- Biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Önemli olan iyi niyetle bu meselenin çözümünü parlamentoda aramaktır. Bu nedenle Sayın Erdoğan’la yaptığımız görüşme umut vericidir.

BDP AÇISINDAN ANLAMAYA ÇALIŞMAK

Kılıçdaroğlu’nun, “BDP önemli bir faktördür. Mutlaka katkı vermelidir” sözünün derinliklerinde ne var?

Bu sorunun cevabı için biraz geriye gidiyorum. Açıktan  desteklediğim “kardeşlik girişimi” ya da “dağdan indirme projesi” tam birkaç adım atabilmişti ki...

Tıkanıp kaldı.

Diyordum ki...

- Tetik kafalı bir zihniyetle bu sorun çözülmez...

- İnsani sorunların üzerine, insansız uçaklarla gidilmez.

Ama Habur’da yaşanan olaydan sonra...

O ana kadar yazdığım bütün sözler havaya asılıp kalmıştı. O tarihlerde CHP yönetimi, AK Parti’nin “çözüm için görüşme” talebini reddetmişti. Ama şimdi yeni bir süreç başlıyor.

AK Parti ile CHP’nin çözüm için bir araya gelmesi...

Peki MHP ne yapacak?

Kılıçdaroğlu CHP’yi ikna edebilecek mi?

Çok zor görünüyor.

Ama bir parti var ki..

Mutlaka bu görüşmelere katılmalıdır.�

O da BDP’dir.

Peki AK Parti CHP görüşmesinin yapıldığı bir dönemde...

BDP’nin Van Belediye Başkanı ve bazı ilçe başkanlarının KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını “sivil çözüm” açısından nasıl açıklamalıyız.

Bir tahrik yaratmaz mı bu?

BDP bu nedenle sert açıklamalar yapıyor.

İşte anlamadığım şey budur.

Bir yandan süren KCK soruşturması nedeniyle gözaltına alınan, tutuklanan belediye başkanları...

Diğer yandan BDP’nin sürece katılması talebi...

Nasıl olacak bu?

BDP nasıl katılacak bu sürece?

BDP katılmazsa çözüm olabilecek mi?

Ne kadar zor olursa olsun...

Cumhuriyet tarihinin en kanlı sorununun çözümü için iktidar ve ana muhalefetin siyaset üstü bir kararla buluşması önemlidir.

Üstelik CHP Genel Başkanı’nın görüşmeden sonra, “Ben umutlandım” demesi çok daha da önemlidir. Bu yüzden bu sivil çözüm arayışını yine destekliyorum.

Cephedeki askeri cesaretten, parlamentodaki sivil iradeye geçmek açısından destekliyorum.