Çözüm silahsa onu anlatsın

CHP’nin, 30 yıldır çözülemeyen sorunun, son 10 yılda çok güçlü bir siyasi iktidarın varlığına rağmen daha da derinleşmesi üzerine harekete geçmesi, çözümün merkezini doğru adres olan TBMM’ye taşıması son derece önemli.

Çünkü artık görüldü, bu devasa sorun sadece iktidar gücü ile çözülemiyor.�

Bugüne kadar çözüm karşısında direnç merkezi gösterilen bir CHP, Kılıçdaroğlu sonrası bu algıyı yerle bir etmeye çalışıyor.

Tekrarlamakta yarar var, bu yanıyla dahi buluşma önemsenmeli.

YEŞİL IŞIK YANARSA

Bilinmeli ki görüşme talebi CHP ve Kılıçdaroğlu için de zorluklar barındırıyor.

Hem parti içinden, “Hükümetin çaresizliği ortaya çıkmışken niye el veriyoruz” temelli eleştiriler alındı hem de MHP Lideri Devlet Bahçeli gibi siyasilerin AKP’nin dümen suyuna girme suçlamalarına muhatap olundu.

Buna rağmen Kılıçdaroğlu böylesi bir kararı verirken şunları dikkate aldı:

- Bu ülkenin her köşesinde şehit acısı yaşanıyor, her gün cenazeler kalkıyor; kahvesinde, sokağında bu sorun konuşuluyor, ama üstelik her partinin çözüme ‘evet’ dediği bir TBMM’de konuşacak zemin yaratılmıyor.�

- Her partiden insanları bir masa etrafında toplayarak konuşalım, tartışalım.

- MHP’nin, hiç dinlemeden, baştan kestirip atan tutumu anlaşılır değil, eğer çözümü silahta görüyorsa gelip bunu da anlatabilir, biz de dinleriz.

- Yoksa MHP sorunun çözümünü gerçekte istemeyen bir parti mi? Bahçeli’nin eleştirileri de bu noktada anlaşılır değil. AKP’nin dümen suyuna girmeyecek tek parti CHP’dir. Genel kabul gören bir adım attık, önemli olan da budur.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin çözüm öneren bir parti olarak görülmesini de çok önemsiyor, o nedenle Bahçeli’ye daha ‘teslim bayrağını’ çekmiş değil.

Erdoğan’dan bir yeşil ışık görürse, MHP ile yeni diyalog arayışına girebilir.

GÖRMEZ’E GÖSTERİRLERDİ AMA

Bu yazıyı buluşmadan önce yazdım ve bu çerçevede diyebilirim ki Kılıçdaroğlu, öncesinde en küçük bir ‘kaza’ olmasın diye çok özen gösterdi.

‘TBMM’de komisyon kurma’ dışında, ‘dayatma olmasın diye öneri götürülmeyecek’ mesajı veren Kılıçdaroğlu, yine de hazırlık yapmıştı, sorulması halinde pek çok maddelik çözüm önerilerini masaya koyacaktı.�

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in “Kürtaj cinayettir” açıklamasına hiç değinmemesi de Kılıçdaroğlu’nun ‘kaza olmasın’ özeninin sonucudur. �

Görmez’in o açıklamasını arkadaşlarına bıraktı, ama “Aman hassas konu ve görüşme öncesi gerginlik olmasın” mesajı vermeyi de ihmal etmedi.

Oysa, Erdoğan’ın “CHP camileri ahır yaptı” sözleri üzerine, “Gerçek böyle mi Sayın Başkan” diye seslendiği Görmez’den, ‘Siyasi konu, girmem’ yanıtı almış bir Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin söyleyeceği epeyce söz var.

CHP’nin, Görmez karşısındaki bugünkü alt düzey tepkisi kimseyi yanıltmasın, çünkü CHP’de Görmez’in doğrudan ‘Başbakan Erdoğan etkisi veya korkusu’ ile hareket ettiği kanısı çok güçlü.

AKP program ve seçim bildirgelerinde, hükümet programlarında hiç yer almadığı halde 10 yıl sonra aniden gündeme getirilen bir konuda, 30 yıl susan Diyanet’in bugünkü tavrını ‘bodoslama dalış’ gören CHP’de şu bakış da var:

“Görmez’in tavrı Diyanet’i bir siyasi partinin gölgesine soktu. Bir siyasi partiye endeksli din anlayışı çok zarar getirir. Bugüne kadar hiçbir Diyanet İşleri Başkanı sıcak siyasetin içine girmedi. Görmez bunu nasıl içine sindirir?”