Paylaş
Çözüm umudu görmesi halinde Kılıçdaroğlu’nun buna hazır olduğunu da belirtmeme rağmen, böyle bir atmosferin güçlüğüne dikkat çekmiştim.
Yine de liderlerden birinin bir vesileyle adım atıp buluşma talep ederek hepimizi şaşkına çevirmesi umudumu ifade etmiştim; çünkü yazımı kaleme almadan önce Kılıçdaroğlu ile yaptığım sohbette bunun işareti yok değildi. Bu işarete rağmen temkinli davranmamın nedeni geçmişi anımsamam oldu.
KAYBEDİLMİŞ DÖRT YIL
Türkiye maalesef, neredeyse 12 Eylül darbesi öncesinin iktidar-ana muhalefet ilişkisini yeniden yaşar bir siyasi ortama sokuldu.
AKP’ye göre suç CHP’deydi; çünkü 2006 Temmuz’unda, CHP yeni Genel Merkeze taşınınca Erdoğan ziyarette bulunmuş, tam bir yıl sonra kendileri de yeni binalarına taşınmasına karşın CHP, aynı nezaketi göstermemişti.
AKP, CHP’nin bu tutumunu hiç unutmadığını, Kılıçdaroğlu genel başkan seçildiğinde dahi ziyarete gitmeyerek kanıtlamış oldu.
Sonuçta ülke onca ağır sorunlarla boğuşurken iki parti liderleri tam 4 yıl, karşılıklı hiçbir görüşme yapmadı; ta ki Erdoğan, 2010 Temmuz ayında terör konusunda liderler turuna çıkma gereksinimi duyana dek.
O buluşma da ‘nerede olacak’ tartışması altında yapıldı.
Kılıçdaroğlu’nun, Ekim 2011’de Tenzile Hanım’ın vefatı üzerine evinde taziye dilediği Erdoğan’a, iki ay sonra ilk kez ayak bastığı AKP Genel Merkezi’nde “Geçmiş olsun” demesi de yumuşama getirmedi, aksine sertleşme sürüp gitti. Rahatlıkla söyleyebilirim ki seçildiği 2 yıldan beri Kılıçdaroğlu, pek çok kez, pek çok nedenle Erdoğan’a ziyareti kafasından geçirdi; ama kendisine karşı kullanılan üslup nedeniyle ‘faydası olmaz’ diyerek girişimde bulunmadı.
Çarşamba günü yine bunu konuştuk, yine aynı çekinceyi gösterse de telefonu, “Arkadaşlarla durumu bir kez daha değerlendiririm” diye kapattı.
İKTİDARIN ÜSLUBU DEĞİŞMELİ
Şimdi Kılıçdaroğlu kendi duvarlarını yıktı, Erdoğan ise hem randevuyu verdi hem de dün, “Önyargısız bekliyorum, amaç üzüm yemek” dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, randevu vermediği için Kılıçdaroğlu’nun, Kürt sorununun çözümünü TBMM’de sağlama çabası kadük kalacak gibi.
Yine de iktidar ve ana muhalefet liderlerinin bu buluşmasını çok önemsemeli.
Başbakan ve AKP’nin, seçildiği günden bu yana Kılıçdaroğlu’na karşı, hak etmediği bir sertlikte politika yapmasını; Kılıçdaroğlu’nun da neden aynı sertlikle karşılık verme yoluna gittiğini anlayamamış bir gazeteciyim.
Ancak, ülkeyi yöneten güç olduğu için iktidarın, Kılıçdaroğlu’nun bu iyi niyetli ve çözümden yana tavrını aynı iyi niyetle karşılaması gerekir.
Her geçen gün içinden çıkılması daha zor hal alan Kürt sorunu üzerinden yaşanacak bir yumuşama yeniden umutlu bakışları yeşertebilir.
MHP nedeniyle TBMM’de bir komisyon kurulamayacaksa, dışarıda “Akil Adamlar Komisyonu”nun çalışmasında büyük yararlar görülebilir.
Buluşmanın siyasete yeni üslup getirmesi umudu da en az o kadar önemli.
Örneğin, AKP çevreleri Kılıçdaroğlu’nun geçmişine ırkçı yaklaşım gösteren söylemlere/yazı-çizilere tavır alır; kendisine “İ. Melih” denmesini hakaret sayıp dava kazanan bir belediye başkanının, işi gücü bırakıp Twitter’da adını hiç anmadan “KK” harflerini kullanarak Kılıçdaroğlu’na aklı sıra hakaret etmesi karşısında hiç değilse, “Ayıp ediyorsun” diyebilmeli.
Sahi, ya “İ. Melih” kararını veren yargı insanları “KK” için ne düşünürler?
Paylaş