Önce kadınları vurmak lazım

Polis bir yere baskın yaptığında çatışma çıkarsa, önce kadınları vururmuş. Çünkü kadınlar erkeklerden daha cesur olurmuş, ilk kurşunu onlar atarmış.

Erkekler teslim olacaksa bile, kadınlar çatışmaya girermiş.
  �
* * *

Bir ay kadar önce Nuray Mert’e rastladım.

İşini kaybetmiş bir kadının karşısında insan kendini tuhaf hissediyor.

Sebebi siz değilsinizdir ama nedense bir suçluluk duygusu gelir içinize oturur.

Yazmayı, kendini ifade etmeyi hayat meşgalesi yapmış bir kadın.

Hayatının temel direklerinden biri elinden alınmış.

Olabilecek en egoist halimle süfli bir empati yaptım.

“Acaba ben işimi kaybetseydim ne halde olurdum?”

Kendime olan saygımı daha fazla yitirmemek için yazmıyorum.

Size sadece gördüğüm kadını anlatayım.

Dimdik duruyor.

Bakımlı, makyajı düzgün...

“Bu ancak bir kadın duruşu, kadın vakarı olabilir” dedim kendi kendime...

Sonra kendi gözümde küçük düştüm.

Bir de şunu düşündüm.

Şimdi bizler bir şey yapamamaktan dolayı utanıyoruz.

Beş yıl, on yıl sonra acaba kimler utanacak?
  �
* * *

Bir de Ece Temelkuran’ı düşündüm.

Yıllar önce sohbet ettiğim, o cıvıl cıvıl İzmirli kadın.

Nedense Turgut Uyar’ın şiiri geliyor aklıma:

“hadi artık öldüm biliyor musun

hadi kalk

İzmirlere falan gidelim...”

O da işini kaybetmiş...

Baktım, o da dimdik... Cıvıl cıvıl...
  �
* * *

Galiba polisin baskın psikolojisi doğruymuş.

Önce kadınları vurmak lazım...

Onlar susturulunca, erkekler daha da pısıyor, daha da kolay teslim oluyor...

KADINLAR ERKEKLERDEN DAHA MI AHLAKLIDIR

FRANSA’da yayınlanan “Philosophie Magazine” dergisinin mayıs ayındaki kapak konusu şuydu:

“Kadınlar erkeklerden daha fazla mı ahlaklıdır?”

  Ahlak kelimesini ‘moral değerler’ anlamında kullanıyordu.

Yazı şu istatistiklerle başlıyor:

Fransa’da cinayetlerin yüzde 85’i, cinsel suçların yüzde 98’i erkekler tarafından işleniyormuş.

Aile içi suçlarda kurbanların yüzde 84’ü kadınmış.

Bu rakamlardan sonra şu ilginç görüşe yer veriyor:

“Canlı türlerinin hiçbirinde, erkeklerin bu kadar dişiyi öldürmesi örneğine rastlanmaz. Çünkü hayvanlar, dişileri öldürmenin, o türün devamını tehlikeye sokacağını bilir.”

Yani kadına dayak, hayvanca değil, insan türünün erkeğine ait bir davranış biçimidir.

İşte burada akla gelen soru şu oluyor:

Kadınlar niye erkeklere göre daha az suç işliyor?

- Hayatı koruma içgüdüsünden mi?

- Erkeğe göre fiziki olarak daha güçsüz oluşundan dolayı mı?

- Yoksa, daha erdemli olduğu için mi?
 �
* * *
 
Acaba kadının elinde de erkeğinki kadar iktidar olsa, aynı ölçüde acımasız olabilir mi?

Dergi, bize Irak’ta Ebu Garip cezaevinde Iraklı askerlere işkence yapan kadın askeri hatırlatıyor.

Bir de 1971 yılında Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmayı aktarıyor.

Öğrenciler iki gruba ayrılmış ve bir gruptakilere mahkûm, ötekilere gardiyan rolü verilmiş.

İki-üç gün sonra feci bir durum ortaya çıkmış. Mahkûm rolü yüklenen öğrenciler giderek daha boyun eğen, sinmiş bir karaktere bürünürken; gardiyan rolü yüklenenler giderek sadistleşmeye başlamış.

En ilginç sonuç ise şu:

Her iki grupta da kız ve erkek öğrencilerin davranışları arasında bir farklılaşma gözlenmemiş.

* * *

Peki arada hiç mi fark yok?

Herhangi bir olayı moral açıdan değerlendirmede, kadınlar daha duygusal, erkekler ise daha mantıksal açıdan düşünüyormuş.

2008 yılında Londra’da 17 borsa işlemcisi üzerinde yapılan bir araştırma şunu ortaya koymuş. Testosteron oranı yükseldikçe, finansal risk alma oranı da artıyormuş.

Dergi buradan hareketle, 2008 krizinde batan finansman şirketi ile ilgili şu şakayı yapıyor:

“Eğer Lehman Brothers’ın (Biraderler) adı Lehman Sisters (Kız kardeşler) olsaydı, belki iflas etmezdi.”

Netice; kadınların, erkeklere göre daha fazla moral değerlere sahip olduğunu söylememiz için elimizde yeterince bilimsel veri yok.

Gözlemlere gelince...

Kadınlar sosyal hayata giderek daha fazla girdikçe görüyoruz ki, yok aslında birbirimizden farkımız.

Hatta iş hayatında daha acımasız kadınlara da rastlamıyor değiliz...