Paylaş
Başkanlık sistemi mümkün gözükmüyor ama, yüzde 50’nin epey üstünde bir oyla cumhurbaşkanı seçilmek ona büyük bir siyasi güç verecektir. Dahası, partisiyle ilişkisi resmen kesilecek olsa bile, parti tabanının parti kurumundan ziyade onun şahsına bağlı olması da onun gücünü artıran ikinci bir faktör olacaktır.
Siyasetini buna göre belirliyor.
Lider ve kitle
Siyaset bilimcilerin belirttiği gibi, partilerin sık sık kapatıldığı ülkelerde partiler kurumlaşamıyor, lider karizmaları etrafında çeşitli partiler kuruluyor. Fakat buna ilaveten bizim siyasi kültürümüzde “lider kültü”nün özel bir önemi vardır: Padişahlar Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sayılırdı! Cumhuriyet devrinde ise ebedi şef, milli şef...
1970’lerde Ortanın Solu hareketi de Ecevit’i “İkinci Atatürk” diye kült haline getirmiş, 1970’lerde bu yöndeki kitaplar baskı üstüne baskı yapmıştı.
Normal “karizma” kavramını aşan lider kültü örnekleridir bunlar. AKP’nin miting-kongresinde Erdoğan’ı Fatih Sultan Mehmet’e benzeten pankartlar ilginçti. Bir gençlik grubu da yüzlerine Erdoğan maskeleri takmıştı, hepimiz Erdoğan’ız anlamında.
Hedef ve yol
Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümü için 25.000 dolar milli gelir, 500 milyar dolar ihracat, dünyanın on büyük ekonomisi arasına girmek gibi büyük hedefler belirleyen Erdoğan bu hedefleri gerçekleştirmek üzere yetkilerini artırarak on yıl daha ülkeyi yönetmek istiyor.
Erdoğan’ın 2023 hedeflerini alkışlamamak mümkün mü? Dahası, Türkiye böyle büyümezse, küçülme tehlikesi artar!
2023 hedeflerine Türkiye’yi ulaştıran lider olarak tarihe geçme hırsının Erdoğan’da nasıl bir enerji yarattığı da ortada.
Peki Erdoğan nasıl yüzde 50’nin epey üstünde oy alabilir? Başta MHP olmak üzere sağın çeşitli kesimlerinden oy alarak...
Referandumda bu şekilde yüzde 58’e çıkmadı mı? Onun için sürekli CHP ile gerginlik siyaseti izliyor, toplumdaki tartışmalı konuları yüksek dozlarda gündeme getirerek hem tabanını “seferber” tutuyor, hem sağdaki diğer oylara davetiye çıkarıyor.
Düşünün, iki adaydan birinin seçileceği cumhurbaşkanı seçiminde MHP tabanı ne oranda kime oy verir?!
İtidal daha iyidir
Fakat bir de madalyonun öbür yüzü var: Martin Lipset’in ve Giovanni Sartori’nin belirttiği gibi ‘kitle seferberliği’ (mass mobilization) niteliğindeki kitle hareketleri ve lider kültü, otoriterleşmeye çok yatkındır. Fakat Türkiye son on yıldaki gelişmelerin de katkısıyla öyle bir ekonomik düzeye ve toplumsal çeşitliliğe ulaşmıştır ki, bir elde bu kadar güç toplanması, sistemde dengesizliğe, toplumda gerilimlere yol açar.
İyi amaçlara ulaşmak için ve iyi niyetle güç toplayarak çıkılan yolun bir yerinde toplumsal gerilimlerin ülkede “yönetilebilirlik” sorununa yol açması bile mümkündür. Erdoğan bundan sakınmalıdır.
Nitekim demokrasinin temel ilkelerinden biri, “güçler dengesi”dir. Güçsüzlük yaratan koalisyonlar da, dengesiz güç birikimi de sistemin mantığına aykırıdır.
Paylaş