Paylaş
Dün Çelik’le konuştum. Şahin’in sözlerini eleştiren açıklamayı “hem kendi vicdanının gereği” olarak yaptığını, “hem Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Beşir Atalay gibi parti ve hükümet yetkilileriyle görüşerek” yaptığını söyledi: “Onlar da Şahin’in sözlerini çok yanlış buluyorlar.”
Daha önemlisi, parlamenter sistemde kabinenin en yetkilisi olan Başbakan’ın da Şahin’i eleştirmesidir. Astana’da yaptığı açıklamada Başbakan “Bu konu gündemde kalınca, yaralı olanları üzecek” diyerek Şahin’i eleştirdi ve uluorta konuşulmamasını istedi. Başbakan, Şahin’in Hava Kuvvetleri Komutanı’ndan bahsetmesini de yanlış bulduğunu söyledi..
Devlet imajı
Başbakan tarafından İçişleri Bakanı’nın bu şekilde eleştirilmesi çok önemlidir. Hüseyin Çelik de Şahin’i eleştirirken “Doğru bulmuyorum, ayrıca insani de bulmuyorum” diyerek sert ifadeler kullandı.
Başbakan’dan ve partisinden bu tepkileri alan bir İçişleri Bakanı halkın güvenini nasıl kazanacak? Uludere yarasının sarılmasına nasıl katkıda bulunacak?!
Dünkü Özgür Gündem gazetesi, Şahin’in talihsiz sözlerini “katliamdan duyduğu memnuniyet” diye okurlarına sundu.
Acılara kayıtsız, gaddar, merhametsiz bir devlet imajı PKK propagandasının temel motifleridir! Bütün etnik milliyetçi hareketler enerjilerini “ezilmek” duygusundan alır. Peki, Şahin’in bombalanarak ölenler hakkındaki “dolap beygiri, figüran, zaten kaçakçılık suçlusuydular” gibi sözleri neye yaramıştır?!
Elbette Şahin’in “niyet”i PKK’yı, destekçilerini ve faciayı ajite etmeye çalışanları eleştirmekti ama “kime niyet, kime kısmet”, Şahin’in sözleri tam tersine bir etki yarattı, yarayı derinleştirdi.
Hükümet ve Genelkurmay
Baştan beri Uludere faciasının bir hatadan kaynaklandığını kabul eden hükümet ve Genelkurmay vurgulu bir üslupla olmasa da bir anlamda özür dilemişti. Olay hakkında soruşturma da açılmıştı. Hükümete ve Genelkurmay’a yöneltilen haklı eleştiri, özür dilemede etkisiz, soruşturmayı yürütmede yavaş olmasıdır.
Şahin ise, tam tersine “Özür dilenecek bir olay yok” diyor, hem de yürümekte olan soruşturmanın adli sonuçlarını bile beklemeden.
Müzmin bir terör sorunu ve vatandaşlar arasında kutuplaşmalar bulunan bir ülkede, özellikle İçişleri bakanları hem az konuşmalı, hem konuşunca sakinleştirici, toparlayıcı bir dil kullanmalıdır. Bu, fiilen yapılan görev kadar önemlidir.
İstifa mı, özür mü?
Naim Şahin yaklaşık bir yıldır İçişleri Bakanı... Göreve geldikten kısa bir süre sonra konuşmalarıyla toplumda tartışmalara, sert eleştirilere yol açmıştı. Artık öyle bir noktaya gelmiştir ki, sözlerine kendi partisi ve Başbakan bile açıkça tepki göstermektedir. Son sözleri bardağı taşırmıştır adeta.
Bu durumda bir İçişleri Bakanı, siyasi bir telafi yolu olmak üzere, görevinden istifa eder mi? Burası Avrupa değil, bizdeki teamüllere göre sanmıyorum.
Peki Başbakan onu görevden alır mı? Bilmiyorum.
Ama şu kesin, Uludere faciasında ikinci bir özür gerekiyor: Şahin bu sözleri için açıkça özür dilemelidir; gerilimi düşürme yolunda bir ilk adım olarak.
Paylaş