Paylaş
Bu artışta Bisphenol A (BPA) içeren ürünlerin bilinçsizce kullanımının da etkili olduğu belirtilmektedir. BPA içeren ürünlerin, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi bozuklukları, nörolojik sorunlar, obezite, hiperaktivite, kalp hastalığı, kısırlık gibi hastalıkların yanı sıra prostat ve göğüs kanseri başta olmak üzere kanser hastalığı riski taşıdığı bilinmektedir.
Bütün Dünyada Bisphenol A (BPA) ihtiva eden plastikten yapılmış biberon, bardak, şişe ve yiyecek saklama kaplarının yasaklanması konusunda yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Amerika’da yapılan yeni bir araştırma BPA’nın kasa fişleri, bankamatik çıktıları, faks belgeleri gibi ‘termal kâğıtlarda’ çok daha yüksek miktarlarda bulunduğunu ortaya koymuştur. Test edilen kasa fişlerinin % 40’ında BPA bulunduğu anlaşılmıştır.
Uzmanlar, BPA’nın kâğıttan ele bulaşıp sonra da ağız yoluyla veya deriden emilerek vücuda girdiğini, kâğıtla teması olanlara kolayca geçtiğini belirtmektedir. Hayvan deneyleri de BPA’nın deriden emilebildiğini göstermektedir. Kasiyerler başta olmak üzere, her alışveriş yapan kişi, fişler aracılığıyla BPA’ya maruz kalmakta ve kanser riski taşıyan bu madde ile iç içe yaşamaktadır.”
Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a bu bilgiler ışığında soruyor:
- “Bakanlığınızın kasa fişleri, bankamatik çıktıları, faks belgeleri gibi ‘termal kâğıtların’ Bisphenol A (BPA) maddesi taşıması ile ilgili inceleme ve istatistiki bir çalışması var mıdır? Varsa, uzman kişiler tarafından test edilen Türkiye’deki fişlerin ve diğer termal kâğıtların yüzde kaçında BPA maddesi bulunmaktadır?
- Eğer yoksa, termal kâğıtlardan oluşan BPA taşıyan ve her gün temas ettiğimiz bu fişler ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
- Kanser riskine karşı, BPA’nın emilimini artırdığı için fişlerle temastan sonra alkol bazlı el temizleyicilerin kullanılmaması, ellerin iyice yıkanması, yeniden kazanılan kâğıda da bulaşabileceğinden BPA’lı fişlerin ‘yeniden kazanıma’ verilmemesi alınabilecek önlemler arasında belirtilmektedir. Yüksek miktarda kanser riski taşıyan Bisphenol A (BPA) maddesinden korunma ve halkımızı bilinçlendirme konusunda Bakanlık olarak neler yapmayı düşünüyorsunuz?”
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bu gafletten doğacak felaketler azalmaz.”
(Benjamin Franklin)
Kazakistan dünyaya açılıyor
BU yıl bağımsızlığının 20. yıldönümünü kutlamakta olan Kazakistan Cumhuriyeti, devlet yaşamında kısa sayılabilecek bir süre içerisinde önemli başarılar elde etmiştir. Öncelikle ülkenin ekonomi konusunda geldiği nokta oldukça dikkat çekicidir. Bağımsızlığın ilk yıllarında Türkiye’den destek alan Kazakistan, bugün Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine ciddi yatırımlar gerçekleştirmektedir. Kazakistan’ın 2011 yılı dış ticaret rakamlarına bakıldığında en çok ithalat yaptığı ülke Rusya iken, ihracat yaptığı ülke Çin’dir. Türkiye-Kazakistan dış ticaret hacmi ise iki ülke ilişkilerinin çok gerisindedir. Kişi başına düşen milli geliri 10 bin doları aşan Kazakistan, küresel ekonomik krize rağmen 2011 yılında % 6.2 oranında büyümüş ve işsizlik oranını % 5 düzeyinde tutmayı başarmıştır. Kazakistan’ın bu önemli başarısı tesadüfi olmaktan ziyade kalıcı bir temelde yeşermektedir. Zira yapılan incelemelere göre ülke topraklarında 2 trilyon dolar değerinde yeraltı minerali bulunmaktadır. Ülkedeki petrol ve doğalgaz rezervlerinin ilerleyen yıllarda Ortadoğu bölgesindeki muhtemel kırılmalara karşı etkili bir alternatif olmasına kesin gözüyle bakılmaktadır. Özellikle uranyum rezervleri bakımından dünya ikincisi olan Kazakistan, nükleer enerjinin güvenli üretimi konusunda ABD başta olmak üzere Avrupalı ülkelerin dikkatini çekmektedir. ABD Başkanı Obama, Kazakistan’a verdiği önemi Seul’de düzenlenen Nükleer Enerji Zirvesi’nde açıkça ortaya koymuştur.
Şüphesiz Kazakistan’ı Orta Asya’nın parlayan yıldızı haline getiren liderlik örneği Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’e aittir. Nazarbayev bu yönüyle sadece Kazakistan için değil Avrasya coğrafyası açısından da istikrar, huzur ve barışın sembolü durumundadır. Türkiye’nin dört katı yüzölçümüne sahip Kazakistan’da 130 farklı milletin mensuplarının bir arada yaşayabiliyor olması Nazarbayev’in çok yönlü ve derinlikli siyaset anlayışının bir ürünüdür. Kazakistan’ın AGİT Dönem Başkanlığı’nın ardından, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanlığını da elde etmesi ve ABD, Çin, Rusya gibi önemli ülkelerle ilişkilerini stratejik partnerlik konumuna taşıması uluslararası camianın ülkeye verdiği açık desteğin bir ürünü olarak kabul edilebilir. Bu önemli özelliklerini uluslararası organizasyon ve etkinliklerle kalıcı kılmayı hedefleyen Kazakistan, başkent Astana’da mayıs ayı içerisinde iki önemli etkinlik gerçekleştirmeye hazırlanmaktadır. İlk olarak 22-24 Mayıs 2012 tarihlerinde düzenlenecek olan 5. Astana Ekonomi Forumu, Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in inisiyatifi ile kurulan ve kendisinin halen onursal başkanı olduğu ‘Avrasya Bilim İnsanları Ekonomi Kulübü’nün öncülüğünde gerçekleştirilmektedir. Bu organizasyon birçok ülke temsilcisinin yanı sıra çokuluslu işletmeleri, bilim adamlarını, ulusal ve uluslararası pek çok kuruluşu bir araya getirmektedir. Küresel ölçekteki bir başka organizasyon ise yine ay sonunda 4. Semavi ve Geleneksel Dini Liderler Zirvesi adıyla toplanacaktır. 45 ülkeden 70’ten fazla heyetin katılacağı zirve dünya dini liderlerini buluşturan tek zirve olarak değerlendirilmektedir. Zirveye Türkiye’den Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyev’in katılması beklenmektedir.
Azerbaycan daha dikkatle izlenmelidir.
CHP şampiyon değil birinci olmalı
TÜRKİYE artık dönüştürülmeye çalışılıyor. Bu apaçık belli. Neye dönüştürülmek istendiği de apaçık ortada. Bu dönüştürme politikasının sahipleri amaçlarını açık açık ortaya koymaktadırlar. Bunda yadırganacak bir taraf da yok. Önemli olan bu Cumhuriyet’in dönüştürülmesine karşı koymaktır.
İşte burada CHP’ye büyük görev düşmektedir. Başka politikaların peşine takılmakla kendinden beklenen bu görevini yerine getiremez. Hele hele oy kaygısıyla böyle politikalar hiç izlememelidir. Ünkü Roma İmparatoru Sezar’ın şu sözü unutulmamalı: “Roma’da ikinci olmaktansa köyümde birinci olmayı yeğlerim” demiş.
CHP’de böyle yapmalı. O bir kurucudur. Ülkenin kuruluşununun harcında büyük payı var. Şimdi ucuz oy numaraları için şekil değiştirmemeli. İsterse alacağı oy oranı % 10 seviyelerine düşsün. Unutulmamalıdır ki, nitelikli olmak nicelikten çok daha üstündür. CHP, Cumhuriyet’in ve Atatürkçülüğün yılmaz savunucusu olmak zorundadır.
Cemal YEŞİLYURT
Paylaş