Tertemiz

YENMEK de var futbolda yenilmek de. Ama yenilirken, mücadele ederken hiçbir anlamda organize değilseniz taraftarınızı üzersiniz. Dünkü F.Bahçe gibi.

Haberin Devamı

Şampiyon olmak da var futbolda kötü bir sezon geçirmek de. Ama sezon biterken, çok güçlü bir rakibinizi hedefinden uzaklaştıran bir galibiyet alıyorsanız. Üstelik bunu alınteriyle, tertemiz bir mücadele sonucu elde ediyorsanız taraftarınızı uçururursunuz. Dünkü Beşiktaş gibi. Sahaya çıkan onbirler üzerine konuşmak kolay. Çünkü oyun henüz başlamamış. Ama oyun başladıktan sonra, oyunun gidişatı belli olduktan sonra hamleleri yapmak teknik direktörün işi. Beşiktaş’ın alan daraltan, prese dayalı futbolu karşısında Aykut Kocaman’ın topu dikine kullanan, hızlı ve güçlü isimleri kullanmaması şaşırttı hepimizi.

Onurları için oynadılar

Dia gibi, Caner gibi iki etkili isimden hiç yararlanmadı Kocaman. Çok kötü geçen ilk yarı sonrası Emre gibi önemli bir ismi almamakta direndi. Sanki bu takımla, bu dizilişle kaybederim ben demek istedi. Belki kendisine, belki de.
Beşiktaş yeniden yapılanıyor. Oyuncular kalmak istiyor doğal olarak. Çünkü para Türkiye’de. Çünkü futbol Türkiye’de verilen paranın yarısı kadar oynanmıyor. İdman yapsan da, yapmasan da, koşsan da, koşmasan da varsın bu düzende.
Quaresma, Almeida ve Fernandes başta olmak üzere tüm oyuncular kalmak için oynadılar belki. Tayfur Havutçu’nun gözüne girmek için oynadılar.. Beşiktaş taraftarı ve onurlarını kurtarmak için mücadele ettiler sonuna kadar..

Haberin Devamı

Cenk ve Volkan öne çıktı

İki maç sonra bitecek sezon. Cristian’ın topunu çıkaran Cenk, iki yüzde yüz kurtaran Volkan öne çıktılar. Ama asıl öne çıkan golün asistini yapan, en az 8-9 önemli atak geliştiren, maçın son 10 dakikasında Hilbert’in kademesine girip Ziegler’in koşu yolunu tıkayan Quaresma’ydı. Sanki terazi burcundaki ikiziydi Quaresma’nın sahadaki. Sanki Sporting’in seçmelerine katılmış 17 yaşındaki küçük Ricardo’ydu.
Egemen’in direnişini unutmamak gerek. İbrahim’le uyumunu. Tayfur Havutçu’nun belki de kader maçında kader adamlarıydı bu üçlü.  Ve kadınlar, çocuklar. Son bölümdeki gereksiz tezahüratları dışında bir ‘futbol baharı’ yaşadılar İnönü’de. Dertlerini, sıkıntılarını unuttular. Şarkı söyleyip eğlendiler. Üç puanla mutlu olup evlerine mutlu döndüler.

 

Yazarın Tüm Yazıları