YGS SONUÇLARI 1: Çocuk bayramında eğitim sistemine tasdikname

GEÇEN cuma günü açıklanan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonuçları, Türkiye’nin en önemli, en yaşamsal sorununun eğitim olduğu gerçeğini herhalde bir kez daha hepimizin gözünden içeri sokmuş olmalıdır.

ÖSYM’nin açıkladığı YGS sonuçlarına bakıldığında, lafı hiç uzatmadan söylenebilecek tek şey, Türkiye’nin eğitim sisteminin çok kötü bir notla sınıfta kaldığıdır.
Eğitim sisteminin genel performansı bir lise öğrencisinin durumuna uyarlansa, Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevcut yönetmelikleri çerçevesinde bu öğrenciye tasdikname verilip okulla ilişiğinin kesilmesi gerekir.

EĞİTİM SİSTEMİNDE TEPETAKLAK GİDİŞ

Başlangıç gözlemi olarak, toplam 1 milyon 837 bin 344 geçerli adayın katıldığı YGS’nin çok düşündürücü bir sonucunun altını çizerek yola çıkalım.
ÖSYM’nin değerlendirme raporuna göre, “doğru bilme puanı” 40 soru üzerinden 0.5’ten de küçük olduğu için puanı hesaplanamayan aday sayısının 50 bin 805 olmasıdır. (Sınavda 4 yanlışın bir doğruyu götürmesi de bunda rol oynuyor.)

Bir tür “sıfır çekenler” gibi nitelendirebileceğimiz bu kategorideki adayların sayısı ÖSYM tablolarında geçen yıl 38 bin 269, 2010’da ise 14 bin 156 olarak gözüküyor. Salt bu rakamlar bile eğitim sisteminde nasıl tepetaklak bir aşağı gidiş olduğunun çarpıcı bir göstergesidir.

TÜRKİYE’NİN FEN NOTU 10 ÜSTÜNDEN 1


Belli ölçülerde ilköğretim sisteminin uzantısı olarak da ortaya çıkan lise düzeyindeki ortalama performansın durumunu anlatmak için bir-iki çarpıcı göstergeden yararlanalım.

Ancak bunu yapmadan önce YGS’nin Türkçe (kavrayış, algılama), Sosyal, Matematik ve Fen olmak üzere 4 bölümden oluştuğunu, sınava girenlerin her birinde 40’ardan olmak üzere toplam 160 soruyu yanıtlamak durumunda olduğunu hatırlatalım. Bir kategoride bütün soruları doğru bilmek 500 puan getiriyor.
Sistemin genel performansını ölçebilmek bakımından en doğru yöntemlerden biri her kategoride Türkiye’nin ortalamasını vermek olabilir. Bu ölçümde her kategoride toplam 40 sorudan Türkiye ortalamasında kaçının doğru bilindiğini hesaplanıyor.

Türkçede Türkiye ortalaması 40 soru üzerinden 18’dir. (Yüzde 45) Bu oran, sosyal kategorisinde 40 soruda 11.63’tür (yüzde 29).
Gelgelelim matematikte Türkiye’nin ortalaması 40 soruda birden 6.92’ye düşüyor (yüzde 17.3). Fen kategorisinde oran daha da aşağı iniyor: 40 soruda 3.56. Yüzdeye vurduğumuzda, Türkiye’nin fen ortalaması 100 üzerinden 8.9 puan ediyor ki, bu 10 üzerinden verilen bir karnede 1’e tekabül eder.

ANA YÖNELİŞ KÖTÜLEŞME

Rakamlara farklı bir şekilde de yaklaşabiliriz. Yine Türkçeden başlayalım. Bu kategoride 40 soruyu da doğru bilenlerin sayısı yaklaşık 1.8 milyon aday içinde 929’dur. Burada düşündürücü olan, bu kategoride 31 bin 249 öğrencinin doğru yanıtlarının toplam 40 soru içinde 4 soru ve altında kalmış olmasıdır. Toplam 40 sorudan ancak 4 ya da daha azına doğru yanıt verebilenlerin sayısı sosyal bilimlerde 253 bin 918’e çıkıyor.

Asıl vahim tabloyla matematik kategorisinde karşılaşıyoruz. Yaklaşık 1.8 milyon aday arasından 870 bin 80 kişi, toplam 40 soru karşısında 4 doğru yanıtın üzerine çıkamamış.

Yani sınava giren 1.8 milyon adayın yüzde 47.3’ü matematikte en çok 4 soruyu doğru yapabilmiş.

Daha da vahimi var. Bu sayı fen bilimleri kategorisi söz konusu olduğunda, 1 milyon 260 bin 795’e fırlıyor. Bir başka anlatımla, yaklaşık 1.8 milyon adayın yüzde 68.6’sı doğru yanıtta 4 sorunun üzerine çıkamıyor.

Bütün bu rakamlar önceki yılların rakamlarıyla karşılaştırıldığında karşımıza çıkan ana yöneliş, eğitim sisteminin kalitesinde ciddi bir baş aşağı gidişin olduğudur. Her 4 kategoride de bu kötüleşmeyi görebilmek mümkündür.

Yarın liselerin türleri itibarıyla bir değerlendirme yapalım.
Yazarın Tüm Yazıları