Paylaş
Seçilmiş bir hükümeti beğenmeyebilirsiniz, ülkeye, laikliğe, milliyetçiliğe, demokrasiye zararlı da bulabilirsiniz.
Ortada seçim sandığı bulunduğu müddetçe o hükümeti devirmeye teşebbüs edemezsiniz! Hatta “cebir ve şiddet” kullanarak o hükümetin icraatına “müdahale” bile edemezsiniz.
Halbuki 28 Şubat sürecinde hem hükümet ve parlamento çalışmalarına “müdahale” edilmiştir, hem sonunda hükümet istifa ettirilerek zorla iktidar değişikliği yapılmıştır.
‘Cebir ve şiddet’
28 Şubat’taki “cebir ve şiddet” unsuru nedir? Generaller “Bunları kazığa oturtmak lazım” diye konuşmuşlardır! Başbakana “p....enk” diye hitap etmişlerdir! “Gerekirse silah kullanırız” diyerek, tank yürüterek, bağımsız olması gereken yargıya baskı yaparak, milletvekillerine gözdağı vererek, psikolojik harekât teknikleriyle STK’ları harekete geçirerek o zamanki hükümetin asla istemediği kararları zorla aldırmışlardır... Dahası, neticede hükümeti istifa zorunda bırakmışlardır.
27 Mayıs ve 12 Eylül’deki gibi hükümet iskat edilip parlamento kapatılmadı diye, 28 Şubat’ın bir “müdahale” olmadığını söylemek mümkün değildir. 12 Mart Muhtırası da “Anayasayı ihlal” niteliğinde bir “müdahale” idi, 28 Şubat da...
Hiçbir hukukçu “Bunlar soruşturmayı gerektirmez” diyemez. Son kararı ise yargı verecek.
Kökünü kazımak
Peki, soruşturmayı olabildiğince genişleterek “köklerini kazımaya” ne dersiniz?! Zaman zaman duyuyoruz, okuyoruz: Demirel 28 Şubat’ta şöyle davranmıştı... Falanca STK’lar askerle işbirliği yapmışlardı... 28 Şubat’ın devirdiği hükümet yerine falancalar asker desteğiyle hükümet kurmuştu... Birileri köşesinde yazılarıyla desteklemişti...
Dahası, hâkimler şu kararları vermişlerdi... Bürokratlar 28 Şubat kararlarını uygulamışlardı... Çok sayıda milletvekili 28 Şubat’ı desteklemişti... İki yüz kadar milletvekili 28 Şubatçı askerlerin istediği kanunlara bilerek oy vermişlerdi... 28 Şubat valileri, kaymakamları müdahaleye hizmet etmişlerdi...
Böyle binlerce insanı “şüpheli” diye savcılığa çağırıp sorgulayalım, hatta tutuklayalım mı?!
Rövanşizm daima kötüdür
Hayır! Adli bir soruşturmanın hukuk alanını aşarak “siyaset”i yargılamaya kalkması olur bu! Dün yanlıştı, bugün de yanlıştır.
Dün irtica paranoyasıyla geniş toplum kesimlerini McCarthy usulü bir gözetleme altına alarak uzun “fişleme” listeleri yapılması, “andıç”lar tezgahlanması, yargının bu yola girmesi korkunç bir yanlıştı...
Bugün de tersinden bir McCarthyci tavırla 28 Şubat soruşturmasını rövanşist bir siyasi operasyona dönüştürmek korkunç bir yanlış olur.
“Kökünü kazıma” saplantısı daima geri teper, büyük sorunlara yol açar. İnsanlığın bu tecrübesiyledir ki, “adalet” ve “itidal” birbirinden ayrılmaz. AİHM içtihatlarında buna “ölçülülük ilkesi” deniliyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün “Rövanşizm daima kötüdür” sözünü bu noktada tekrar hatırlamak gerekir. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dün 28 Şubat soruşturması konusunda “Türkiye darbelerle yüzleşiyor... Vicdanları kanatacak olaylarla karşılaşmamalıyız” diye konuşmasını da çok olumlu buldum.
Hukuk, hukukla sınırlı işlemelidir.
Paylaş