Paylaş
Bildiride Gülen hareketi, kısaca “Hizmet” olarak adlandırılıyor.
Bildiriyi hazırlayanlara sordum, bildiriyi kaleme alırken iki noktaya dikkat etmişler:
- AK Parti ile sıcak ilişkilerimizin bulunmasına önem veriyoruz, bir cemaat-parti çatışması yoktur, olmamalı da...
- Ama bu, partiye angaje olduğumuz anlamına gelmez, AK Parti’ye de prensiplerimiz açısından bakıyoruz.
Uzun bildiri metninde de görülüyor ki, AK Parti ile kavgalı olmadıklarını, hatta destek verdiklerini ama “AK Partili” olmadıklarını söylüyorlar.
Ecevit mürit miydi?
Aşağıda 13 Nisan 1998 günkü Hürriyet gazetesinin bir sayfasını görüyorsunuz.
28 Şubat’ın en sıkı günleri; Tayyip Erdoğan okuduğu şiirden dolayı Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanıyor. Sayfa manşetinin yanında çok önemli bir haber daha var: CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Bülent Ecevit’i “Fethullah Gülen’in müridi gibi davranıyor” diye suçlamaktadır!
Çünkü, Ecevit, 28 Şubatçıların ağır baskılarına karşı, MGK toplantılarında da Gülen’i ve okulları savunmuştur... Gülen çevresi de 1999 seçimlerinde oylarını blok olarak değilse bile önemli ölçüde Ecevit’e vermişlerdir.
Basit bir siyasi alışveriş değildi bu, Ecevit ve Gülen birkaç defa görüşerek tasavvuf felsefesi üzerine sohbet yapmışlardı. Gülen Özal’la da birkaç defa görüşmüştür. Başka liderlerle görüşmesi olmuş mudur, bilmiyorum.
Sıcak ve kritik ilişki
Tabii Gülen hareketi gibi dindarlık motivasyonlu sosyal hareketlerin muhafazakâr siyasi iktidarlara ilişkileri hem daha ‘sıcak’ hem daha ‘kritik’ olur. Niye daha sıcak olacağı belli.
Kritik olmasının sebebine gelince... “Fethullah’ın partisi” gibi gözükmeye AK Partililer tahammül edemez. İktidarın yan kolu gibi gözükmeye de Gülen hareketi tahammül edemez.
Aralarında yaşanmış olan çatışmanın sebebi, bu karşıt hassasiyetlerdir.
Fakat bu çatışmanın sürdürülmesi çok kötü sonuçlar verebilirdi. Onun için karşılıklı açıklamalarla sona erdirildi. Bakın bildiride ne deniliyor:
“Bugün Türkiye’de vesayet savunucularının işine en çok gelecek durum, Hizmet ve AK Parti’nin sürtüşmesidir.”
Evet, sürtüşmeye son verilmiştir.
AK Parti yokken de!
GYV’nin bildirisinde niye AKP’nin desteklendiği anlatılıyor. “Demokratikleşme, dini özgürlükleri sağlamak, Avrupa Birliği başta olmak üzere muteber uluslararası standartlara ulaşmak, hukukun üstünlüğü ve insan hakları...” istikametinde çalışan partileri desteklemeyi “dün olduğu gibi bugün de” bir ilke sayıyorlar...
Dikkat, “dün olduğu gibi bugün de!”
Yani partiye bağlılıktan değil, parti bu gibi politikaları izlediğinden!..
Gülen hareketinin “Hizmet” olarak adlandırıldığı bildiride, AKP yokken de partilere böyle davrandıklarını söylüyorlar.
“Hizmet’in siyasal partiler meselesine bakışı AK Parti kurulduktan sonra yahut AK Parti ile birlikte ortaya çıkmış bir konu değildir. Hizmet’in yukarıda özetlenen siyasi partilere bakışı çok önceleri oluşmuştur ve Hizmet yine AK Parti’ye kendi geleneksel değerleri çerçevesinde bakmıştır.”
Partili olmak değil, partiye kendi değerleri açısından bakmak!
Ayrı kulvarlar
Gülen hareketinin güçlü olmasının sebebi, sosyolojiktir: Eğitim, orta sınıflaşma, profesyonelleşme, yukarı sosyal hareketlilik gibi modernleşme dinamikleriyle barışık, hatta iç içe bir sivil toplum hareketi olmasıdır. Eğitim ve girişimcilikteki başarıları gözler önündedir.
Elbette liberal demokrasiye ihtiyaçları vardır.
Hedefi “iktidar” olan siyaset ise çok farklı bir kulvardır.
Sivil toplum hareketleri siyasetten tamamen soyutlanamaz ama kulvarlar karışmamalı, arada “mesafe” olmalıdır.
Tarafların son açıklamaları, ilişkiler sürerken bir “mesafe” olacağını gösteriyor.
Paylaş