Kafaya sıkan mafya gördük de

DAHA ilk bakışta anlaşılıyor.

Öyle sıradan bir cinayet değil.

Haberin Devamı

-  Maktulün, insanı ilk çarpan yanı, görünümü.
Yakışıklı bir adam, duruşu, kıyafeti, bakışı, hali tavrı ile Batılı bir aydın.
-  İkinci unsur, cesedinin durumu.
Domuz bağı ile bağlanmış.
ERKEKLİK ORGANINDAN VURAN YENİ BİR MAFYA
Her Türk’ün yakın tarih hafızasına ürkütücü biçimde kazınmış, hunharca bir cinayet biçimi.
Türkiye bu görüntüleri Hizbullah cinayetlerinden hatırlıyor.
Ama bir başka unsur var ki, Hizbullah şablonuna hiç uymuyor.
Gazeteler zarif bir dille, Doç. Bilgin Gürateş’in mafya tarafından “kasığından vurulduğunu” yazıyor.
“Kasığından” ifadesinin, aslında erkeklik organından anlamına geldiğini hemen anlıyoruz.
Bugüne kadar “topuğundan vuran” mafya gördük. “Kafasına sıkanı” gördük.
Kalbine, ciğerine nişan alanını da.
“Kasığından sıkan” mafyayı ise, başkalarını bilmem ama, ben görmedim.
O kelime, insana, ister istemez “Bu işin içinde başka iş var” dedirtiyor.
TERZİ BABA, EV KADINI ANNE, 4 KIZ KARDEŞ
Yer Elazığ...
Anadolu’nun bir diğer muhafazakâr şehri.
Öldürülen Doç. Bilgin Gürateş’in doğduğu ve öldürülünceye kadar yaşadığı şehir.
Hayat hikâyesine bakıyorum.
1964 yılında doğmuş.
Terzi bir baba ile ev kadını bir annenin çocuğu.
Dört kız kardeşi var.
26 yaşındayken babasını kaybetmiş. Ölüm nedeni 63 yaşında kalp krizi.
Sonra sahillere gitmiş.
Üniversite eğitimini Akdeniz Üniversitesi’nde yapmış.
Antalya’da yani...
Turizmin patladığı, sahilleri neşeli kadınlar ve erkeklerle, yani hayatla dolu bir şehirde.
İhtisasını ise sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en büyük metropollerinden birinde.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde.
Oradan mecburi hizmet için, Antalya ve Sinop.
Daha sonra Chicago Illinois Üniversitesi.
MICROSOFT SEARCH’TEKİ İLGİNÇ AKADEMİK KARİYER
Bu güzergâhı dolaştıktan sonra, 1999 yılında doçentliğini almak için Elazığ Fırat Üniversitesi’ne geliyor.
2009’da profesörlük sırası geliyor. Yakınlarının iddiasına göre, o kadro bir başkasına veriliyor.
-  Nedeni Akademik başarısızlık veya yetersizlik mi?
Microsoft’un “Academic Search” sitesine bakınca, durum pek öyle görünmüyor.
1993’ten 2011 yılı sonuna kadar 47 yayını olmuş. Yayınları, 2003 yılına kadar çok düşük seviyede gitmiş. Ama özellikle, 2007 yılından itibaren artmış.
-  En ilgi çeken nokta şu.
2003 yılından itibaren, onun yayınlarına gönderme yapan araştırmaların sayısı aniden yükselişe geçmiş.
Onun da katıldığı yayınlardan 1443 başka yazar tarafından alıntı yapılmış.
361 yayın, onun yazılarından iktibas yapmış.
CİNSEL DÜZENSİZLİKLERLE İLGİLİ BİR KURULUŞUN ÜYESİ
Altısı uluslararası, 9 mesleki kuruluşa üye. Kuruluşların ikisi Avrupa, dördü ABD kökenli.
Üyesi bulunduğu kuruluşlardan biri, “Avrupa Cinsel Düzensizlikler Birliği” (ESDA).
Yani, kadın hastalıkları yanında, cinsel sorunlar da ilgi alanına giriyor.
Polisin elindeki bilgilere göre, 2007 yılında Antalya’da bir ortakla kafe işletmeye başlamış. Bu arada, yan taraftaki bir arsayı satın almışlar. Bunları yaparken 1 milyon 200 bin lira borçlanmışlar.
Bir kısmını ödemişler, bir kısmı ise kalmış. Parayı temin etmek için tefecilere gitmişler. Aldıkları parayı ödeyemeyince, bu defa Antalya mafyası devreye girmiş.
Bu mafyadan kurtulmak için Elazığ’daki kabadayılar âlemine sığınmış. Bu defa onlar sömürmeye başlamış.
Neticede, aralarında kavga çıkmış, küfürleşmeler olmuş ve olay kanlı bitmiş.

Haberin Devamı

Bacağına nişan alıp kasığına isabet ettirmiş

Haberin Devamı

ŞİMDİ biraz geriye dönelim./images/100/0x0/55ea6e6df018fbb8f87f7c58
Doç. Bilgin Gürateş, kafe işletmeciliği bitince asıl mesleğine tekrar asılmaya başlamış.
Özel bir hastanede çalışırken, özel bir muayenehane de kurmuş.
Yakın zamanda kendi adına, kadın doğum hastalıkları alanında yeni kurduğu bir internet sitesi var. Girdiğiniz zaman “Sitemiz hazırlık aşamasında” yazısını görüyorsunuz.
Demek ki, mesleğini yapmaya kararlı.
Elazığ’da nasıl bilindiğine gelince...
Çevresi tarafından sevilen bir insan olarak biliniyor.
Sevildiği şuradan anlaşılıyor. Kaybolduğu anlaşıldıktan sonra arkadaşları, son 6 günde Google’a 100’e yakın fotoğraf yüklemiş.
Bekâr. Bir kız arkadaşı var mı yok mu bilen yok.
Annesi Antalya’ya taşınmış. O ise Elazığ’da kiralık bir evde oturuyor.
Modern bir insan.
Seyahat etmeyi, kitap okumayı seviyor. Koyu bir Beşiktaş taraftarı.
Facebook’ta ve Linkedin’de sayfaları, Twitter’da hesabı var.
FACEBOOK SAYFASINDAKİ RESMİN İTİNALI KADRAJI
İmajına dikkat ettiği biliniyor. Facebook’taki sayfasına, dağlarda çekilmiş, büyük bir fotoğrafını koymuş.
Fotoğrafın kadrajı modern bir estetik duyguyla ayarlanmış. Kendisi yan tarafta duruyor, öteki taraf ise tabiatı anlatan bir boşluk...
Anadolu’nun muhafazakâr bir şehrinde, genç ve modern bir hayat böyle trajik biçimde sona eriyor.
Geriye, birçok insanın aklına takılan o soru kalıyor.
Niye kasığına ateş edilmiş?
Polis ketum. Dışarıda ise ancak ihtimaller var.
Bir ihtimal, katil, bacaklarına ateş ederken, kasığına isabet ettirmiş olabilir.
İyi de o zaman da şu soruyu sormaz mısınız?
O hunhar domuz bağıyla bağlanmış, kılını bile kıpırdatamaz durumdaki insanın bacağına nişan alıp da, erkeklik organına isabet ettiren, karavanacı bir acemi mi işledi bu cinayeti?
İnsanlık hali... Olabilir de...
GENÇ ÖL CESEDİN YAKIŞIKLI OLSUN MANASIZ BİR LAF MI
Önemli olan, gencecik, güzel, fotoğrafına çekidüzen verecek kadar estetiğe düşkün bir insana, son anında bu çirkinliği reva görmek.
Ölüm kötüdür, bazıları daha da kötüdür.
O ölümler ki insana, “Genç öl, cesedin yakışıklı olsun lafının hiçbir manası yokmuş” dedirtir.

Yazarın Tüm Yazıları