Paylaş
Yaşananlarda duman altında kayboldu gitti. Benim asıl yandığım Avrupa basketbolunda masa başında yaşadığımız zillet. Yumruğunu masaya vurup, “Evimizde oynanan Euroleague 8'li finalinde iki takımımız aynı gruba konularak birinden birinin yolu kesilemez” diyebilecek bir federasyon başkanımız yok ki, başımız dik olsun. Kuzu kuzu lokmamaızı teslim ettik. Efendim FIBA ‘aynı ülkenin iki takımının final oynamasını istemiyormuş. Yapma ya!!!’ Nerden çıkmış bu kural?
Orantısız güç
Güçlü takımlarımızın olması suç mu? Şurada oynayan her takımdan birkaç gömlek daha farklı bizimkiler. FIBA Avrupa’nın başında bizim başkan olsa böyle çiğ çiğ yiyemezlerdi hakkımızı. Bizimkini seçmemek için ‘topu alıp bomba diye karakola götüreceklerin ülkesi İzlanda’nın korkuluk adayına Avrupa başkanlığını teslim ettiler. Geriden Yunanlılar tezgahlarını yürütüyorlar. Galatasaray temkinli, Fenerbahçe klasik pota altına konsantrasyonuyla ilk yarıda kaliteli ve dengeli, iki büyüğe yaraşır bir basketbol seyretmemizi sağladılar. Galatasaray adına fark yaratan şeytani zekasıyla (17 sayı,5 asist) Prints. Oynadı oynattırdı. Tamane de (19 sayı. 9 ribaund) Matovic’in verimsiz akşamında Kanarya pota altında sayı makinası oldu.
Ceyhun Bey’in kıyağı
İkinci yarıda Cimbom koçunun direksiyonu Prints’ten alıp Diana Taurasi’ye vermesiyle Fenerbahçe 18-4’lük bir atakla Birsel (18 sayı,9 ribaund) oldu aktı. Cimbom koçu hayretle izlerken, maçı kırdı çevirdi Birsel... Babkina ve Birsel’i oyuna sokup çıkarıp ritmi bozarak, parkede güzellik olsun diye olsa gerek. Kübra Siyahdemir’i oynatmak fantazisiyle, Fenerbahçe koçu da Galatasaray’ı defalarca oyuna geri çağırdı ama nafile. Başa baş giden son çeyrekte Taurasi faydasından çok zarar verince Galatasaray kupaya havluyu attı. Avrupa’da 16’da 16 yapan Fenerbahçe’ye büyük bir aksilik olmazsa kupa çok yakışacak.
Paylaş