Paylaş
Esad rejimi demokrasi ve özgürlük isteyen vatandaşlarını gaddarca katletmektedir.
O nedenle öteki Arap ülkelerindeki gibi, onun da artık iktidarda kalması mümkün değildir.
Erdoğan hükümeti böyle düşünmektedir.
Suriye uzmanı olduğunu söyleyenler böyle düşünmektedir.
Batı’nın önde gelen medyaları böyle düşünmektedir.
Ben de aşağı yukarı böyle düşünüyorum.
Ancak 14 Şubat günü hükümeti destekleyen Yeni Şafak gazetesinde Akif Emre’nin yazısını okuyunca kafamda bazı “acaba”lar oluştu.
SADECE ONU DİNLEYİP SAVAŞ KARARI ALMAYALIM
Yine de bu konuda bir şey yazmamayı tercih ettim.
Çünkü Türkiye’de ve dünyada Esad’ın gitmesi yönünde öyle ağır bir baskı var ki, bu akıntıya karşı kürek çekmek ne akıllı ne de vicdani olur diye düşündüm.
Önceki gün Suriye ordusunun muhalif şehirleri geri almaya başladığı yolunda haberler gelmeye başlayınca Akif Emre’nin bu yazısını hatırladım.
Bugün size o yazıyı özetleyeceğim.
Türkiye, Suriye konusunda hepimizi ilgilendiren bir angajmana doğru gidiyorsa, bu olayın her yanını bilmeliyiz diye düşündüm.
Çünkü, onun dediği gibi, “Sonuç ne olursa olsun, Suriye konusunu daha ciddiye alarak konuşmak zorunda olduğumuz bir süreçteyiz artık”.
Bunun sonunda Suriye ile savaşa girmek de var.
Yani, sadece Dışişleri Bakanımızın bize anlattıkları ile yetinemeyiz, yetinmemeliyiz.
Yazının en önemli bölümlerini aynen aktarıyorum:
ÖNÜNE GELEN KONUŞUYOR KİM OLDUĞUNA BAKMIYORUZ
Suriye’ye dair çözümler ne olursa olsun yapılan birkaç ortak hata var:
İLK ORTAK HATA “Suriye’de muhalefet adına muhatap alınan, sözlerine itibar edilen diaspora ve siyasi sözcülerinin gücü abartıldı.
Ülke içinde güçlerinin ne olduğuna bakılmaksızın, Suriye’den kaçtığını söyleyip basın toplantısı yapan, çoğu ‘gücü kendinden menkul’ liderlerin sözlerine fazlaca itibar edildi.”
İKİNCİ ORTAK HATA “Baas rejiminin baskıları nedeniyle yurtdışına kaçan veya uzun süredir sürgünde yaşayan ama Suriye’de etkinliği son derece sınırlı, hatta hiç olmayan isimler üzerinden analizler yapıldı.”
ÜÇÜNCÜ ORTAK HATA “Muhalefetin tamamı Müslüman Kardeşler’den ibaret zannedildi. Ayrıca Müslüman Kardeşler’in olaylardaki etkisinin, sanıldığı
kadar olmadığı dikkate alınmadı.”
DÖRDÜNCÜ ORTAK HATA “Düne kadar sistemle işbirliği, hatta suç ortaklığı yapmış isimlerin bir anda özgürlük savaşçısı kesilmeleri hiç sorgulanmadı.”
BEŞİNCİ ORTAK HATA “Arap baharı romantikleri”, Suriye içindeki muhalefetin yapısını doğru okumadı ve muhalefete destek verildiği takdirde, rejimin
birkaç gün içinde düşeceği beklentisi yarattı.”
ALTINCI ORTAK HATA “Yeni Suriye yol haritaları, bu yanlış bilgilere dayanılarak çizildi.”
YEDİNCİ ORTAK HATA “Bu stratejik miyopluk, bölge dışı büyük güçlerin bölgeyi içine çekmeye çalıştığı mezhep eksenli çatışma stratejisini yok saymak gibi bir hataya düştü.”
BU YAZILANLARI OKUYUP PİYANİSTE ATEŞ ETMEYİN
BİRİNCİ ÖNEMLİ SONUÇ Bu hatalar, “Baas rejiminin sahte bir mağduriyet zırhı edinmesine” yol açtı.
EN AĞIR MUHTEMEL SONUÇ “Bu mağduriyet zırhının stratejik hesaplaşmada kurban giden binlerce insanın hayatını küçümsemeyi getirdiği açıktır.”
Yanlış anlamayın.
Suriye meselesine bodoslama dalmıyorum.
Geçmişte birçok konuya bodoslama daldığım, ağzımı sütten fena halde yaktığım için, Suriye yoğurdunu üfleye üfleye yemeye kararlıyım.
Sadece şunu söylemekle yetineceğim.
Savaşa bile girme tehlikesi varsa, hükümete yakın bir insanın verdiği bu bilgileri de dikkatle okuyalım.
Çok iyi niyetle, insani dramları önlemeye çalışırken, çok daha ağır trajedilere neden olmayalım.
Bir de bu yazı nedeniyle “piyaniste” ateş etmeyin.
Yazarının adı yukarıda yazılı...
Paylaş