Sivas yarası kapanmayacak

ANKARA 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin hafta içinde Sivas davasının 5 firari sanığı hakkında verdiği zamanaşımı kararının yol açtığı sonuçların, 35 kişinin yakılarak öldürüldüğü bu katliamın kendisinden daha az sarsıcı olmayacağı anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Mahkeme kararının ardından büyük bir infialin dalga dalga yayıldığını görmemek mümkün değil.

İNFİALİN YATIŞMASI ZOR

 Sanıkların aleyhine olan yeni yasa hükümlerinin geçmişe dönük uygulanamayacağı gibi ceza hukukunun bazı temel ilkeleri açısından bu kararın kaçınılmaz olduğu görüşü savunulabilinir. Ancak bu gibi hukuki tezlerin Alevi vatandaşlarımızın yaşadığı infiali yatıştırmaya yeteceğini zannetmiyoruz.
Yaklaşık 20 yıldır bu davanın çevresinde devam eden ihmallerin, kayıtsız tavırların, özetle büyük bir sorumsuzluğun biriktirdiği, sineye çekilmesi güç bir tabloyla karşı karşıyayız.
Ayrıca bu infial nasıl yatışsın ki? Daha geçen hafta Milliyet’in manşetinden öğrendik ki, bu 5 sanıktan biri olan İhsan Çakmak aranırken askere gitmiş, Sivas’ta evlenmiş, çocuğunu nüfusuna kaydettirmiş, hatta Emniyet’e başvurarak ehliyet bile almış.
İşte bunun üzerine bir de mahkemeden sanıklar lehine bir karar çıkınca, ne yazık ki hukukun vicdanlarda yenik düştüğü bir duygu boyutunda buluyorsunuz kendinizi.
Yalnızca Aleviler değil, Sivas’taki insanlık suçuna karşı çıkan vicdan sahibi her insanın bugünlerde kendisini içinde bulduğu bir duygu bu.

YENİ BİR KIRILMA YAŞANIYOR

Sivas katliamı, Türkiye’de yaşayan Alevilere Cumhuriyet döneminde karşılaştıkları en büyük travmalardan birini yaşatmıştır.
Çorum ve Maraş olayları gibi Alevilerin topluca öldürüldüğü, kırıldığı, göç etmek zorunda bırakıldığı katliamlar unutulmaya yüz tutmuşken, Madımak olayı Alevilerin ortak belleğinde “o korkunç geleneğin” bu topraklardan kaybolmadığı algısını yeniden canlandırmıştır.
Madımak olayının Aleviler üzerinde yarattığı travmanın çok önemli toplumsal sonuçları olmuştur. Bilinçlenme, dayanışmanın güçlenmesi, örgütlenme, bu çerçevede Alevi derneklerin sayısının hızla artması, büyük kentlerde birbiri ardına cemevlerinin açılması, Türkiye’de Alevi kimliğinin daha kuvvetli bir şekilde yaşanmasını ve ortaya konmasını beraberinde getirmiştir.
Ankara’daki mahkemeden çıkan karar bu yönelişi daha da güçlendirecek, ama korkarız “keskinleştirecektir” de... Yapılan bütün açıklamalar, gösterilen tepkiler yeni ve büyük bir “kırılma”nın yaşanmakta olduğunu gösteriyor.

BAŞBAKAN “HAYIRLI OLSUN” DEYİNCE

 Burada düşündürücü bir nokta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Alevi camiasında büyük tepkilere yol açan son mahkeme kararı için “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” şeklinde konuşmuş olmasıdır.
Öyle anlaşılıyor ki, bu sözler zaten mahkeme kararına tepkili olan pek çok Alevi vatandaş üzerinde ciddi boyutlarda bir rahatsızlığa ve tedirginliğe yol açmış, yaşanan kırılmada çatlağı derinleştirmiştir.
Geçen seçim kampanyasında Başbakan Erdoğan’ın mitinglerinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğinin sıkça yuhalanmasının yarattığı “incinme”nin izleri silinmemişken, yeni bir incinme konusu çıkmıştır.
Üstelik hükümetin bundan iki yıl önce başlatmış olduğu Alevi açılımının askıya alınmış olması da Alevilerin siyasal iktidara dönük bir iyimserlik besleyebilmeleri için maalesef hiçbir alan bırakmıyor.

ALEVİLER VE TOPLUMSAL BARIŞ

 Ülkenin sayıca azımsanmayacak bir kesiminin bu şekilde bir kırılma ve tepkinin içine itilmesinin Türkiye’nin toplumsal barışına dönük olumsuz sonuçları üzerinde kafa yormamızın zamanı gelmiştir. Ayrıca, bu vatandaşlarımızın sayıca az ya da çok olması bu ihtiyacın önemi karşısında neyi fark ettirir ki?
Sorumlu bir hükümet, her bir vatandaşına tek tek değerli olduğunu hissettirmekle yükümlüdür.
Cumhuriyet tarihi boyunca ülke yönetimine hakim olan baskın Sünni çizgi karşısında kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan, dışlanan ve “kırılan” Alevilerin kendi ülkeleriyle güven bağlarının çözülmesi olasılığı Türkiye’nin önüne geçmesi gereken bir durumdur.
Kendi içinde barışını kuramayan, bazı vatandaşlarını inatla rencide eden bir ülke mi dünya politikasında “düzen kurucu” olup, bölgeye barış getirecektir?

Yazarın Tüm Yazıları