Ömrünün en güzel günlerini terörist peşinde gezdiriyordu.
* Mayın patladı. Şakağına şarapnel saplandı. Suratı darmadağın oldu. Aylarca komada kaldı. Kefeni yırttı ama... Kör olmuştu. Beyninde hasar oluştuğu için, parkinson’a yakalandı. Konuşmakta güçlük çekiyor, vücudu zangır zangır titriyordu. Baba yok. Kardeş yok. Hayattaki tek varlığı, annesinin yanına yerleşti. Üç kuruş maaş, kiralar ha bire zamlanır, mecburen pahalıdan ucuza taşına taşına hayata tutunmaya çalışıyorlardı. Yeni bi eve geçtiler, Ayedaş’a gittiler, gazi’lere tanınan indirimden faydalanmak istediklerini anlatmaya çalıştılar. Görmüyor, heceleye heceleye konuşuyor, üstelik titriyor, banko memuru sıkıldı! Evrakların eksik diye, kestirip attı. Tartışma çıktı. Güvenlik görevlisi üstlerine yürüdü. Anne çığlık attı. Gazi panikledi, koruma içgüdüsüyle hamle yaptı, zaten sinir sistemi haşat, eline koluna da hâkim olamıyor, bankoda duran elektronik sayaç düştü, kırıldı. İtiş kakış, bayıldı. Ambulansla hastaneye götürüldü. Bedensel çaresizliğinden asabı oynamış, krize girmişti, bayılma sebebi buydu. Ertesi gün taburcu oldu, evine gitti. İki gün sonra, kapı çalındı, Ayedaş’tan gelmişlerdi, evrak mevrak istemeden indirimi uyguladılar. Buna şükür deyip, tatsız hadiseyi unuttular. Yedi ay sonra, gene kapı çalındı, postacı... Ellerine tutuşturulan zarfı açtılar, anne okudu, gazi dinledi, mahkeme celbiydi, kamu malına zarar vermekten dava açılmış, hapsi isteniyordu. Ahali sıcacık evinde esneye esneye poposunu kaşısın diye, Hakkâri dağlarında gözünü, beynini, hayatının geriye kalan kısmını bırakan gazi, devlete zarar vermişti yani. * Hatırladınız di mi? * Hatırladığınızdan eminim. Çünkü, 100 binin üzerinde mail göndermiştiniz, maddi manevi destek için gazi’nin adresini, telefonunu istiyordunuz. Benzer mail’leri Ayedaş’a da göndermiştiniz. Kiminiz “sayacın parasını şu şu numaralı kredi kartımdan çekin” demişti, kiminiz “hesap numarası verin, kaç paraysa yatırayım” demişti. Ayedaş, şikâyetini geri çekti. * Vatanı milleti için canını ortaya koyan her gazi gibi, onuruna düşkün bi kahraman olan Ömür, kendisini acındırıyormuş durumuna düşmek istemiyordu. O nedenle, adresini, telefonunu kimseye vermedim. Buna rağmen, buldunuz... Para yağdı. Kiminiz, mahalleye yetecek kadar gıda kolisi gönderdi, kiminiz, gel benim evimde kal teklifinde bulundu. Sadece 1450 lira maaş alan gazi, yalvarıyordu, abi gözünü seveyim yaz, göndermesinler... Yazmadım. Hayırsever işadamı Zeynel Abidin Erdem, avukatları aracılığıyla iz sürdü, gazi’nin en büyük hayalinin Akçay’da yaşamak olduğunu öğrendi, arattı tarattı, bahçe katı beğendi, hem gaziye uygun, düzayak, hem yeşillikler içinde... Aldı. Tapusunu, gazi’nin adına yaptırdı. Buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon, halı, dayadı döşedi. “Sana minnettarız, güle güle otur evladım” dedi. * Tahminim... Bunu da hatırladınız. * E şunu da unutmayın bari. * Ayedaş’ın şikâyetini geri çekmesine rağmen... Kamu davası devam etti. Sayacı kırarak, devlet malına zarar veren gazi, 10 ay hapse çarptırıldı. Cezası ertelendi. Beş sene içinde, tekrar kamu malına zarar verirse, içeri tıkılacak. Annesi de unutulmadı... Annesi de, güvenlik görevlisine hakaretten 1 sene 2 ay yedi. Beş sene içinde gene hakaret ederse, dooğru oğlunun yanına.