Paylaş
15 Kasım 1840 günü, İngilizlere ait Saint Helena Adası'ndaki mezarı kazan insanlar, garip bir şeyle karşılaştı.
Mezardan, bir biri içine yerleştirilmiş dört tabut çıkmıştı.
İlk tabut, demir bir başka tabutun içine konmuştu. O demir tabutsa, üçüncü bir kurşun tabutun içindeydi.
Her üç tabut birlikte, mahun ağacından yapılmış bir dördüncü tabuta konmuştu. Mezarın başındakiler şaşkınlıkla birbirlerine baktı.
Açılan mezar Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart’a aitti.
Mezarı açanlar, en içteki tabutun kapağını açınca daha da şaşıracaklardı.
OTOPSİDE ÇIKARILAN KALP VE MİDE CAM KAVANOZA KONDU
Napolyon Bonapart, Waterloo savaşını kaybettikten sonra İngilizler tarafından Saint Helena Adası'na sürgüne gönderilmişti.
Orada 1821'de ölmüş ve 7 Mayıs 1821 günü, aynı adada toprağa verilmişti.
Adada Napolyon'u tutmakla görevli İngiliz birliğinin başındaki Sir Hudson Lowe dedikodulara yol açmaması için, otopsi yaptırmıştı.
Otopsi sırasında Napolyon'un kalbi ve midesi çıkarılmış, ayrı kavanozlara konmuş, daha sonra bunlar da naaşıyla birlikte gömülmüştü.
Aradan 19 yıl geçtikten sonra Fransa Kralı Louis-Philippe İngiltere Kraliçesi Victoria’nın izniyle Napolyon’un naaşını Fransa’ya getirmek için bir heyet göndermişti.
O gün, mezarın başında, cenazeyi almak üzere görevlendirilen heyetin başkanı Joinville adlı bir prens ve Napolyon’u tanıyan bazı yakınları vardı.
Tabutlar açılırken Prens Joinville bakamamıştı. Yanındaki ikinci görevliyse, o kadar heyecanlanmıştı ki, az daha mezara düşecekti.
Fransa’nın tarihi kahramanı Napolyon’un naaşı getirilerek, Paris’te, Les Invalides denilen müzedeki anıt mezara yerleştirildi.
Ancak daha naaş daha yerine konmadan, bütün Fransa bir dedikoduyu konuşmaya başlamıştı.
Saint Helena Adası'nda mezardan çıkarılan naaş Napolyon’un değildi.
Çünkü mezarı açanlar hiç beklemedikleri bazı şeylerle karşılaşmıştı.
NAPOLYON’UN İPEK ÇORAPLARI NE OLDU
* Mezarı açanlar, daha ilk dakikada, en dıştaki tabutun sonradan oraya konduğunu fark etmişlerdi.
* Napolyon gömülürken üzerinde şatafatlı bir üniforma vardı. Ayağında ayakkabıları bulunuyordu. İpek çorap giydirilmişti. Mezar 1840'ta açıldığında, ayağında ipek çorapları yoktu. Ayrıca çizmeleri patlamış, Her iki ayağının da dört parmağı dışarı fırlamıştı. Ayrıca ayağındaki gümüş mahmuzlar da kaybolmuştu.
* 1821’de gömülürken, kokartlı şapkası ayaklarının üzerine konmuştu. 1840’da açıldığında ise, şapka kalçalarının üzerinde duruyordu ve kokartı yoktu.
* 1821’de gömülürken, üniformasının üzerine, hayatı boyunca aldığı bütün madalya ve nişanlar konmuştu. Açıldığında Legion d’honneur ve bir nişanı daha yoktu.
* 1821’de onu gömülmeden önce görenlerin anlattıkları biliniyordu. Derisinin rengi iyice gitmişti ve ceset bozulmaya başlamıştı. Oysa 1980’de aynı mezardan çıkarılan kadavra, çok iyi korunmuş durumdaydı. Yüzü yaşayan bir insanınki gibi canlıydı. Çünkü mumyalanmıştı.
* Ayrıca naaşın tabutta duruşu da farklıydı. Gömülmeden önce onu tabutta son defa görenler, bacaklarının birleşik ve ileri uzatılmış vaziyette olduğunu anlatmıştı. Oysa bulunan naaşın bacakları açık ve kıvrılmıştı.
* 1821’de cenazeyi görenler, imparatorun başının ve sakallarının kazınmış olduğunu söylemişlerdi. Oysa bulunan cesedin başında saçları vardı ve sakallıydı.
* Otopside çıkarılan kalbi ve midesinin konduğu cam kavanozlar, gömülürken tabutun kenarına yerleştirilmişti. Oysa tabut yeniden açıldığında, iki kavanoz kadavranın bacaklarının arasında duruyordu.
Bütün bunlar şunu gösteriyordu.
Bazı kişiler, 1821-1840 arasında mezarı açıp, Napolyon’un naşını çalmış olabilirdi.
Mezarı açanlar, kendilerini şaşırtan bu durumu Paris’e bildirdiler. Ancak Paris’ten gelen emir kesindi.
Kimse ağzını açıp tek kelime etmeyecekti.
ÖYLEYSE O GECE PARİS’E GETİRİLEN NAAŞ KİME AİTTİ
Böylece naaş getirilip Les Invalides'de hazırlanan ihtişamlı anıt mezara kondu.
Fransa, tarihinin en büyük kahramanlarından birini eve getirmişti.
Milyonlarca Fransız, büyük kahramanın lahtinin önünden geçiyor, çocuklarına bu şanlı tarihi anlatıyordu.
Ama dedikodular da yavaş yavaş dillenmeye başlamıştı.
O lahtin içinde yatan naaş, Napolyon’a ait değil.
O değilse kime aitti?
Yapılan bazı analizlere göre, açılan mezarda bulunan naaş, Napolyon’a çok benzeyen Jean-Baptiste Cipriani adlı Korsikalı bir ev görevlisine aitti.
1969'da Georges Retif adlı bir Breton, İngiliz, Napolyon’u bize geri ver adlı bir kitap yazdı.
Ona göre Napolyon’un naaşı İngilizlerin elindeydi.
MÜZEDEKİ PARÇADAN ÖRNEK ALIP BAKALIM
2000 yılına gelindiğinde, Roy Henri adlı bir Fransız subayı Savunma Bakanlığı’na başvurarak, Napolyon hakkında bir DNA analizi yapılmasını istedi. Bunun için lahtin açılması gerekmezdi. 1840'ta mezar açılırken, bir doktor tarafından kadavranın derisinden örnek alınmıştı ve bu örnek askeri müzede saklanıyordu.
Ancak Savunma Bakanlığı 2002'de, Napolyon’un naaşı hakkındaki bu söylentilerin doğruluğunu gösterecek yeterli veri olmadığını açıklayarak, bu tartışmayı kesti.
Les Invalides’deki lahtin önünden her yıl yüz binlerce insan geçiyor. Ama hâlâ kimse, orada yatan naaşın Napolyon’a ait olduğundan emin değil.
(*) Gerald Messadie: '4000 ans de mystifications historiques', l’Archipel, 2011
Paylaş