Paylaş
“1915’lerde ve tabii bugün de Türkiye’de pek çok Agop Martayan’lar vardır. Eğer Türkler Ermenilere soykırım uygulasaydı bu topraklarda bir tek Agop Martayan’ın mezarı dahi kalmazdı.
Agop Martayan, isminden de anlaşıldığı üzere bir Ermeni’dir. 22 Mayıs 1895’te İstanbul Büyükdere’de ticaretle uğraşan köklü bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak doğmuştur. Sizlerin, “Osmanlı bize soykırım uyguladı” dediğiniz 1915’te Robert Kolej’i bitirmiştir. Neymiş? Demek ki bir Ermeni 1915’te Robert Kolej’de okuyabiliyormuş. Ticaretle uğraşan ailesine yan gözle bakılmıyormuş. Üstelik Agop Martayan bir Ermeni olarak Osmanlı Ordusu’nda I. Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak görev alır. Demek ki yine neymiş: Osmanlı o yıllarda bir Ermeni’yi en mahrem noktasında eline silah verip vatan ve bayrağını ona emanet edebiliyormuş.
Soykırım yapan bir millet böyle abukluklar yapar mı?
Hitler, Yahudileri orduya alıp subay yaptı mı, ellerine silah verdi mi?
Doğu cephesinde yani kimi Ermenilerin, Osmanlı’yı arkadan vurduğu cephede Osmanlı saflarında görev yapan Agop Martayan bu cephenin ihanet eden soydaşlarının da yardımıyla çözülmesi üzerine Güney Cephesi’nde görev alır. Ve burada Mustafa Kemal Paşa’nın karşısına kötü bir talih olarak ‘esir’ diye çıkartılır.
Uzatmayalım...
Mustafa Kemal Paşa, Agop Martayan’a hürriyetini iade eder. Cebine para koyar, eline serbestçe dolaşabileceğine dair bir belge verir. Bu süreçte gelişen ilgi çekici olayları bilmeyenlerin merakını tahrik için atlıyor, sonuca geçiyorum.
Hani biz Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Atatürk’ diyoruz ya... İşte bu Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Atatürk’ soyadını teklif eden adamdır. Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Atatürk’ dediği için biz O’na Atatürk diyoruz. Çünkü Mustafa Kemal vatanı kurtarıp cumhuriyeti kurduktan sonra her alanda olduğu gibi Türk dili üzerinde de derinlik ve genişliğine çalışmalara başlar. 22 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirilen Türk Dili Konferansı’na Agop Martayan ile birlikte İstepan Gurdikyan ve Kevork Şimşyikyan da uzman olarak davet edilirler. Çünkü Agop Martayan devrin en büyük dil alimlerinden biridir. İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarca bildiği gibi, ‘Türkçe gramer’ kitabı da yazmıştır. ‘Türk-Sümer ve Hitit Dilleri Arasındaki İlişkiler’ bildirisini Agop bu kurultayda sunar. Ve 1934 yılında Atatürk tarafından TDK Başuzmanı olarak atanır. Yabancı sözcüklerin kökünü açmada uzman olduğu için Atatürk tarafından kendisine “Dilaçar” soyadı teklif edilir, o da bu soyadını memnunlukla kabul eder. “Beni buraya Atatürk getirdi, ölünceye kadar O’na ve Türkçe’ye layık olmaya çalışacağım” diyen Agop Dilaçar, TDK Başuzmanı olarak 45 yıl görev yaptı. Soyadı Kanunu’nda Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını teklif eden de oydu.
Ey, “Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır” diyen iftiracılar, Agop Martayan’ı bu tezinizde nereye oturtacaksınız?”
Buyurun o zaman!
GÜNÜN SÖZÜ
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
(Bertrand Russell)
Bankalar insafsız hem de nasıl ama
TAKSİM ile Florya’nın arası 10-15 km’dir. Sahil yolundan Taksim’e en fazla yarım saatte gidebilirsiniz. Bunun da bedeli 5 lirayı geçmez. Özel aracınızla giderseniz en fazla birkaç litre yakıt yakarsınız.
Tüm bunları neden yazıyorum? Bir devlet bankasına dolar olarak havaleniz geliyor. Önce yeterli para yok başka şubeden getireceğiz, bunun için 70 lira ödeyeceksiniz denir. Oysa para getirilen şube de iki kilometre ötededir. Bunu kabul ettiniz, ardından size bu parayı bugün çekeceğiniz için 300 dolar para alacağız derler. Ne parası diye sorulduğunda “Genel müdürlük genelgesi böyle emrediyor” deniliyor. Parayı gönderen zaten bir bedel ödemiş, alan ne bedeli ödüyor. Bunu bilen var mı? Şimdi siz siz olun da bu bankadan havale yapmayın. Taksim’e bu parayı elden götürsek masrafımız bunun onda biri olurdu. Ama malum 8 bin liradan fazla paralar elden ödenemiyor. Bunun adına ne denilir, takdire kalmış!..
Biliyor musunuz
- VERDİĞİ ödüllerle dikkat çeken Özelkalem Dergisi’nin, Yerel Yönetim Ödülleri 2011 için başvuru tarihinin 31 Ocak 2012 Salı günü sona ereceğini, başvuru sonrası yapılacak değerlendirme sonucunda 9 dalda en başarılı yerel yöneticilerin tespit edileceğini (www.ozelkalem.com.tr)...
- CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, “RTÜK, TRT’nin sadece TRT-1 ve TRT-Haber kanallarını mı izliyor. TRT’nin diğer radyo ve TV kanallarının izlenmemesinin yasal dayanağı var mıdır? TRT yayınları ile ilgili yapılan şikâyetler incelenmiş midir?” diye sorduğunu...
- MHP Manisa Milletvekili Erkan AKÇAY’ın, 1960’lı yıllardan 2002’ye kadar sözde soykırımı tanıyan ülke sayısı toplam 11 iken, AKP iktidarı döneminde bu sayının 20’ye (İsviçre, Slovakya, Hollanda, Polonya, Almanya, Litvanya, Şili, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi ve Fransa) yükseldiğini belirttiğini...
‘Şeffaflığa gölge düşürmem’
CHP’nin, bir haftadır aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu bazı illerle yapılan “mahalle delegesi” seçimleriyle ilgili itirazların ‘hizip’lere dönük çekişme olduğu açık. Şikayetler değerlendiriliyor mu? Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, “Tabansal sürecin işlemesi için şikayetlerin dikkate alındığını biliniz. Yoksa parti içi demokrasi işlememiş olur” diyor. Şaibe iddialarına karşılık Kılıçdaroğlu’nun, bu gelişmelere bakışı şu: “Tek bir parti üyemiz dahi seçimlerle ilgili itirazda bulunur, itiraz da haklı görülürse ilgili ilçe başkanı hakkında disiplin süreci başlatırım. Kurultay sürecinin şeffaflığına gölge düşürtmem. Her yerde sandık kurallara uygun bir şekilde konulacak” dedi.
Bazı genel başkan yardımcılarının da partide uzun yıllar üst düzeyde yöneticilik yapmış isimlerin mahalle delegesi olarak yazılmamasını eleştirdikleri de dikkat çeken bir durum.
CHP mahalle delege seçimleri sürerken CHP üzerine yeni oyunların oynandığına dikkat çeken çevreler de var. Kılıçdaroğlu, CNN’de yeni bir senaryodan söz etti. Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın uğradığı “kaset komplosu”yla ilgili bildiği bir şey fark ettiği anlaşılıyor.
Evet son söz: “CHP’de siyaset dışı yollarla ve meşru zeminler yok sayılarak yapılacak tüm müdahalelere karşı kadrolarımız tavır almalı.”
MESAJ PANOSU
AYDİL Erol, Beylikdüzü’nün Büyükşehir sakinleri olarak metrobüs çalışmalarını büyük umutlarla ve coşkularla karşıladıklarını söylüyor, ‘ama’ diyerek ekliyor: “29 Ekim’de hizmete girecek dendi. Yok efendim aralık olduğu söylendi. Ocak, şubat dediler. Şimdi de mart sözü dolaşıyor belediyenin internet sitesinde... Uzun sözün kısası vuslatın hangi bahara kaldığı belli değil!
Paylaş