Paylaş
NASIL SORUYOR 'Casino Jack'te (2010) bir sahne var. Lobicilerin Washington'ı nasıl yönettiğini 2000'lerdeki Jack Abramoff skandalı üzerinden anlatan film. Kevin Spacey, filmde lobici Abramoff'u oyunuyor. Ve Yunanlı bir kabadayıdan elindeki kumarhanesini almak için adamı sıkıştırıyor. Kumarhaneleri kötüleyen bir metin hazırlıyor hemen. Metni sürekli bağış yaptığı bir milletvekiline götürüyor. O milletvekili de... Kongre'de kürsüye çıkıp... Abramoff'un hazırladığı konuşmayı satır satır okuyor. İzlediniz mi siz münazaranın görüntülerini?.. Moderatörün Türkiye sorusunu önündeki kağıttan nasıl okuduğunu fark ettiniz mi?.. İkisini yan yana koyun. Hiçbir fark olmadığını göreceksiniz. Normal de... Herkesin birbirine bir şey okuttuğu bir kasaba Washington.
SORUYU KİM VERDİ O zaman soru şu: Peki metni kim verdi?.. Hani spikerler der ya maçlardan önce "Atmosfer şahane" diye. Yer Fox TV. Cumhuriyetçilerin başkan adaylarını bordroya bağlayan Rupert Murdoch'un kanalı. Oturumu yöneten Bret Baier. Obama'nın ülkedeki en büyük düşmanlarından, Beyaz Saray'da 'tahtası eksik' diye bahsedilen aşırı muhafazakâr. Soruyu sorduğu kişi de... Dış politikasını neo-con Donald Rumsfeld'in adamlarına emanet etmiş... Seçilme şansı olmadığı için rampadan aşağı freni patlamış kamyon gibi inen ve kaybedecek bir şeyi olmayan Teksaslı bir 'tipik Amerikalı'. Bu şahane atmosfere kentte en yakın olan kesim kim peki?.. Botsvana yanlıları mı?..
OLAĞAN ŞÜPHELİ KİM Geçen ay Ehud Barak Washington'a geldi. Gezisinden önce İsrailli bir diplomatla Dupont Circle'daki bir Lübnan lokantasında yemek yiyoruz. Barak, Türk halkına mesaj vermek ister mi diye röportaja ikna etmeye çalışıyorum. Konuşma uzadı. Arada, "İsrail'in bir dezavantajı da Washington'da İsrail'i destekleyen çevreler. Oyunu çok kuraldışı oynuyorlar" dedim. Güldü. "Fazla sevgiden oluyor. Ama emin olun onlara ne diyeceklerini biz söylemiyoruz" dedi. "Hiç konuşmuyor musunuz" dedim. "Bazen 'Keşke bunu öyle söylemeseydiniz' diye konuşuyoruz, ama daha fazla değil" dedi. İşte Perry olayında da bütün unsurların kimde kesiştiğine baktığınızda... Karşınıza aynı kesim çıkıyor. Aynı olağan şüpheli.
MANİPÜLASYON VAR MI Niye bu kadar etkililer peki?.. Bir Valiyi nasıl bu kadar kolay manipüle edebiliyorlar? Çünkü spiker haklı. Şartlar müsait. Johns Hopkins Üniversitesi'nin bir araştırmasıydı. Dünyanın hiçbir Batı ülkesinde, parlamento, ülkenin dış politikasında ABD'de olduğu kadar etkili değil. Ve bu ülkelerin hiçbirinde de parlamentonun ipleri bu kadar grupların elinde değil. Abramoff'un sorusunu okuyan o milletvekili var ya. O politikacı her iki yılda bir seçime gidiyor. Bu yüzden her seçimde kampanyası için para topluyor. Ve parayı kim verdiyse, çoğu zaman onun düdüğünü çalıyor. İsrail yanlısı çevreler bu yüzden sistemi kolayca manipüle edebiliyor. Rumlar, Ermeniler şimdi yeni yeni Türkler de böyle çalışıyor. Sonuçta sistem dışarıya bu kadar açık olunca... Herkes giriyor.
MUSLUKÇU JOE NE DİYOR Peki kamuoyu nasıl etkileniyor bundan?.. Perry'nin konuşması tabanı ne kadar yönlendirdi?.. Anket yok elimde. Ama kişisel gözlem bir şey ifade edecekse... Aynı gün Perry'nin yakaladığı iki kişi denk geldi bana. Biri kuaför. "Türkiye El Kaide'nin destekçisi olmuş, öyle mi" dedi. Öteki konsiyerj. "Çok üzüldüm, ülkeniz teröristlere geçmiş" dedi. Etkiliyor elbette. Dış politika konusunda bilincin en alt düzeyde olduğu ülkede liderlerin söyledikleri çok kolay kamuoyu yaratıyor. Türkiye yanlısı olmak puan getirmeyecekse de, kimse ağzını açıp konuşmuyor. Ve sonuçta Muslukçu Joe, Türkiye'yi kafasında terörist belliyor.
YEREL SİYASET NASIL Perry, kendi seçim bölgesinde bu söylediklerine uygun hareket ediyor mu, diye soracak olursanız... Bir sürü okul var Teksas'ta. Türklerin kontrolünde. Ama ilginçtir, 'teröristlerin' kontrolündeki hükümetin de destekçisi bu insanlarla bir sıkıntısı yok Perry'nin. Birine sordum. "Bir problem yok" dedi. Fakat işin öbür kısmı... Muslukçu Joe dışında Ayşe Teyze'nin nasıl etkilendiğine gelince... Perry olayının ertesi günü, kentin kafası en düzgün çalışan İran uzmanlarından Trita Parsi ile Hamilton Otel'de kahve içiyorduk. Lobicilerin merkezi K Street'in tam üzerinde. "İran'da bu tür durumlarda hep aynı şey yaşanır. Dışarıdan biri eleştirince ülke birbirine kenetlenir" dedi. "Ben hükümetimi eleştirebilirim ama yabancılar eleştiremez." Aynı coğrafya... Aynı tarih... Farklı olması için bir sebep bulamadım.
HÜKÜMET NASIL ETKİLENİR Belki de iyi bir şeydir. Türkler kendi aralarında didişeceğine, nefret sembolü olarak Amerika'daki aşırı muhafazakârların seçilmesinin hem Amerika hem dünya hem de Türkiye için bence hiç mahsuru yok. Fakat Türk Hükümeti bunu suiistimal eder mi, emin değilim. Perry konuşmasında bir dış yardımdan bahsediyor. "Türkiye'ye sıfır yardım yapılmalı" diyor. Nedir bu yardım diye baktım. Amerikan Dışişleri'nin bütçesinde 2012 için Türkiye'ye 5.6 milyon dolar yardım yapılacağı yazılıydı. Azalmış gerçi, 2007'deki 19.8 milyon dolarlardan inmiş. Sonra dağılımına baktım. 4 milyon doları 'İstikrar Operasyonları ve Güvenlik Sektörü Reformu'na... 900 bin doları 'Kitle İmha Silahları İle Mücadele'ye... Gerisi de uyuşturucu ve terörle mücadeleye. Amerika Rusya'dan Çin'e dünyanın birçok büyük ekonomisine sembolik yardımlar eklemiş bütçesine. Ama örneğin gelişmiş AB ülkeleri listede yok. Ama Avrupa'nın en büyük altıncı ekonomisi Türkiye var.
Sonuçta hükümetler için bütün mesele yine gelip dürüst olmaya dayanıyor. Neyse, doğruyu söylemeye... İnsanların gözünün içine baka baka yalan konuşmamaya... Çünkü bu haliye ha Con Ahmet'in makinası... Ha Kissinger Ahmet'in radarı...
Paylaş