DÜN Saracoğlu Stadı’ndaki katafalka bakarken, aklımda o eşofman vardı.
Adresine ulaşamayan iki eşofman... Hikâyesi şöyle. Aziz Yıldırım, Lefter Küçükandonyadis’in vasiyet mektubunu okuduktan sonra kardeşi Acar Yıldırım’a şunu söylüyor: “Hemen iki eşofman yaptırt. Arkasına Lefter yazdır. Hava soğuk, hastanede üşür. Ama yukardan giyilen bir şey olmasın. Kolay giyemez. Önden rahatça giyilen bir eşofman olsun.” * * * O eşofman yaptırıldı. Adresine gönderildi. Ama Lefter’e giymek nasip olmadı. Yaşlı bedeni artık dayanamadı ve aramızdan ayrıldı. O iki eşofmanın biri ailesine, biri de Fenerbahçe müzesine gitmeli. * * * Ben bunları düşünürken, birden karşı tribünde ıslıklar başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan, stattaki cenaze törenine gelmişti. Lefter’i kaybetmiştik. Çocukluk kahramanlarımdan biri gitmişti. İçim buruktu, sessizce ağlıyordum. Bütün kalbimle söylüyorum, o ıslıkları duyunca içim daha da burkuldu. Bu yazıyı o duyguların sıcaklığı ile yazıyorum. Ve başka hiçbir düşünce, içimdeki şu duyguyu sansürlememe izin vermez. İsteyen istediği anlamı çıkarsın. Cenazede o ıslığı çalan Fenerbahçeli arkadaş? “Fenerbahçeli kardeşim” diyecektim, o bile gelmedi içimden.. O yüzden, “arkadaş” kelimesinin anonimliğine, soğukluğuna sığınarak söylüyorum. Olmadı... Yakışmadı... Ayıp ettin. Fenerbahçe’ye yakışan bir törenin saygısını da, güzelliğini de berbat ettin. * * * BİR; O cenaze sadece Fenerbahçe’nin değil, Türkiye’nin cenazesiydi. İKİ; Nekahet devresini tam atlatmadan cenazeye gelen insan Fenerbahçe üyesiydi. ÜÇ; O insan, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıydı. DÖRT; Halkın yüzde 50’sinin oyunu almış bir siyasetçiydi. Töreni izlediğim yönetici locasında, bir yanımda Beşiktaş yöneticisi, öteki yanımda Galatasaray yöneticisi oturuyordu. BEŞ; Ve unutma ki; Bu bir cenaze töreniydi. Emin ol o ıslık keskin bir sıcak gibi yardı şuramızı. * * * Törenin geri kalan bölümünde Başbakan’ı izledim. Yan taraftaki şeref locasına geldi. Şimdi bir Fenerbahçeli olarak kendisine en samimi teşekkürlerimi sunuyorum. BİR; Stadı terk etmedi. Olgunluğunu gösterdi. İKİ; Şeref tribününde Fenerbahçeli yöneticilerle samimi biçimde sohbet etti, yüzüne en küçük bir kızgınlık ifadesi yerleştirmedi. Fenerbahçeliliğini gösterdi. ÜÇ; Törenin sonuna kadar kaldı; Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı olduğunu gösterdi. * * * Dün bütün Türkiye’de bir ilk’e tanık olduk. Spor tarihimizde ilk defa, bir futbolcu için gazetelere tam sayfa ilanlar verildi. BİR; Tam sayfa ilanın sadece varlıklı insanlara ait bir imtiyaz olmadığını gördük. İKİ; Tam sayfa ilanlar, genellikle ölen kişinin parasal varlığını da gösterir. Gördük ki; Hayatta, parasal zenginlikler dışında da zenginlikler varmış. Bütün hayatı boyunca mütevazı koşullarda yaşamış Lefter’in ilanları işte onun temiz dünyasının zenginliğini gösteriyordu. Meğer o zenginlik, çok daha büyükmüş... * * * Lefter Küçükandonyadis bize şunu ispat etti. Spor hayatı, kramponlar çıkarıldıktan sonra da devam ediyormuş. O hayatı gururla, şerefle taşımanın üslubu da varmış. Ve şu kadere bakın. Fenerbahçe üzerine, Türk spor tarihinin en ağır lekesinin yapıştırılmaya çalışıldığı günlerde, futbolun en beyaz yanının temsilcisi olarak Fenerbahçeli bir futbolcuyu uğurluyoruz. Bununla şeref duy Fenerbahçeli kardeşim.... İşte o nedenle o ıslıklar stadımıza hiç yakışmadı arkadaş...