Paylaş
19 Mayıs Hareketleri, cambazhanemizin son numarası... Bizi 1 hafta idare eder.
Sonra 28 Şubat Dosyası açılır, gazeteciler birbirine girer.
Bereket, Aziz Yıldırım yetişir imdada... Şike Davası’nda öyle bombalar patlatır ki, Türkiye’nin gündemi uzun süre oraya kilitlenir. İlker Başbuğ’u kim hatırlar? Hele 27 Nisan, incir çekirdeğini bile doldurmaz.
* * *
Kırk yıldır yazı yazıyorum. Ne yazıyorsun derseniz, hiç... Burada oturmuş, zabıt tutuyorum. Takvim düşüyorum. Not Defteri’nden bir adım öteye geçmez.
Bunu herkes yapabilir. Resimleri albüme dizmek gibi bir görev bu... Arasıra açıp bak işte...?Ne olacak? Sadece yüreğin sızlar. Hafızanda ise bir şey kalmaz. Her resim, bir öncekini silip süpürür.
* * *
Son resim nedir?
Hayır.
Bizde son resim diye bir şey yoktur.
Daha kaç gün oldu ki? 34 köylünün başına gelen felaketi, hiç unutmayacağımızı zannettik. O günden bu yana öyle olaylar oldu ki, her biri bir ülke için başlıbaşına katalog’dur.
Fakat hayır.
Hepsi birer vak’a-i âdiye’ymiş meğer.
* * *
Fikri takip kalmadı diyorlar.
Nasıl kalsın?
Bir fezleke, 600 fezlekeyi aşıp öne geçebiliyor. Halbuki mecliste ne fezlekeler var...
Ciddiyetimiz uçup gitmiştir.
Kolay yetişiyorlarmış gibi, içerdeki generallerle dışardaki generallere maç yaptırmayı düşünecek kadar sulu insanlar olduk: “Benim generalim, senin generalini yener.” Mesele bu kadar basit.
Paylaş