Paylaş
- Aziz Yıldırım’ın içeri tıkılması...
- Ahmet ile Nedim’in tahliye edilmemesi...
- Hanefi Avcı’nın hayatının karartılması...
- MİT’in yıpratılması...
- Reyting için operasyon yapılması...
- KCK meselesi...
- Cüppeli’nin içeri tıkılması...
- İlker Başbuğ’un tutuklanması...
- Hurşit Tolon’a el atılması...
- Kılıçdaroğlu hakkında fezleke hazırlanması...
- Ve “Sırada kim var” sorusunun ardının arkasının kesilmemesi...
Bütün bunların arkasında “cemaat” var.
* * *
Soruyoruz:
İyi de kardeşim, sonuçta...
- Operasyonları polis yapıyor.
- Suçlamaları savcı yöneltiyor.
- Kararları yargıç veriyor.
“Cemaat” bunun neresinde?
* * *
Soruya cevap vermek yerine...
Yüzümüze hınzır ve bilmiş bir gülümsemeyle bakılıyor.
Ardından da ekleniyor:
“Konuşturma beni.”
Ne demek isteniyor?
Demek istenen şudur:
“Cemaat, özel yetkili mahkemelerde etkinliğinin doruğuna ulaşmış. Hükümetin elinden bir şey gelmiyor. Ya atılan adımların bazılarının arkasında durmak zorunda kalıyor ya da küçük serzenişlerle işi geçiştiriyor. Bunları kanıtlayamam ve kamu önünde söyleyemem... Ama işin doğrusu budur.”
* * *
Ben de diyorum ki:
İyi de kardeşim, ne diye kanıtlayamayacağın ve kamu önünde açıkça söyleyemeyeceğin bir iddianın peşinden gidiyorsun?
Kanıtlanamayan bir iddianın kaderi bellidir:
Ya “spekülasyon yapıyorsun” derler ya da “iftira atıyorsun” derler.
Kamuoyu önünde söylenemeyen, köşede bucakta fısıldanan bir iddianın da kaderi bellidir:
“Herkesin içinde söyleyemediğini gizli kapaklı fısıldamanın hiç kimseye bir faydası yoktur” derler adama...
* * *
Baştan beri söylüyorum, yine söyleyeceğim:
Nerede başlayıp nerede bittiği bilinmeyen “Cemaat” adlı bir heyulayla uğraşmak yerine...
Nerede başlayıp nerede bittiği gayet iyi bilinen “hükümet” adlı kanlı canlı somut varlıkla uğraşmak gerekir.
Çünkü...
Gerçekten de bütün bu olup bitenleri “Cemaat” yapıyorsa bile...
Ona bir “yaptıran” vardır.
Şunu hiç aklından çıkarma:
Tayyip Erdoğan istemese “Cemaat” kuş bile uçuramaz.
Fikri takip: Dersim’de ne oldu
İŞTE bakın!
Arşivler açılsın deniliyordu, Başbakanlık arşivleri açtı.
Böylece hükümet, Dersim konusunda samimi olduğunu göstermiş oldu.
Açılan arşivlere bakınca...
İlk etapta dikkatimi çeken iki husus var:
BİR: Seyit Rıza’nın silahlı direniş sırasında güvenlik güçleri tarafından yakalandığı söyleniyordu. Oysa belgeler, Seyit Rıza’nın gönüllü bir şekilde teslim olduğunu gösteriyor.
İKİ: Mağaralarda gizlenmiş Dersimlilerin üzerine zehirli gaz atıldığı iddiasına “O devirde zehirli gaz mı vardı?” diye karşı çıkılıyordu. Oysa belgeler, zehirli gaz olayını doğruluyor.
*
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’le konuştum.
İki açıdan memnundu kendisi:
BİR: Hükümetin arşivleri açması çok önemlidir. Hükümet yetkililerini kutluyorum.
İKİ: Dersimli yaşlıların anlattıklarının tümü Başbakanlık Arşivi tarafından da doğrulanmış oldu.
Hakara makara
BAŞBAKAN Erdoğan’a soruluyor:
“Twitter’da neden yoksunuz?”
Cevap veriyor:
“Hakara makara yaparlar.”
*
Bu soru / cevabın ardından... Twitter’da küçük çapta bir dalgalanma oluyor.
Süper bir “hakara / makara” alıp başını gidiyor.
Demek ki neymiş?
Gerilimli günlerde “hakara / makara yaparak”, fevkalade muhalif bir duruş sergilemek bile mümkün oluyormuş.
Valizi hazır tutmak
DARBE dönemlerinin en bilinen cümlelerinden biridir:
“Valizi hazır tutmak.” Hafiften aykırı gidenler, her an alınıp götürüleceklerini hesaba katarak valizi hazır tutarlardı.
Hazırlıksız yakalanmamak için... Çoktandır unutmuştuk “valizi hazır tutmak” tabirini... Tam da 12 Eylül’ün yargılandığı şu günlerde...
“Valizi hazır tutmak” yeniden moda oldu. Bu durumlarda “Yetmez ama evet” deniyordu, değil mi?
Fezleke keyfi
DİYORLAR ki:
Kemal Kılıçdaroğlu kendisi için hazırlanan fezlekenin keyfini fazlasıyla çıkarıyor.
Çıkarır tabii...
*
Sen “yargıç eleştirisi yaptı” diye ana muhalefet liderinin dokunulmazlığını kaldırmak için girişimde bulunursan...
Adam da bunun keyfini çıkarır.
Bununla da yetinilmeyip...
Ülkenin Başbakanı, “Bu olmadı” diyeceğine, “Olması gereken olmuştur” derse...
Keyif üstü keyif için harika bir fırsat sunulmuş olur.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir ana muhalefet lideri, bu denli keyif fırsatını elinin tersiyle itmez, itemez.
Yeni sözlük
- ERGENEKONCU: Tırsması sağlanmak istenen kişiye karşı kullanılan bir hitap biçimi.
- TUTUKLAMA: Hayatı kaydırma.
- PROTESTO: Hükümeti yıkmak için derin güçlerle işbirliği içinde gerçekleştirilen eylem.
- GENERAL: Uzak durulması gereken tehlikeli şahıs...
- STATÜKO: Temsilcilerinin tümü içeride olmasına rağmen bir türlü yıkılmayan dayanıklı yapı.
- RESİM: Bir terör aracı...
- SANAT: Terörün arka bahçesi...
- YÜCE DİVAN: Özel yetkili mahkemelerden sonra gayet şirin bir imaja kavuşan mahkeme...
- UMRE: Bir promosyon aracı.
- TAHLİYE: Olmayacak dua.
Paylaş