Paylaş
Birincisi, Süryaniler Türkiye’ye dönüyor haberi... Radikal’de Enis Tayman’ın haberine göre, 1980’li yıllardaki olumsuz ortam yüzünden İsviçre’ye yerleşen üç bine yakın Süryani ailesinden 91’i Türkiye’ye dönmüş. Çok sevindim buna.
Birkaç yıl önceydi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na bir sohbetimizde söylemiştim:
1936’da Mardin’den Şam’a göçen Süryani Patrikliğini ikna edip Türkiye’ye geri getirmek ne kadar iyi olur değil mi?
Evet, demişti Davutoğlu, “Suriye ile bir soruna sebebiyet vermeden, kendi istekleriyle, çok iyi olur.”
Türkiye’ye dönen Süryanilere hoş geldiniz diyorum, arkasının gelmesini diliyorum. Solmuş bu medeniyet çiçeğinin Anadolu’da yeşermesini istiyorum.
Mardin’e gittiniz mi? Turabdin Manastırı adlı büyük Süryani külliyesini gördünüz mü? Mutlaka görün... Muhteşem bir medeniyet mirasıdır.
Milliyetçi ve ulusalcı okurlarım tereddüt edebilir mi?
Selçuklu ve Osmanlı’nın Süryanilere nasıl davrandığına baksınlar. Başvekil İsmet Paşa’nın Süryaniler ve Keldaniler hakkındaki övücü notlarını okusunlar...
Kurtuluş Son Durak
Siyasetin ve günlük hayatın stresinden kurtulup pozitif enerji toplamak istiyor musunuz?
“Kurtuluş Son Durak” filmini izleyin. Eşim Tülin’le izledik. İkimiz de sinemadan çıkarken hayata daha bir sevecen baktığımızı hissettik.
Saadet Apartmanı’nda mutsuz beş kadın. Sevgilisi tarafından terk edilip depresyona giren genç kadın Eylem (Belçim Bilgin) apartmana yerleşiyor. Apartman sakini Gülnur Hanım (Ayten Soykök) sürekli kocasından dayak yiyor, feryadından apartman inliyor. Eylem isyan edip kapıya dayanıyor...
Böylece fimdeki “kadın hareketi” başlıyor.
Diğer oyuncular Demet Akbağ, Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Damla Sönmez... Erkek oyuncular Yavuz Bingöl, Mete Horozoğlu ve Ahmet Mümtaz Taylan... Eşim ve ben sinema eleştirmeni değiliz, hepsini rollerinde başarılı bulduk.
Ermeni Vartanuş Abla rolündeki Demet Akbağ’ı özellikle zikretmek isterim.
Depresyona girmiş, ezilmiş, hayata küsmüş kadınların bir “gaye”ye sarılmaları halinde nasıl ayağa kalkabileceklerinin mesajını veren bu film için senarist Yusuf Pirhasan ve yapımcı Ayşen Sever’i kutluyorum.
Filmde üç erkeğin kazaen öldürülmesi şüphesiz iyi değil, ama ‘komedi’ havasında geçip gidiyor o sahneler.
Kadınlar bu filmi seyredin, gücünüzü görmek için... Erkekler bu filmi seyredin “kadına şiddet”in nasıl bir hayvanlık olduğunu görmek için...
Sevgili Rojin...
Rojin’in “Çu Çu / Gitti Gitti” adlı albümü çıktı, Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Farsça... Şimdi bir de parfüm çıkaracakmış. Milliyet’te Miraç Zeynep Özkartal, Rojin’le güzel bir mülakat yapmış, orada okudum. Bu mülakatla Rojin dün, pazar günümüze pozitif enerji verdi. İşte Rojin’den her zamanki gibi yaşama sevinci fışkıran sözler:
- Parfüm çıkarmayım da molotof mu çıkarayım! Kurşun sıkmayıp parfüm sıkın...
- Ben tezek kokularından geldim, bunda mahzur yok. İnsan güzel kokmak ister...
- Polemiklerle, saldırı haberleriyle anılmak istemiyorum. Şarkılarımdan söz edilsin...
- Katırın üstünde ölen çocuk da benim, ölen asker de benim...
- Nasıl olsa öleceğim, iyi şeyler yapmak isterim...
Sevgili Rojin, ben ve Tülin sana başarılar diliyoruz, bahtın açık olsun diyoruz.
Paylaş