Paylaş
Orgeneral Başbuğ, önceki gece verdiği hâkim ifadesinde, “kendi döneminde bu sitelerde hiçbir işlem yapılmadığını” belirtiyor. Komutanlığı döneminde bu sitelerin hiç güncellenmemiş olması, 2009 Şubat ayında kapatılmalarına kadar geçen sürede server’larda seçilmiş hükümet aleyhindeki yayınlardan oluşan bir külliyatın bulunduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bu sitelerin açık kalmış olması kuşkusuz önemli bir muhakeme hatasını barındırıyor. Peki Orgeneral Başbuğ’u terör örgütü üyesi yapıyor mu?
Bu soruya yanıt verebilmek için Başbuğ’un tutuklanmasının gerekçesini oluşturan suçlamalara göz atalım. Bu suçlamalar “Hükümeti Ortadan Kaldırmaya ya da Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etmek” ve “Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme” olmak üzere iki kategoride yöneltilmiş.
5 AY SONRA KAPATTI
Birinci bölüm, Özel Yetkili Savcı Cihan Kansız’ın hazırladığı iddianamenin kuvvetli delillerle desteklenen bölümüdür. Gerçekten de 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başlarından itibaren faaliyete giren bu siteler içinde özellikle “irtica.org” ve “turkatak.gen.tr” adresindeki sitelerde sistematik bir şekilde AK Parti hükümeti aleyhinde yayınlar yapıldığı belgeleriyle hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir açıklıkta ortaya konuyor. Bu deliller, problemli bir duruma işaret ediyor.
İddianamede tutuklu bazı general sanıkların bu sitelerin sorunlu oldukları için kapatıldığı yolunda ifade verdikleri de dikkat çekiyor.
Bu internet siteleri 4 Şubat 2009 tarihinde Taraf gazetesinde sitelerin varlığına ilişkin bir haberin çıkmasından kısa bir süre sonra, yani Orgeneral Başbuğ’un göreve başlamasından 5 ay kadar sonra kapatılmıştır. Başbuğ, mahkemedeki ifadesinde, “bu konudaki haberler çıkınca siteleri incelettiğini, kanuna uygun olmadığı bilgisini alınca kapattırdığını” söylüyor.
Bu noktada, Orgeneral Başbuğ’un 2003-2005 yılları arasında Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinde bulunduğu için daha önce bu sitelerin varlığından haberdar olmaması zayıf bir olasılık olarak görülüyor.
Her halükârda bu sitelerin Orgeneral Başbuğ tarafından kapatılmış olduğu bir olgudur.
ANDICIN ÜZERİNDE TAM 12 PARAF
Şimdi birinci bölümün ikinci aşamasına geçelim. Bu aşamada internet siteleri kapatılırken Genelkurmay karargâhında eskisi gibi onlarca siteye yayılmış dağınık bir sistem yerine daha sınırlı ve kontrollü bir düzen kurulması kararlaştırılır. Bu amaçla “1) Terör örgütleri (PKK), 2) Laiklik karşıtı eylemler, 3) Kurumu tanıtma, 4) İç ve dış kamuoyunu bilgilendirme” olmak üzere 4 yeni internet sitesi kurulması yönünde bir hazırlık çalışması başlar.
Bu kararı veren kimdir? Bu konuda çelişik ifadeler var. Sanık Korgeneral Mehmet Eröz, “çalışma emrini Genelkurmay Başkanı’ndan aldıklarını” söylüyor. Sanık Yüzbaşı Murat Uslukılıç ise “İkinci Başkan Orgeneral Hasan Iğsız’dan olur alındığını” söylüyor. Şüphelilerin ifadelerinde bu konuda tam bir örtüşme yok. Ancak Bilgi Destek Başkanlığı’nda Şube Müdürü olan Kurmay Albay Dursun Çiçek’in andıcın hazırlanmasında belirleyici bir rol oynadığı pek çok ifadeden anlaşılabiliyor.
Davaya adını veren internet andıcı işte bu 4 sitenin kurulmasıyla ilgilidir. Andıç, bu konuda verilmesi öngörülen talimatın çerçevesini çiziyor. Belgede Genelkurmay hiyerarşisi içinde Bilgi Destek Başkanlığı’ndaki bir albaydan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız’a doğru çıkan 12 isim ve karşılarında parafları yer alıyor. Orgeneral Iğsız’ın 1 Nisan 2009 tarihli parafının hemen yanında “Sn. K’a arz” diye bir not düşülmüş.
EN YAKIN MESAİ ARKADAŞLARI
Davanın en kritik sorularından biri bu noktada karşımıza çıkıyor. Bu belge gerçekten Orgeneral Başbuğ’a arz edildi mi?
Orgeneral Başbuğ, tutuklanmadan önce verdiği hâkim ifadesinde bu belgenin kendisine kesinlikle arz edilmediğini, belgenin varlığını bu konuda basında (4 Kasım 2009) haber çıkınca öğrendiğini söylüyor. Başbuğ, andıç ile bir işlemin başlatıldığını, ancak sitelerin kurulabilmesi için uygulama emri yayımlanması gerektiğini, böyle bir emrin olmadığını söylüyor.
Bazı sanıkların kendisinin andıçtan haberi olduğu yolundaki ifadelerini de kesin bir dille reddediyor Orgeneral Başbuğ.
Burada altını çizmemiz gereken husus şudur: İmza atmamış bile olsa metinde parafı olan bir orgeneral ve 3 korgeneral, Başbuğ’un karargâhtaki en yakın mesai arkadaşlarıdır. Bir anlamda bu komutanlar Başbuğ’un iç kabinesi olarak görülebilir. Bu durum, belgeyi görse de görmese de, bu ekibin başında olduğu için Orgeneral Başbuğ’a önemli bir sorumluluk yüklüyor.
Bu arada, 2009 Haziran ayı başında Kurmay Albay Çiçek’e ait olduğu iddia edilen “İrtica ile Mücadele” belgesi ortalığa çıkınca, 4 internet sitesinin kurulmasıyla ilgili projeden vazgeçilmiştir. Bu çerçevede Bilgi Destek bölümünde internet siteleriyle ilgili bütün evrak ve yazışmalar imha edilmiş, bilgisayar kayıtları tümden silinerek büyük bir temizlik yapılmıştır.
Savcı, işte bu internet andıcı belgesini “hükümete karşı bir kara propaganda faaliyeti” olarak tanımlıyor, eski internet sitelerinde gözetilen hedeflerin süreklilik içinde bu andıç üzerinden devam ettirildiği savını ortaya atıyor. Savcı, “andıcın kasıtlı olarak koruma amaçlı hazırlandığını”, “gayrihukuki faaliyetlere hukuk zırhı oluşturmak üzere hiyerarşik bir düzen içinde örgütlü olarak gerçekleştirildiğini” ileri sürüyor.
İMZASIZ İHBAR MEKTUPLARI
Şimdi iddianamedeki suçlamaların ikinci kategorisine, yani “terör örgütü” suçlamasına geçelim. Bu suçlamanın getirilmesindeki kilit faktörlerden biri Genelkurmay Bilgi Destek bölümünde görevli Kurmay Albay Dursun Çiçek.
Dursun Çiçek, kamuoyunda “Islak İmza Davası” diye adlandırılan soruşturmada Ergenekon terör örgütü adına hükümete ve Gülen cemaatine karşı “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgeyi hazırlamakla suçlanan sanıktır. Çiçek, bu iddiaları reddediyor. Belgeyi Çiçek’in hazırladığı konusunda çelişik bilirkişi raporları tartışmalı bir durum yaratıyor. İşte bu sanık, aynı zamanda internet siteleri ve bu konuda hazırlanan andıçla ilgili gelişmelerde de karşımıza çıkıyor.
Çiçek’in bu çerçevede savcı tarafından Ergenekon’la “İnternet andıcı” arasındaki bağlantı noktalarından biri olarak görüldüğü anlaşılıyor. Zaten “Islak imza” ve “İnternet andıcı” davalarının birleştirilmiş olması da bu bakışı yansıtıyor.
Savcı, bu tezini desteklemek üzere başka delillere de dayanıyor, Gölcük’te Donanma Komutanlığı’ndaki aramada ele geçirilen “Taslak” isimli belge gibi... Çiçek’in hazırladığı ileri sürülen belge ile bu metindeki ifadeler arasında örtüşme söz konusudur. Ayrıca, bir dizi imzasız ihbar mektubu da bu fasıldaki deliller arasında sayılabilir.
Savcı, bütün bu delilleri topluca değerlendirerek, “Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla internet siteleri aracılığıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetleri icra edildiğini” iddia ediyor. “Devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ortamı oluşturmak” da iddialar arasında.
Görüleceği gibi, ilk bölümde özellikle Genelkurmay’daki internet sitelerinin hükümet aleyhtarı faaliyetleri konusunda kesinlik içeren deliller, terör örgütü suçlamasına gelindiğinde yerini daha tartışmalı delillere bırakıyor.
Paylaş