Paylaş
Aksini savunan hukukçular ise diyor ki:
- Darbeye hazırlık suçu “görevle ilgili” sayılamaz...
- Darbeye hazırlık niteliğindeki suç fiilleri en son 2009 tarihlidir. Genelkurmay ve kuvvet komutanlarının yargılanmasında Anayasa Mahkemesi’ni (Yüce Divan) yetkilendiren anayasa değişikliği ise 2010 yılında yapıldı. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereğince, eski suçlara yine özel yetkili mahkemeler bakar...
- Anayasa’nın 37. maddesindeki “kanuni hâkim” ilkesi, kişinin, suçu işlediği tarihte geçerli olan mahkemede, yani özel yetkili mahkemede yargılanmasını gerektirir. Sonradan yetkilendirilen Yüce Divan ancak 2010’dan sonraki suçlara bakabilir... Bu üç tez de yanlıştır, şöyle ki:
‘Görevle ilgili suç’
Rüşvet ve görevi kötüye kullanma gibi suçlarla darbe hazırlığı suçu arasında “yetki” açısından hiçbir fark yoktur: Bütün bu suçlarda “görev” ya da “yetki” kanuna aykırı olarak kullanılmak suretiyle suç işlenmektedir.
Yolsuzlukla suçlanan bir bakan da, rüşvetle suçlanan bir Yargıtay Daire Başkanı da, darbe hazırlığı yapan komutan da görevlerinden dolayı sahip oldukları yetkiyi, suç oluşturacak şekilde kullanmışlardır.
Böyle bir durumda bakanlar, yüksek yargı mensupları, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yargılama yetkisi Yüce Divan’a aittir.
‘Geriye yürümezlik’ ilkesi
Bu ilke ceza hukukunun en temel ilkelerindendir ama ‘suç’ ve ‘ceza’ ile ilgilidir. Evet, suç tanımını ve cezayı geriye yürütemezsiniz. Buna karşılık, usul hükümleri, yayınlandıkları anda yürürlüğe girerler. Suç oluşturan fiiller eskiden işlenmiş olsa bile, yeni usul kanunlarıyla yargılama yapılır. Aksini düşünmek hukuku bilmemektir.
2010’da yapılan Anayasa değişikliği ile Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yargılama yetkisini Yüce Divan’a veren 148. madde, bu yeni haliyle, eskiden işlenmiş suçlara da uygulanır.
‘Kanuni hâkim ilkesi’
Evet Anayasa’nın 37. maddesine göre, “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.”
Buna “tabii hâkim” veya “kanuni hâkim” ilkesi denilmektedir.
Bu ilkeyi “Suç işlendiği zamanki mahkeme, yani özel yetkili mahkemeler yetkilidir” diye yorumlamak yanlıştır.
Öyle olsaydı, asliye cezalık bir suçun kanunla ağır ceza mahkemesinin yetkisine verilmesi mümkün olmazdı. Halbuki Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişiklikle daha önce asliye ceza mahkemelerinin baktığı “sahtecilik” suçu ağır ceza mahkemelerine verildi... Sulh Ceza Mahkemeleri’nin yetkisindeki “basit hırsızlık” suçu, kanunla Asliye Ceza Mahkemesi’nin yetkisine devredildi... Dosyalar o anda yeni yetkilendirilen mahkemelere gönderildi...
Bir dosyanın özel yetkili mahkemelerden Yüce Divan’a devredilmesinin bundan farkı yoktur.
Esastan önce usul
O halde “kanuni hâkim” ilkesi ne demek? Bu ilkenin anlamı “suçun işlendiği anda kurulu bir mahkeme” demektir. Bir suç için özel mahkeme, istisnai mahkeme kuramazsınız demektir.
İstiklal Mahkemesi, Yassıada Mahkemesi kuramazsınız demektir!
Nitekim Anayasa Mahkememiz, bu ilkeyi, “davaya bakacak mahkemenin, suç işlendikten sonra kurulmuş olmaması” diyerek doğru tanımlamıştır. (Karar No: 1990/30) Yüce Divan ise Türkiye’de doksan yıldır ‘kurulu’dur.
CMK’nın 250. maddesi de “katalog suçlarında” özel yetkili ağır ceza mahkemelerine görev verirken, son fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere... ilişkin hükümler saklıdır” diye açıkça belirtmiştir.
251. madde evet, adli savcılara soruşturma yetkisi veriyor ama özel yetkili mahkemelere bu konuda yetki vermiyor.
Mecelle’nin yazdığı gibi “Usul, esastan önce gelir.” Onun için yetkisizliği eleştirip yetkiyi savunmak hukuku savunmaktır.
Siyasi yönünü ayrıca yazacağım.
Paylaş