Gelir dağılımı gerçekten düzeliyor mu?

TÜRKİYE İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen hafta yayımladığı 2010 gelir ve yaşam koşulları araştırması Türkiye’de gelir dağılımı açısından bize ne söylüyor?

AK Parti hükümeti döneminde Türkiye’de gelir dağılımı düzeliyor mu? Yoksulla zengin arasındaki uçurum kapanıyor mu?

ZENGİNLERİN PAYI GERİLİYOR

Bu soruların yanıtları yüzde 20’lik gruplar içinde “Kullanılabilir Hane Halkı Geliri”ni gösteren ilişikteki tablonun içinde yatıyor. Tabloyu incelerken iki temel noktayı akıldan çıkarmamak gerekiyor. TÜİK’in elindeki en eski gelir dağılımı araştırması 1994 yılına ait. 1994-2001 yılları arasında araştırma yapılmamış. 2002 yılı sonrasında düzenli bir şekilde yapıldığı için özellikle AK Parti döneminde gelir dağılımındaki ana yönelişleri değerlendirebilecek durumdayız bugün.

İkinci nokta, yalnızca 2006 yılına ait oranlarda ani bir kırılmanın ortaya çıkması. Bu durum, gelir dağılımındaki bir bozulmadan değil, TÜİK’in 2006 yılından itibaren gelir araştırmasını AB standartlarına uygun bir şekilde yapmaya başladığı için ankete yeni sorular /images/100/0x0/55ea259ef018fbb8f86e13d7eklemesinden kaynaklanıyor.
Yöntem değiştirme kuşkusuz uzun vadeli karşılaştırmalar yapmayı zorlaştırıyor. Ama iki yöntemin birlikte değerlendirilmesi, gelir dağılımındaki ana yönelişler hakkında yine de fikir veriyor.

Bu hatırlatmalardan sonra yapabileceğimiz ilk ana gözlem şu: 1994-2010 yılları arasındaki toplam 17 yıl içinde en zengin yüzde 20’lik kesimin gelirden aldığı pay yüzde 54.9’dan 44.9’a inmiş.

ZENGİNLERDEN GELEN ORTA SINIFA GİDİYOR


 Burada ilginç olan, yüzde 10 oranındaki transferden en az payı yüzde 1.6 ile en yoksul kesimin alması. Bu kesimin 1994’te yüzde 4.9 olan gelirden aldığı pay, 2010’a gelindiğinde ancak yüzde 6.5’e çıkmış.

Gelir transferindeki en çarpıcı nokta, zenginler aleyhine yüzde 10 oranındaki erimenin ağırlıklı bölümünün orta sınıf olarak nitelendirebileceğimiz 3’üncü yüzde 20’lik grupla (yüzde 3), orta üst gelir grubu diyebileceğimiz 4’üncü yüzde 20’lik gruba (yüzde 2.9) gitmiş olmasıdır.

Tek başına AK Parti dönemini değerlendirdiğimizde karşımıza şu olgular çıkıyor: Toplam 9 yıl içinde en zengin yüzde 20’lik grubun gelirden aldığı pay yüzde 50’den yüzde 44.9’a inmiştir. (Benzer bir düşüş oranı 9 yıllık koalisyon hükümetleri dönemi için de söz konusudur.) Diğer 4 grubun her biri AK Parti döneminde durumunu iyileştirmiş, bundan en kârlı çıkan en ortadaki gelir kümesi olmuştur. Bu kesim 2002 yılında yüzde 14.0 olan payını 2010’a gelindiğinde 15.6’ya çıkarmıştır. En yoksul grup ancak yüzde 1.2’lik bir artış sağlayabilmiştir.

AK Parti dönemiyle ilgili bir başka gözlem, 2008 yılının ikinci yarısında başlayan, 2009’un başında da devam eden ekonomik kriz nedeniyle 2008’den 2009’a geçişte en zengin kesimin payının yüzde 45.3’ten birden yüzde 46’ya çıkması, diğer 4 kategorinin payının da düşmüş olmasıdır. Bu durum ekonomik kriz dönemlerinin gelir dağılımını bozan bir etki yaptığına işaret ediyor.

Ancak 2010’a gelindiğinde gelir dağılımın yeniden dengelendiğini görüyoruz. 2010’da en zengin kesimin payı 2009’a kıyasla yüzde 46’dan 44.9’a düşerken, ikinci zengin kümesinin payı aynı kalmış, en yoksula doğru diğer üç kategori de durumunu iyileştirmiştir.

VE YOKSULLAR YERİNDE SAYIYOR


TÜİK’in geçen hafta yaptığı açıklamanın önemli bir unsuru, “sürekli yoksulluk riski altında bulunanlar”ın oranının yüzde 18 olarak verilmiş olmasıdır. Bu da büyük ölçüde gelir dağılımındaki en yoksul yüzde 20’lik kümeye tekabül ediyor.

Sonuç olarak şu gözlemi yapmamız mümkün. Türkiye’de gelir dağılımında kısmi bir düzelme var, bütün sorun bunun çok ağır ve çok küçük oranlar içinde gerçekleşiyor olması.

İkincisi, en zengin kesimden diğer katmanlara doğru gerçekleşen transferde orta sınıflar yoksullara kıyasla daha büyük bir pay alıyor. Bir başka anlatımla, orta sınıf kısmen güçlenirken, yoksulların durumunda benzer bir iyileşme sağlanamıyor, toplumun yüzde 18’i hâlâ yoksulluk koşullarında yaşıyor. Bu, toplumsal adalet ve barış açısından sorunlu bir tablodur.

Bu durum bize gelir dağılımının adil bir yapı kazanabilmesi için çok kapsamlı ekonomik ve sosyal politika tercihlerinin geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor.

Yoksullara yardım programları kuşkusuz önemli, bunlar aksamamalı... Ama çözümü yardım paketlerinde değil, başka alanlarda aramamız gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları