“Ama siz de Cezayirlileri kestiniz” diye cevap veriliyor ya...
Hiç hoşlanmıyorum bu cevaptan. Ne hoşlanmaması! Nefret ediyorum. Şu üç nedenden dolayı:
BİR: “Kestin” diyenler de, “ama sen de kestin” diyenler de olaya insani perspektiften değil, devlet perspektifinden bakıyorlar. Oysa olaya insani perspektiften bakıldığı anda, “kestin / ama sen de kestin” tartışmasının ne kadar ayıp bir tartışma olduğu gün gibi aşikâr hale gelir. İKİ: Katliamları katliamlarla yarıştırmaya kalkmanın, “aslında yok bir farkımız, en iyisi biz bu bahsi kapatalım da ikimizin de başı ağrımasın” demekten başka bir anlamı olamaz. Yani bir tür “hadi gel zulüm dayanışması yapalım” teklifi gibi bir şey. Zulüm dayanışmaları ise, mazlumların çığlığını unutturmak dışında bir işe yaramaz. ÜÇ: Kendi tarihine bakmayıp sadece başkalarının tarihini didikleyen ikiyüzlü ilkesizlerle “ama sen de falancaları kestin, ama sen de filancaları katlettin” diye cevap verilmez. O cevap, tarihle yüzleşerek verilir. Yani önce sen kendi tarihinle yüzleşeceksin, ardından da Fransa’ya dönüp “gel bakalım, şimdi de senin Cezayir’de yaptıklarına bakalım” diyeceksin.
Kore diktatörünü öven Aydınlıkçıya sorular
Lidere tapmanın neresi bilimsel sosyalizme girer? Liderin ölümünün ardından kendilerini yerden yere vuran insanların durumunda patolojik bir taraf yok mudur? Komünizmin hangi kitabında liderliğin babadan oğula geçtiği yazılıdır? Kuzey Kore hakkında yalanlar uyduruluyorsa bu yalanlar neden yalancıların yüzlerine vurulamıyor? Kuzey Kore bir “yeryüzü cenneti” ise neden kapılar açılıp da o cennetin tüm yeryüzüne örnek olması sağlanmıyor?
Bu sözler neden dindarları etkilemiyor?
“Mücahitler müteahhit oldu” deniyor, kimse etkilenmiyor. “Cipe binen türbanlılar ile otobüs bekleyen türbanlılar” meselesi açılıyor, kimse etkilenmiyor. “Eskiden bir dava vardı, artık yok” deniyor, kimse etkilenmiyor. “Mağdurken mağrur oldular” deniyor, kimse etkilenmiyor. Kısacası.. AK Parti perspektifinin dışından dile getirilen İslami tezlere pek rağbet yok. Neden?
“Neden” sorusuna benim verdiğim yanıtlar şunlar: Dindar kitle Tayyip Erdoğan’ı “muhafazakâr sağ” bir lider olarak görmüyor. Onların gözünde Tayyip Erdoğan, İslami dünya görüşünün bir bayraktarı. İslamcı aydınların büyük çoğunluğu AK Parti iktidarı karşısında bağımsızlıklarını yitirdiler. Geniş dindar kitle de onların etkisinde. Müslümanlarla ilgili “içeriden” yapılan sınıfsal analizler, “Ne yani? Dindar insanların zengin olmaya hakkı yok mu?” ya da “bırakın bizim de zenginlerimiz çıksın” duvarına tosluyor. AK Parti karşıtlarının AK Parti’ye dini açıdan eleştiriler yöneltmesi, geniş dindar kitlenin kendisini AK Parti saflarında hizalamasına yol açıyor. Tutuklamalar, operasyonlar, gözaltılar falan... Geniş dindar kitle, bu tür uygulamaları “geçmişin intikamı” olarak değerlendiriyor ve hoş görüyor. Erdoğan’ın dış politikada İsrail’e verdiği ayar, geniş dindar kitle nezdinde büyük kredi açmış durumda. Erdoğan’a yönelik “içeriden” eleştirilerin büyük kısmı, bu krediyle bertaraf ediliyor. Elde edilmiş büyük bir zafer var. Hükümete yönelik “içeriden” eleştiriler, bu büyük zaferin gölgelenmesi gibi değerlendiriliyor.
Kısırdöngüler
Mehmet Ali Erbil’in kısırdöngüsü: Gaf / inkâr / özür, gaf / inkâr / özür. Tutuklunun kısırdöngüsü: Tahliye talebi / tutukluluğun devamına kararı, tahliye talebi / tutukluluğun devamına kararı... Siyasetin kısırdöngüsü: Beş yıl / yedi yıl, beş yıl / yedi yıl. Kürt sorununun kısırdöngüsü: Açılım / kapanım, açılım / kapanım. Yeni Türkiye’nin kısırdöngüsü: Operasyon / gözaltı / tutuklama, operasyon / gözaltı / tutuklama.
Bir rüya takımı: Yalan Dünya’nın oyuncuları
GÜLSE Birsel’in “Avrupa Yakası”ndan sonra imza attığı ikinci iş olacak “Yalan Dünya” dizisi... Çok umutluyum çok. Nasıl umutlu olmayayım? Şu oyunculara bir bakın: ALTAN ERKEKLİ: Senaryoda harikalar yarattığını defalarca kanıtladı. BEYAZIT ÖZTÜRK: Ata Demirer’i aratmayacak. OLGUN ŞİMŞEK: O bir büyücü... Bu diziyle yine fenomen olur. BARTU KÜÇÜKÇAĞLAYAN: “Çoğunluk” filmini tek başına alıp götürmüştü. Burada da iyi iş çıkarır. GÜLSE BİRSEL: Sadece “özlemiştik” diyorum. HASİBE EREN: Avrupa Yakası’nda abartılı bir hali vardı ama yine de iyiydi. GÖNÜL ÜLKÜ: Hem deneyimini konuşturacak, hem de Gazanfer Bey’in yadigârı olacak bize... SARP APAK: Avrupa Yakası’ndaki performansını yakalasa yeter. ÖNER ERKAN: Yeteneğini kanıtlamış bir oyuncu...