YURT dışından gelen birisi maç seyretmek isteyip de dünkü mücadeleyi izlese, iki takım arasında hiçbir fark göremez. Peki ne görür?
Bir tarafın seyircisi çok fazla...
Maçın içinde ne görür? Turuncu formalı takımın daha organize olduğunu, hücumda tutuk kaldığını; siyah beyazlı takımın fena mücadele etmediğini, onların da hücum etkisiz olduğunu... Biz iki takımı da biliyoruz... Aralarındaki fark ne? Bence oynamayan iki futbolcu; Quaresma ile Simao... Çünkü bu iki futbolcu iyi oynadığında Beşiktaş, iki sınıf birden atlıyor. Siyah beyazlı diğer oyuncular, hepsi aynı tornadan çıkmış gibi, aynı standartta. Makina tarzında oynayabiliyorlar. Eskiye göre daha iyi mücadele ediyorlar, daha iyi yardımlaşıyorlar. Ama bal yapmaya gelince dünkü arıların kalitesi ve kapasitesi bu kadar. Meşin yuvarlak sinirlendi Beşiktaş bir gol attı, pardon; bence Büyükşehir Belediyespor yedi. Sebebi basit... Meşin yuvarlak futbolculara sinirlendi, gitti gol oldu. Neden mi? Bütün Büyükşehirli oyuncular Ernst’in üzerine gittiler. Zannedersiniz ki, Ernst her maçta yan toptan gol atıyor. Yani iş o hale geldi ki, daha top köşeden çıkmadan sanki Ernst ile bütün Büyükşehirli futbolcular karşı karşıya gibi idi. Sonra ne oldu? Kaleci dahil herkes Ernst’e odaklanınca, arkadan Mustafa Pektemek, aynı Galatasaraylı Melo’nun Fenerbahçe maçında attığı gibi, neredeyse kasığıyla gol attı. Büyükşehir’in play-off iddiası olunca, Beşiktaş beraberliği onlar için avantaj oldu. “Arif Erdem ile Abdullah Avcı arasında fark olacak mı, yoksa aynen devam mı edecek” tartışması 4-5 maç sonra cevabını bulur. Beşiktaş için 2 puan play-off’lu sistemde kayıp değil. 18. dakikada Büyükşehir’in bir hücumu ofsayttan kesildi. Bence yanlıştı. 5 dakika sonra bu sefer Beşiktaş faulden dolayı penaltı istedi ama hakem pozisyona devam dedi. Aslında bu pozisyondan evvel Egemen aynı Trabzon maçında olduğu gibi, rakibini iterek faul yaptı, hakem onu da vermedi.