Paylaş
3 Kasım 2002 seçimleriyle başladı değil mi bu süreç?
3 Kasım.
Hani şu, Devlet Bahçeli’nin bütün liderleri kulağından tutup zorla sandık başına sürüklediği seçim.
Hani şu, Cem Uzan yüzünden DYP ve MHP’nin baraja takıldığı, DSP?ve ANAP’ın hezimete uğradığı seçim.
Ama Cem Uzan sayesinde Tayyip Erdoğan’ın tek başına atı alıp Üsküdar’ı geçtiği seçim.
***
Evet...
3 Kasım’ı unutmayın.
Türk Siyasi Hayatı’nın önemli bir kilometre taşı o.
Bir dönemin kapandığı, yüzlerce kurt siyasetçinin tasfiye edildiği, bazı liderlerin de kendi rızalarıyla siyasete veda ettiği, acayip bir seçimdi.
Darbelerin bile başaramadığı muazzam bir tasfiye hareketi’ydi.
Beğenseniz de böyleydi, beğenmeseniz de böyleydi.
Nitekim 9 yıl bitmiş, 10’uncu yıla girilmiş işte... Ne çabuk geçti...
Siyaset yelpazesi amma da değişti.
***
Değişen, sadece siyaset yelpazesi değil.
Ticaret hayatı da değişti. Alternatif rekabet biçimleri de doğdu. Bir kısım medya şekillendi, bir kısım medya mevzilendi... Yargı, ordu, üniversite ne varsa hepsi başkalaşım geçirdi.
Kürt sorunu ateşlendi, AB?süreci alevlendi, 28 Şubat kilitlendi.
Efendim iyi oldu, kötü oldu,
ona karışmam, millet karar verir. Ama muhalefet bir adım ileri veya bir adım geri gitmedi. Bulunduğu yere on yıl çakıldı kaldı. Ne bu? Statüko mu??Bence o bile değil. Başka ad
bulmak lazım.
Zira 20 yıldır aynı yerde. 30 yıldır aynı yerde.?Biz bu statüko sözcüğünü ilk Özal’dan duymadık mı?
***
Peki şimdi hâlâ nerdeyiz?
İrtica var, öyle mi?
Hoppala... Durup dururken bu Dersim de nereden çıktı yahu?
Durup dururken bu Varlık Vergisi de kimin aklına düştü??
İrtica sahiden var galiba.
Paylaş