Paylaş
Aransın. Ve bulunsun.
Ama iş bununla kalmasın.
Terörde kaybettiğimiz canların da katilleri bulunsun.
*
Çürük inşaata ruhsat verenle çocukların eline silah veren arasında ne fark var?
İnsanları hasarlı evlere sokan kafayla, intihar komandosunu kalabalığa yollayan kara vicdan arasında ne fark var?
*
Yardımları engelleyen, TIR’ları soyan yağmacıyla, iş makinelerini yakan bölücü arasında ne fark var?
Depremi sadece seyreden ve tırnağını oynatmayan Belediye’lerle terörü asla kınamayan anayasal kurumlar arasında ne fark var?
*
Van Depremi’nde kaybettiğimiz 640 can ile terörde kaybettiğimiz 40 bin can arasında ne fark var? Biri de bir, bini de bir.
Depremin davetkâr tetikçisi ne ise, terörün sabıkalı destekçisi de o...
Artçı depremin gaflet tablosu ne ise, seri katilin cinayet bilançosu da o...
Özetlersek...
Cehalet ile vahşet yarışıyor.
Ve ne yazık ki, deprem üzerinden siyaset ile terör üzerinden siyaset,
tam bir koalisyon halindedir.
Not:
Yarın Hırvatistan’la oynayacağımız rövanş maçına, yepyeni 11 genç futbolcuyla çıkalım.
3-0’dan daha kötüsü olmaz ya.
Bâri yiğitlik bizde kalır.
Paylaş