7 denizin 7 belası hadi gel üzerime

Fotoğrafta ufka bakıyorum.

Haberin Devamı

İster, “Teşbihte bile hata olurmuş” deyip geçin,
İster benim iflah olmaz egoma verin.
İsterseniz, “Bulmuş yine eksantrik bir şey” deyin, üzerinde durmayın.
Çare yok; kendimi ona benzetiyorum.
Siz görmüyorsunuz ama ben hissediyorum./images/100/0x0/55eada4cf018fbb8f89ade5d
Gözlerime sürme çekmişim. Bir kulağımda küpe...
Üzerimdeki elbiseler, Galliano’nun elinden çıkmış bir fashion harikası.
Ellerim teknenin dümeninde; gözlerim ise; ta Akdeniz’in bittiği, okyanusların ise hiç bitmediği bir yerde.
Dudaklarımdan, sadece kendimin işittiği küçücük bir cümle dökülüyor:
‘Karayip Korsanları’ filmini kapatan o harikulade cümle:
“şimdi ufuklar benim...”

ARKADAŞ, İŞTE TAM O HAVADAYIM

Arkadaş, tam o havadayım.
Kendimi filmin efsane kaptanı Jack Sparrow gibi hissediyorum.
Onun kadar özgür, onun kadar iplemez, onun kadar umursamaz, tavşan kardeş, öyle bir hergele...
Güvenilmez...
Kendi kendime diyorum ki; “Bütün bir hayatı işte bu fotoğrafı çektirmek için yaşamışım.”
Onun tırnağı olamasam bile, hiç olmazsa onun gibi poz vermişim.
Bu fotoğraf, önceki cumartesi günü, ıspanya’nın Alicante şehrinin açıklarında çekildi.
Hayatımda ilk defa bir yelkenli tekneye biniyorum. Ama şansa bakın ki, bindiğim ilk tekne, dünya etrafındaki yarışlara katılmış bir veteran.
Buna benzer altı tekne, geçen cuma günü Alicante limanından ayrılıp dokuz ay sürecek bir yarış için yelken açtılar.
‘Volvo Ocean Race’ adı verilen yarışa altı takım katılıyor. Her birinin arkasında güçlü sponsorlar var.
Beni son yılların yükselen saat markalarından IWC davet etti. Bu yarışın resmi zaman ölçümünü onlar yapacak.
Yıllardan beri yelken yarışlarını izlerim. Ama hayatımda ilk defa bu dünyaya giriyorum. O nedenle, cahillikle suçlanma pahasına, aklıma gelen en çocukça soruları bile soruyorum.
- Volvo Ocean Race, denizcilik dünyasında, ‘Yarışların Everest’i’ olarak biliniyor. Dünyanın en zor deniz yarışıymış. Çünkü yedi denizde geçiyor. Bütün hava ve deniz şartlarını, sıcak ve soğuk akıntıları, ters rüzgarları yaşıyorsunuz.
- Yarış dokuz ay sürüyor. Alicante’de başlayıp, Cape Town, Abu Dabi, Çin’in Sanya limanı, Auckland, Brezilya’nın ıtajui limanı, Miami, Lizbon, Fransa’nın Lorient limanıyla devam ediyor ve ırlanda’da Galway’de sona eriyor. ılk ayağı 6 bin 800 mil, yani 11 bin kilometre.
- Yeryüzünde denizlerde karşınıza çıkabilecek bütün durumlarla karşılaşıyorsunuz. Yarış boyunca eksi 5 derece ile artı 40 derece arasında hava şartlarını yaşıyorlar.
- Tekneler, 24 saat canlı video kontrolünde. Bütün görüntüler Alicante limanındaki bir merkeze geliyor.
- Motor çalıştırmak yasak. Sadece limanlarda yanaşma yapılırken motor çalıştırılabiliyor. O da, canlı yayın videosuna saat gösterilerek kaydediliyor.
- Her teknenin ve ekibinin dokuz aylık yarış boyunca sponsor firmaya maliyeti 30 milyon Euro’yu buluyor.
- Tekneler üç yılda bir yapılan bu yarışlarda sadece bir kere kullanılabiliyor. Çünkü her yıl tekne teknolojilerinde büyük değişiklikler oluyor.

Haberin Devamı

BEN DE YARIŞTAYIM AMA AĞIRLIĞI ATTIM

Haberin Devamı

Geçen hafta işte bu dünyadaydım. Artık ben de bir okyanus yarışçısıyım.
Evet... Bayanlar ve Baylar...
Karşınızda Volvo Ocean Race’in en iddialı takımının skipper’ı Ertuğrul Özkök...
Bana, bu yarışın en iddialı Kaptan Jack Sparrow’u da diyebilirsiniz.
Tabii Home Ofis Jack Sparrow’u...
Teknede fazla ağırlık yapmayayım diye, yarışa evimden katılacağım.
Size de tavsiye ederim. Yarış, internetten 24 saat canlı yayınlanıyor.

ALICE TİKTAK’LAR DİYARINDA/images/100/0x0/55eada4cf018fbb8f89ade5f

Saat merakım yoktur, hatta son zamanlarda saat de takmıyorum. Ama üç gün boyunca çok ilginç bir sektörün insanlarıyla birlikte oldum.
Önce şu gözlemimi aktarayım. Dünyanın her tarafına yayılmış, 70 yıldır üretim yapan ama genç bir şirket. ılişkileri, çok az şirkette gördüğüm kadar arkadaşça.
Yarışın zaman ölçümünü onlar yapıyor.
IWC, Güney Afrikalı Rothmans grubunun bir markası. CEO’su Georges Kern çok renkli bir insan. Müthiş bir çevre duyarlılığı var. Onunla çok ilginç bir hayat sohbeti yaptık. Kevin Spacey’nin Türkiye’ye getirilişinde onun çok etkisi olmuş.
Saat tasarımı ve mühendisliği çok ilgi çekici bir konu. Kendimi, her tarafından tiktak sesleri gelen bir harikalar diyarında hissettim.
‘Abu Dhabi’ adını taşıyan ve emirliğin finanse ettiği teknenin eş sponsoru olmuşlar.
Onların dışında Groupama, Camper, Puma, Telefonica şirketleri ile Çin’in Sanya Şirketinin
tekneleri de yarışıyor.
Altı teknenin yarıştığını düşünürseniz, bu 180 milyon Euro’luk bir proje. Tabii buna öteki reklamları, izleyicilerin harcadığı paraları, her ülkede yarattığı ekonomiyi de katarsanız, tahminim ortaya yarım milyar Euro hacminde bir ekonomik
faaliyet çıkıyor.

Haberin Devamı

AMAN ALLAHIM, O TEKNENİN KAMARASINDA NELER GÖRDÜM/images/100/0x0/55eada4cf018fbb8f89ade61

Okyanuslarda yarışan teknelerin görüntülerini çok severim. Bir erkek sporudur. Harika renkleri, insana dirilik ve modernlik veren bir havası vardır.
Ama 48 saat bu insanlarla birlikte olduktan sonra anladım ki, okyanusta hayat kolay değil.
şu gözlemlerimi okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
- Tekneler aslında sadece zamana karşı yarışmıyor. Aynı zamanda bir hafifleme yarışı var. Ne kadar hafif olursanız o kadar hızlı gidersiniz prensibi işliyor.
- Yeni karbon elyaftan yapılan tekneler çok hafiflemiş. Mesela benim bindiğim tekne 30 tondu. Bu yıl yarışa katılan teknelerin boyu kısaltılmış ancak genişlikleri artırılmış. Ağırlığı ise 17 tona indirilmiş.
- Teknenin üzeri neredeyse bomboş. Sadece yelkenleri kontrol etmeye yarayan aletler var. Alta indiğiniz zaman ise hayretler içinde kalıyorsunuz.
Kapkara karbon elyafın üzerine ağırlık olmasın diye boya bile yapılmamış. Hiç lombozu olmayan, karanlık, klostrofobik bir ortam.
- Tuvalet ve basit ısıtıcılardan başka hiçbir şey yok. Bu tür teknelerin kaptanı olan ‘skipper’ ve ‘crew’ denilen ekip, çok basit altlı üstlü hamaklarda yatıyor. Yataklar ağırlık yapmasın diye hamak kullanılıyor.
- Kaşık ve çatallar bile daha az ağır olsun diye, tutacakları delikli imal ediliyor.
- Yarışmacılar bütün ayaklar boyunca sadece kuru yiyecek yiyor. Tekne dışarıdan su almıyor, tatlı suyu kendi üretiyor.
- Ekip, dörder saatlik vardiyalarla çalışıyor. Sonra dört saat uyumaya geçiyor. Çünkü yapılan iş çok yorucu. Teknede elektronik hiçbir şey yok. Her şey kas gücüne bağlı. Bir kişi günde 6 bin kalori harcıyor.
- Bütün yarış boyunca yanlarına sadece iki takım giyecek alma hakkına sahipler.

Yazarın Tüm Yazıları