Kapitalizmin sonu mu geldi?

WALL Street protestosu dünyaya yayıldı. Türkiye’de Taksim’de yapılan eyleme elli kişi katılsa da, özellikle Batı’nın ve Uzakdoğu’nun metropollerinde büyük kitleler kapitalizmi protesto etti...

“Siz yüzde 1’siniz, biz yüzde 99” diye bağırdılar.
Karl Marx’ın kitaplarına ilginin bir süredir arttığını da belirtmeliyim.
Bu “yüzde 1, yüzde 99” çelişkisini Herald Tribune’de Nicholas Kristof yazdı:
Amerika’da nüfusun % 1’ini oluşturan en tepedeki Amerikalılar, kalan yüzde 99’dan daha zengindir!
400 Amerikalı en zengin, en alttaki 150 milyon Amerikalı’nın toplamından daha zengindir!
Bush döneminde 2002-2007 arasında yaşanan ekonomik genişlemede kazanımların yüzde 65’i nüfusun yüzde 1’lik kesimine gitti...
Amerika’da en yüksek maaş alan 100 şirket müdürü (CEO), şirketlerin ödediği vergilerden daha büyük geliri kendileri aldılar...
Daha fazlasına gerek yok, tablo meydanda.
Protestolar ‘sosyalist’ mi?
Bazı sol entelektüeller de kapitalizmin sonunun yaklaştığını söylüyorlar.
‘Amerikan solu’ndan Al Gore ve Chomsky gibi isimler de protestoları destekliyor fakat, sıkı durun, Amerikan kapitalizminin ünlü spekülatörü ve “açık toplum” şampiyonu Soros da destekliyor.
Zaten protestolar hiç de “proleterce” değil, o anlamda “sosyalist” de değil... Düzen değişikliği amaçlı bir siyasetleri yok, bir Karl Marx’ları da yok!
Halbuki 19. yüzyılda kapitalizmin yarattığı eşitsizliğe karşı milyonlarca işçi yüzyıl boyunca ayağa kalkmıştı, Marx da onlara “emeğe dayalı” bir adaletin sihirli yolunu göstermişti: Sosyalizm...
Bugün ise hem hayat o zamanki kadar tahammül edilmez değil, hem daha önemlisi, “ekonomik değer” artık sadece kol gücü tarafından üretilmiyor, bilgi, beceri, yaratıcılık, organizasyon gibi faktörler son derece etkili...
Marx’ın çağı geçti
Evet protestolar “tepedekilere tepki” olarak Tahrir Meydanı’na benziyor. Fakat gelişmiş ülkelerde demokrasi mevcut olduğu gibi, “nüfusun % 99’u” denilen büyük camianın içinde koca bir orta sınıf da vardır: Refahını sadece kol gücüyle değil, hizmet sektöründe, büro çalışmasıyla, kendi yaratıcılıyla, bireysel girişimiyle, kalifiye eleman olmasıyla kazanan...
Marx’ın öngördüğü “kol gücü”ne dayanan merkezi planlamacı sosyalizmin ise Sovyet ve Çin toplumlarında nasıl bir siyasi totalitarizm ve ekonomik durgunluk yarattığı görüldü.
Onun için Marx tekrar hatırlansa da artık ilham vermiyor.
Piyasanın alternatifi?
Eleştiriler haklı fakat piyasa ekonomisinin alternatifi yok. Kaliteli bir sosyalist aydın olan Ahmet İnsel, Birikim’den çıkan Sosyalizm adlı ilginç kitabında “özgürlük ve eşitliğin birbirlerini tamamladığı bir sosyalizmin yeniden tasarlanması” üzerinde duruyor fakat piyasa yerine başka bir mekanizma önermiyor.
Uzun vadeli geleceği kimse bilemez, ancak tarihi tecrübelerle çağımızdaki olgular gösteriyor ki, piyasa ekonomisinin sonunun geldiği falan yok.
Krizler çıkıyor, çözümünü yine sistem üretiyor, yola devam ediliyor. Son iki büyük kriz ‘finans kapital’in denetimsizliğinden çıktı, bu konuda düzenlemeler getirilecek, kriz aşılacaktır.
Yani meçhul bir başka sistem değil, sistemin tedavisi. Protestoların faydası tedaviyi hızlandırması olabilir, öyle olmalı.
Yazarın Tüm Yazıları