SİDE Festivali’nde belediye başkanının elinden şehrin simgesi olan ödülü alırken, ödülde kullanılan şehrin simgesi ‘Nar’ dolayısıyla tek kişiyi anımsadım: Bilge Karasu’yu.
Onun ölmeden önce yayımlanan son kitabı Narla İncire Gazel adlı kitabı için söylediği sözler aklımdaydı:
“Nar kentinde bir incir buldum. Narı da inciri de övmek isterim. Anam her kışın en karanlık noktasında, eve girerken bir nar atardı yere, bütün gücüyle; parçalanıp iyice dağılsın diye. Evin beti bereketi niyetine... Ardından hızla süpürüp silerdi ortalığı. Bir iki gün sonra, narın patladığı yerden çok uzakta incecik bir çıtırtı duyduğum olurdu ayağımın altında. Ne kadar dağılmışsa nar taneleri, o kadar iyiydi. Topladıktan sonra söylerdim anneme, sevinsin diye.”
Bilge Karasu, eylülde tatil yapmaya Side’ye giderdi. Bir dostun sevdiği ve öykülerde yer almış bir yerde bulunmak bütün anı mekanizmasını harekete geçiriyor. Bilge Karasu ve ‘nar’ın bir araya gelmesinden dolayı, edebiyat dünyasındaki diğer ‘nar’ anımsamalarını da anmak istedim.
İyi şair Haydar Ergülen’in toplu şiirlerinin adıdır Nar. Tıpkı kızının adını da Nar koyduğu gibi. Genç yazarlardan Onur Caymaz da yakın zamanda dünyaya gelen kızının ismini Nar koymuştu. Nar’ın zengin imgesel çağrışımı elbette başka edebiyatçılarımızı da etkisi altına almıştır ama şimdilik burada tutmak yeterli olacaktır. Side’ye ilk geldiğim tarihi bilemiyorum.
Antalya’dan Antik Tiyatro’yu görmeye gelmiştim, gördüm ve Antalya’ya döndüm. Haliyle kısa bir ziyaretti.
Belleğimi zorladığımda bu beldenin nasıl değiştiğini, geliştiğini fark ettim.
Akşamüstü, Side Belediye Başkanı A. Kadir Uçar golf arabasıyla beni sahil yolunda dolaştırdı.
4 ayda 4 kilometrelik sahil yolunun yapımını tamamladıkları için ödüller almışlar.
Bu sahil yollarını çok severim. Deniz kıyısını, halkın kullanmasını sağlar. Belli kişilerin tekelinde olmasını önler.
Sahil yolunda birçok kişinin dolaştığına, sabah veya akşam spor yaptığına tanık oldum.
Bizim geldiğimiz zaman dilimi 19.30-20.00 arasıydı. Akşam 21.00 itibariyle çok daha kalabalık oluyormuş, yürüyüş yapanlar, spor yapanlar, bir yere giden herkes burayı kullanıyormuş.
Uçar, Side’yi özgün mimarî kimliğine de kavuşturmak istiyor.
* * *
KENTLER birliği ve özgün yapı/mimarî söz konusu olunca Metin Sözen’den mutlaka söz edilmeliydi.
Türkiye’de güzelleşen, kendi kimliğine kavuşan her kentte sevgili dostum Metin Sözen’in emeği vardır.
Side’nin taş binalarını, eski yapılarını onartıyor.
Çarşıyı, beldenin özgün kimliğini bozan yapıların yerine, az katlı taş binalar yaptırılarak aslına rücu etmesi için çalışıyorlar. Diğer icraatlarda olduğu gibi, içinde her ne kadar ‘yıkım’ olsa da halkın ve esnafın da tam desteğini almış durumda.
Her festivalin bir başlangıç öyküsü vardır.
A. Kadir Uçar bu festival için zamanın Kültür Bakanı İstemihan Talay’a gidiyor, festival isteğini ona açıyor, Bakan zamanın Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Remzi Buharalı’yı çağırıyor ve ona yardımcı olmasını istiyor.
Festival serüveni bundan sonra başlıyor.
İstemihan Talay, kentlere, beldelere bakanlığın yardımını parti ve bölge gözetmeksizin yapan bakanlardan biriydi. Uçar o zaman ANAP’tan seçilmişti, Talay DSP’den... Bir hatırlatma yapalım: Talay, CHP’li Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş’e de yardım etmişti.
A. Kadir Uçar da vefa borcunu unutmamış.
Festivalin 17 Eylül’deki etkinliğine İstemihan Talay’ı davet etmiş.
* * *
DİLERİM festivalin ömrü uzun, bereketi de şehrin simgesi Nar gibi olsun!