Paylaş
Farklı bir lise...
Öğrencileri Türkiye çapında bir taramayla seçildi.
Elemeler, yarışmalar, kondisyon testleri.
Kazananların aileleriyle konuşuldu. Zor karardı.
“Benim kızım doktor olsun, mühendis çıksın!” diyenler geri çekildi.
Ve 60 öğrenci alındı liseye.
Başladılar çalışmaya. Sessiz sedasız. Ama hırslı ve disiplinli. Hocalar kararlı.
İlk ders matematik değildi. Türkçe ya da coğrafya da değil.
Beden eğitiminde “hazır ol! Rahat!” yok.
Uzun teneffüslerde bahçeye çıkıp voleybol, basketbol oynayan çocukları sınıfa kovalayan eli cetvelli hocalar da yok...
Ve bakın iki yıl sonra ne oldu?
Bu lisenin çocukları voleybolda dünya şampiyonu oldu...
Daha önce Avrupa şampiyonu...
Çağla, Şeyma, Kübra, Ece, Damla, Ceylan, Dilara, Nursevil.
Dünya şampiyonu olan bu ekibin üç oyuncusu da o lisedendi. Ve sürekli ilk 6’da oynadılar.
15 kişilik milli takımın 9’u federasyonun açtığı Beşevler Voleybol Lisesi’nden çıktı...
Budur işte altyapı...
Çok çalışırsınız. Terlersiniz. Ve o özveri, bir gün elinde bir dünya kupasıyla döner size...
Bravo Voleybol Federasyonu’na. Bravo Spor ve Milli Eğitim bakanlıklarına...
Ve bravo o anne babalara...
Siz kızlarınızla gurur duyun biz de sizinle...
ÜNİVERSİTELERİMİZ NEREDE?
Şimdi gelelim altyapı meselesine.
Defalarca yazdım:
Bizde insan sorunu yok. İnsan altyapısıyla ilgili sıkıntı yok...
Biz de üstyapı sorunu var. O da bürokrasidir. Ankara’daki makam sandalyedir. Ufuklarımıza dolanan o “eski kafa kravat”ın düğümüdür. Spor yapmayan spor ve eğitim bakanlarıdır. Çocukları “kurbanlık sınav kuklası” haline getiren o YÖK’tür.
Ve şimdi en önemli soruya geliyorum.
Peki nerede o üniversiteler?
Başarılı çocuklara burs vermeyen üniversiteler.
Şu hale bir bakın...
Gazetelere boy boy ilanlar veriyorlar:
“Çocuklarınızı getirin. En iyi biz eğitiriz. Bastırın parayı...”
Sorun bakalım...
Hangisi sporda başarılı olmuş bir öğrenciye burs veriyor...
Hiçbiri...
Hangisi bir spor dalında başarı elde etmiş?
Hiçbiri...
Avrupa’da, Amerika’da üniversiteler başarılı çocuklara spor bursu vermek için birbiriyle yarışırken, bizde o bursa, “bedava öğrenci” gözüyle bakılıyor.
Milli Eğitim müfredatı buna zaten izin vermiyor.
Sabahın köründe derse başlayan çocuk öğleden sonra beyin travmasına girmiş bir şekilde eve geliyor... Sonra ÖSS, LSS, vss... Özel ders alacak. Parası varsa kursa gidecek...
Bu arada mesela hayal kuracak? Vakit bulursa oyun oynayacak.
Oldu mu akşam...
Sonra ödev ve perişan bir şekilde yatak...
Peki bu çocuk bırakın sporu hayatın hangi dalına doğru bir hayal kurabilir?
O üniversiteler özendirmedikçe, o çocuklar spora nasıl yönelebilir?
ALTYAPI MI ÜSTYAPI MI
“Her şeyin altyapısı önemlidir” diye başlar nutuklar.
Yol. Su, elektrik...
Peki ya insan altyapısı...
“İşte o da en büyük eksiğimiz...” diye devam eder konuşmalar.
Ama Beşevler mucizesi göstermiştir ki; eksik olan insan altyapısı değildir.
Eksik olan üstyapıdaki insanlıktır.
Bravo Voleybol Federasyonu’na...
Darısı gönülden desteklediğim Tenis Federasyonu’na...
Paylaş