Basketbolcu kızlarımız Fransa karşısında. 1.71 boyunda bir “Civciv” tam 39 dakika sahada kalıyor. Henüz 17 yaşında. 36 sayı (yazıyla otuz altı!) atıyor, 10 ribaund alıyor, 2 asist yapıyor, 3 top çalıyor. Ama bu olağanüstü efor yetmiyor, maçı 99-66 kaybediyor kızlarımız ve madalya kürsüsü yolu kapanıyor. Maç sonunda yorgunluktan ve üzüntüden parkeye yığılan “Civciv”i yerden kazıyorlar, yarı baygın vaziyette kucaklayarak çıkarıyorlar sahadan. * * * Yıl 2011. FIBA Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası. Basketbolcu kızlarımız Fransa karşısında final bileti arıyor. Fransa son Avrupa Şampiyonu. 2004’te Türkiye’ye 33 sayı fark atan kadrodan 3 kişi var. O farkı yiyen takımımızdan ise sadece bir kişi: Civciv, arkadaşlarının taktığı isimle “Zıpzıp”, yani Işıl Alben... * * * Maçın uzatma bölümünün 3’üncü dakikasındayız. Fransa 62-61 önde. Civciv, 3 sayı çizgisinin ardında topla buluşuyor. Saliselerin bile uzayarak aktığı bir zaman diliminde ölçüyor, biçiyor, şutunu yolluyor: Basket! O saniyeden sonra Fransa basket bulamıyor, 68-62 kazanıyoruz. Tarihimizde ilk kez finaldeyiz. Civciv bu kez parkede zıplıyor sevinç içinde. Maçı anlatan güzel kardeşim İsmail Şenol’un sesinden hıçkırık gölgeleri geçiyor tıpkı seyredenler gibi. Civciv hesabı kapatıyor... * * * A Milli Kadın Basketbolcularımızın bu zaferi elbette tek başına Işıl Alben’in mücadelesi değil. Birsel Vardarlı’nın inanılması güç 3’lüğü, müthiş eforu. Nevin Nevlin’in sırtlayıp götürdüğü skor katkısı. Belindeki korkunç ağrıyı maçta unutup delice katkı sağlayan ama aynı ağrı yüzünden maç sonundaki sevinç kutlamalarına katılamayan Nevriye Yılmaz... Hepsi, hepsi harikaydı. * * * Şu anda Baş Antrenör olan Ceyhun Yıldızoğlu ve artık görevde olmasa da bu takımı Yıldızoğlu ile birlikte inşa eden Cem Akdağ... Dün sabah maç anlatım eforunu kutlamak için aradığım İsmail Şenol “Yıllar önce Phoenix Suns gibi zevk veren, mücadeleci bir takım kurmayı düşlediler ve başardılar. Türk basketbolu bugüne kadar çoğunlukla ‘kaos basketbolu’ ile belli başarılar elde etti. Ama bu kez durum farklı. Sistem basketbolu oynuyoruz. Diğer takımlar kadar uzun veya yapılı oyuncularımız yoktu ama mücadele edebileceğimizi öngörmüştü Yıldızoğlu ve Akdağ. Bu başarı bir başka...” diyordu. * * * İsmail basketbol bilgileriyle donattı beni yine. Bugün son 5 turnuvada (2003’ten itibaren) sırasıyla “Gümüş-Altın-Gümüş-Altın-Gümüş” madalya almış Rusya ile finalde karşılaşıyoruz. Hep finalde olmuşlar yani. Gözümüz korkmalı mı? Oynadıkları finallerin çoğunda karşılarında Fransa vardı; onu sepetlediğimize göre... Kaldı ki çok beyliktir ama kalpten söylüyorum: “Kaybetseler de benim için an itibariyle şampiyondur bu şahane takım...” * * * Lafı “Civciv”le bitirelim yine. Işıl Alben, geçen hafta, şampiyonanın düzenlendiği Polonya’dan bir “hasret” mesajı salmıştı twitter’a: “İtiraf etmeliyim ki Polonya’da en çok midye dolma yemeyi özledim. Bekle beni Çeşme...” Sevgili Işıl, kazansanız da kaybetseniz de sana tepsiler dolusu midye dolma sözü veriyorum. Çeşme’ye varınca haber uçur, sana tanıdık midye dolmacıyı yönlendirmek boynumun borcudur. Afiyet olsun. Helal olsun.