Aman Sibel ha sen dikkatli üreyiver
Belki yazmakla hata ediyoruz bu tipleri, ekmeklerine yağ sürüyoruz, adını geçirip, ünlü edip, bilinir kılıyoruz. Yazısını okumayan bir sürü insanın o yazıyı okumasına sebep veriyoruz ama dayanamıyor insan. Yani ben dayanamadım her ne pahasına olursa olsun yazıyorum işte.
Sibel Üresin Hanım…
Sen ne danışmanıydın?
Davranış bilimleri mi?
Yok artık! İlime, bilime olan güvenim sarsılıverdi birden bire.
Ne demişsin?
“Çok eşlilik olmalı ve bir erkek dört kadına birden resmi nikâh kıymalı, kıyabilmeli yani.”
Bababababbababaaaaaa...
Buradan şu çıkıyor;
Sen eşin tarafından sıklıkla aldatılıyorsun. Aldatıldığını ilk öğrendiğinde elbette çok üzüldün amma çaresiz göz yummak zorunda kaldın, çünkü sen bizim “her halta rağmen ayakta kalıp, savaşabilen; yürekli kadınlarımız”dan değilsin. Adama bye bye diyemeyince işi “Aman yap; umurumda değil, benden izinlisin”e getirdin.
Bir kadın olarak herhalde yeterli değilsin. Yetersiz, kocayı kaybetme korkusu olan bir imaj yarattın benim kafamda. “Ben kocama yetemiyorum, erkeğimi yeterince mutlu edemiyorum, birileri gelsin, benim yapamadıklarımı yapsın” diyorsun sanırım.
Eeeee, bunun için bir tane yeter. Geriye kalan üç niye?
Bunlar yerine çabalayıp, uğraşıp, kocana yetecek bir eş olmayı denesene.
Gerçi artık ne halt etsen yetemezsin de; adama izini vermişsin bir kere.
Kocan gecenin üçünde eve geldiğinde “Nasılsın kocacım, metresin- ay pardon imam nikâhlınla- nasıldı, iyi geçti mi, memnun kaldın mı?” diye soruyor musun adama?
Ya hu sen şakasındır inşallah. Benden sana tavsiye; sakın ola kimseye yaşam koçluğu falan yapma, mümkünse işi bırak, otur evde; seni boynuzlayan kocanın yolunu bekle, dur.
Ay sen bir de ne demişsin; “Dayak ve aldatma bana göre boşanma sebebi değildir” mi?
Sen aldatılmaya takılmazsın ama bir sürü kadının yaşadığı gibi, elin adamından her gün eşek sudan gelene kadar dayak yeseydin görürdün ananın nikâhını.
Neyse Allah’tan senin söylediklerin sadece bize yazı konusu olmakla sınırlı kalacak.
Çünkü hiçbir Türk kadını bir erkeğin ikinci, üçüncü, beşinci eşi olmayı kabullenecek kadar midesiz değil; hiçbir Türk erkeği de dört kadına, bir sürü çocuğa bakacak maddi imkânlara sahip değil; ay olsa da manyak mı elin adamı?
Bence en güzeli “ananı da al git” dediler ya, haydi canım sen de kocanı, pılını pırtını al da git İran’a.
Not: Çoluğun çocuğun var mı bilmiyorum ama varsa ne olur kız, erkek bana yolla, abla olarak iki üç kelam edeyim onlara arada sırada. Çünkü senin büyüteceğin kız ezik, senin büyüteceğin oğlan da kadınları mal olarak görerek yetişecektir; aman ha yazık günah.
