Paylaş
Sen yapıyorsun, o yapıyor, şu yapıyor da “cemaat” niye yapmasın.
Cemaatler, tıpkı sivil toplum örgütleri gibidir.
Politik tutum alabilirler, bir partiyi destekleyebilirler, görüş bildirebilirler, kulis atarlar, bir yasanın çıkması ya da çıkmaması için lobi yaparlar.
Hepsi helaldir, caizdir.
Yeter ki açık olsun, yeter ki şeffaf olsun, yeter ki gizli ajandası olmasın.
* * *
O zaman sorulması gereken soru şudur: Madem cemaatin siyaset yapması caizdir, helaldir...
O halde bazen iktidar kanadından da gelen, “Cemaat, siyaset işlerine biraz fazlaca mı bulaştı ne?” tarzı çıkışları, fısıldamaları, yakınmaları nereye koyacağız?
* * *
Şuraya koyacağız:
“Cemaat, siyaset işlerine biraz fazlaca mı bulaştı ne?” diyenler, “Cemaat siyasete müdahil olmasın, elini eteğini bu işlerden çeksin” demiyorlar.
Onlar sadece “cemaat” örgütlenmesinin, devlet içindeki sempatizanlar eliyle olup bitenlere yön vermesini doğru bulmuyorlar.
Haksız da sayılmazlar hani...
Çünkü “cemaat” dediğimiz olgu başı sonu belli, sorumluları açık, hiyerarşi ortaya konmuş, şeffaf, denetlenebilir, hesap verebilir bir olgu değildir.
Böyle olduğu için de...
“Cemaat” kendi önceliklerine göre icraatını yapar, ceremesini çekmek de “iktidar”a düşer.
İktidardakilerin yakınmasının nedeni budur.
Aday adaylarını itici yapan 7 detay
BİR: Girdikleri her ortamda “Seçilemezsem ölürüm” havası yaymaları...
İKİ: Rakip partiden ziyade parti içi rakiplere kilitlenmiş olmaları...
ÜÇ: Aday oldukları makama kendilerinden başka kimseyi layık bulmamaları...
DÖRT: “Liderime en iyi ben itaat ederim” mesajı vermeye özen göstermeleri...
BEŞ: Aday ilan edilinceye kadar herkesi “kullanılabilecek unsur” olarak görmeleri ve bunu saklamaya bile gerek duymamaları...
ALTI: İnandıkları davayı yüceltmeye değil de isimlerini parlatmaya çalışmaları...
YEDİ: Seçilemeyeceklerini bildikleri halde aday adayı olup gelecekte alacakları ihalelerin hesabını yapmaları...
İlk defa yaptığım şeyler
- Nişantaşı Alışveriş Festivali kapsamında gece saat 01.00’de bir mağazadan tişört satın aldım.
- Acun Ilıcalı’nın yaptığı bir programı baştan sona seyrettim.
- Dünkü gazetelerin ekonomi sayfalarındaki haberleri eksiksiz okudum.
- Limonata’da oturacak yer bulmak için sıra bekledim.
- Oflayıp puflayarak da olsa bir kişisel gelişim kitabını baştan sona okudum.
- Hiç sevemediğim sıkıcı bir filmi, hiç sardırmadan ve sıkıntıdan patlayarak seyrettim.
- Politikadan hiç söz etmeden bir tam gün geçirdim.
- Cep telefonumu yanıma almadan gece gezmesine gittim.
- İçinde “Telefonlar da dinleniyor, biliyorsun” cümlesi geçmeyen telefon görüşmeleri yaptım.
- Bir PR’cının davetini kabul ettim.
Sorun Antepliler
BUGÜNLERDE kendisini “darbelere karşı çarpışan en kahraman Rıdvan” havasına iyice kaptırmış olan Şamil Tayyar adlı vatandaşa defalarca sordum.
Dedim ki:
“Yahu sen Ecevit’in, ‘Bu hanıma haddini bildiriniz’ diye haykırdığı günlerde DSP’nin önünde ellerini ovuşturmuyor muydun? Sen değil miydin 28 Şubat sürecinde, sürecin ağababası olan DSP’den milletvekili olmak için çırpınan?”
Fakat o da ne?
Soruya cevap vermek yerine, “Yaptık bir hata” demek yerine, “küçük bir özeleştiri” sunmak yerine...
Bin hakaret, bin küfür.
“Dalaksız” demeler, “Nişantaşı” anımsatmaları falan...
Kusturucu yani...
* * *
Ey Antepliler...
İşittim ki Şamil Tayyar denilen vatandaş, şehrinizden mebusluğa namzet olmuş.
Temayül yoklamalarına giriyormuş, hizmete talipmiş, oylarınızı istiyormuş. Madem ben sorunca hakaret işitiyorum, o halde siz sorar mısınız darbelere karşı mücahitlik taslayan şu aslan parçasına.
Kahvenize, bakkalınıza falan geldiğinde sorun bakalım, “Sen 28 Şubat’ta neredeydin kardeş?” diye...
Hem rahat olun.
Oy isteyen bir mebus adayının, seçmenlerine “dalaksızlar” diye hakaret etmesi gündem dışıdır.
Bahreyn’in başı kel mi?
MISIR isyanına destek verildi.
Kaddafi’yi bitirmek için Libya’ya bomba yağdırıldı.
Peki ya Bahreyn?
Neden Bahreyn’deki halk ayaklanmasına destek verilmiyor?
Neden Melik Hazretleri’ne ses çıkarılmıyor?
Bırakın destek vermemeyi, ses çıkarmayı...
Neden sokağa çıkan halk dururken sokağa çıkan halkı ezen yönetime destek veriliyor.
Tahrir Meydanı’nda halka destek veren Batı İttifakı, neden İnci Meydanı’nda yönetime destek veriyor?
Neden Bahreyn tankları yetmezmiş gibi Suudi tankları da yürütülüyor göstericilerin üzerine...
Hadi hepsini geçtik...
Neden “Kimsesizlerin kimi” olma iddiasındaki Başbakan Tayyip Erdoğan’dan, “Ey Melik... Hop! Dur bakalım...” falan diye bir haykırış yükselmiyor?
Libya bombalanırken (2)
BATI İttifakı’nın...
Taliban’ın ortaya çıkmasında payı var.
Saddam’ın palazlanmasında payı var.
Kaddafi’nin şımarmasında payı var.
Ama Taliban’ı gerekçe gösterip Afganistan’ı, Saddam’ı gerekçe gösterip Irak’ı, Kaddafi’yi gerekçe gösterip Libya’yı bombalayan da aynı Batı İttifakı...
Bu durumda “Olan Afgan halkına, Irak halkına, Libya halkına oluyor” diyebilir miyiz?
Tabii ki deriz.
* * *
Ama ben “Olan halklara oluyor” diyerek de rahatlayamıyorum.
Çünkü şu türden sorularım var:
Bu nasıl bir iklimdir, bu nasıl bir ortamdır, bu nasıl bir durumdur ki...
Batı İttifakı, bir-iki dürtüyor ve birkaç ayak oyunu çeviriyor, böylece ortaya hop diye Taliban gibi, Saddam gibi, Kaddafi gibi manyaklar çıkıyor?
Ve nasıl oluyor da bu manyaklar, yıllarca mevcudiyetlerini sürdürebiliyor?
Ve yine nasıl oluyor da bu manyaklar, ancak Batı İttifakı’nın bombalar yağdırmasıyla gidebiliyor.
Ben asıl işin bu kısmıyla ilgiliyim...
Çıkarcı Batı’ya ve onun yeşerttiği manyaklara sövmek kolay!
Zor olan çıkarcı Batı’nın ve onun el verdiği manyakların hayat buldukları iklimi darmadağın etmek.
Böyle olur esaslı devrim dedikleri.
Paylaş